Güç Yüzükleri 2. Sezon 1. Bölüm: 2 yıllık uzun bir bekleyişin ardından Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri 2. sezonuyla nihayet izleyicilerle tekrar buluştu. 8 bölüm sürecek sezonun ilk üç bölümü tek seferde yayınlandı. Bölümlerde inanılmaz detaylar ve üzerinde konuşulması gereken anlar var. İlk bölümü sahne sahne değerlendireceğimiz detaylı inceleme videosu başlıyor.
Uzak diyarlardan gelen yabancılar ve kadim dostlar, Orta Dünya’ya hoş geldiniz.
Güç Yüzükleri 2. Sezon 1. Bölüm İncelemesi:
2. sezonun ilk bölümünün adı “Göğün Altındaki Elf Krallar”. Bölüm adı doğrudan Tek Yüzük şiirinde yer alan “Üç Yüzük göğün altında yaşayan Elf Kralları’na” satırına bir gönderme.
İncelemeden önce yeni sezon için şunu belirtmekte fayda var. Dizi ilk sezon eleştirilerinden çok önemli çıkarımlarda bulunmuş ve kendini pek çok açıdan geliştirmiş. Şu ana kadar gözüken o ki, puanını en az +2 yukarıya çekmiş.
İlk sezona kıyasla özellikle kurgu çok daha iyi. Sahneler arası geçişler daha akıcı. Geçtiğimiz sezondan eksikliği hissedilen ara sahneler artık var. Zaman ve olayların ilerleyişi seyirciye çok daha anlaşılır bir biçimde aktarılıyor.
Ayrıca, dizi ton olarak daha karanlık ve tempolu. Diyaloglarda da yer yer Elfçe kullanılıyor.
Sauron’un ve Eregion’un olduğu sahneler yağ gibi akıyor, zamanın nasıl geçtiğini bile anlamıyorsunuz. Bir bakmışsınız dizinin 50. dakikası gelmiş bile. Öte yandan Rhûn, Númenor ve Pelargir sahneleri Sauron’lu sahnelerin seviyesinde değiller. Cücelerin olduğu Khazad-dûm’lu bölümler hariç, diğer sahneler bir an önce bitse de tekrar Sauron’u görsek diyerek izledim ilk 3 bölümü. Bu sahneler kötü olduğundan değil, Sauron’lu sahneler çok iyi diye.
İlk bölümün sahne sahne inceleme kısmına geçecek olursak, 2. sezon ilk sezon olduğu gibi bir prologue’la başlıyor. Sauron’u 2. Çağ’ın hemen başında Orklar üzerinde hakimiyet kurmaya ve taç giyme töreniyle hükümdarlığını ilan etmeye çalışırken görüyoruz.
Bu sahneyle alakalı akıllara gelebilecek ilk soru şu Sauron’un bağları Orklarla neden bu kadar zayıf? Neden mutlak bir hakimiyete zaten sahip değil? Bunun cevabı kitaplarda net bir biçimde mevcut.
Öncelikle Sauron 1. Çağ’da Lúthien ve Huan tarafından Tol-in-Gaurhoth’ta yenilgiye uğratılmasından sonra, 1. Çağ’daki olayların geri kalanında neredeyse hiç rol oynamaz. Morgoth’un küçümsemesinden veya gazabından kaçtığı ve saklandığı düşünülür. Öfke Savaşı’nda yer aldığına dair bir bilgi yoktur. Hatta belki de bu sayede Manwë’nin elçisi Eönwe’den af dilediği zaman bu özür değerlendirilir. Ancak Sauron Valar’ın karşısına çıkarak yargılanmayı aşağılanma olarak görür ve kaçarak Orta Dünya’da saklanmaya başlar. 2. Çağ’ın 500 yılına kadar da kendini bir daha göstermez.
Yani yaklaşık olarak 600-650 yıl boyunca Sauron’un Orklarla bir bağı kalmamıştır.
Peki bu kişi sonuç olarak yine de Karanlık Lord değil midir? Orklar üstünde Morgoth gibi mutlak bir hükmü yok mudur? Orklar kendisine isyan edebilir mi?
The History of Middle-earth – Morgoth’s Ring kitabının Orklar bölümüne göre:
“[…] Ork iradelerinin kaynağı Sauron değil Morgoth’tur. Sauron varlık olarak Orklardan daha büyük olsa da, yalnızca başka bir aracıdır. Orklar kötülüğe (Morgoth’a) olan sarsılmaz bağlılıklarını kaybetmeden Sauron’a karşı isyan edebilirler.”
The Nature of Middle-earth – Bölüm 18’e göreyse:
“[…] Eldar’ın gücünü ve dehşetini ya da Edain’in yiğitliğini tatmamış olan Doğulu Orklar Sauron’a boyun eğmezken – Sauron Batılı İnsanları ve Elfleri kandırmak için olabildiğince güzel bir suret ve çehreye bürünmek zorundayken, onu hor gördüler ve ona güldüler.
Böylece, asıl kimliği ortaya çıkar çıkmaz ve bir düşman olarak tanınır tanınmaz, tüm zamanını ve gücünü ordu toplamak ve Orkları eğitmek için harcamasına rağmen, savaş açmaya hazır hissetmesi yaklaşık doksan yıl sürdü.”
Ayrıca Orklar Morgoth’a bağlı olsalar dahi, ondan dahi nefret ederler. Bağlılıkları sadakatten değil, korkudandır.
Silmarillion’un Elflerin Gelişi ve Melkor’un Esaretine Dair bölümünde şöyle geçer:
“Ve Orklar karanlık kalplerinin derinliklerinde, korku içinde hizmet ettikleri acılarının yaratıcısı Efendileri’nden nefret ediyorlardı. Bu belki de Melkor’un en kötü ve Ilúvatar’ın en nefret ettiği eylemiydi.”
Yani kitaplara göre Sauron’un Orklar üzerinde mutlak bir hakimiyeti yoktur ve Orklar kendisine isyan edebilirler. Orklarla arasında zayıflayan bağını kuvvetlendirmek ve onları eğitmesi ise uzun yıllar almış ama en nihayetinde bunu tekrar başarmıştır.
Ayrıca 1. sezonda cevabı verilmesine rağmen unutulmuş olabileceği için Adar mevzusuna da değinmekte fayda görüyorum. Adar 1. Çağ’da Beleriand’ta yaşamış olan bir Elftir. Melkor’un 1. Çağ’da işkencelerle yozlaştırdığı Elflerdendir. Moriondor, yani Karanlığın Elfi’dir. Sauron’a düşman olma sebebiyse evlatları gibi gördüğü Orkları görünen ve görünmeyen dünyalarla ilgili deneylerinde kullanarak katletmesidir.
Sauron’un konuşmasına gelecek olursak, gördüğümüz karakter Sauron’un ilk hali, yani Mairon formu. Aynı illüstratörlerin yaptığı gibi kızıl ve uzun saçlı olarak adapte edilmiş. Oyuncuyu da, karakteri de çok beğendim.
Konuşmasında kendisine Mairon değil, Sauron diyor. Sauron aslen Elflerin kendisine taktığı bir isim, Quenya dilinde “tiksinilen” anlamına geliyor. Normal şartlar altında Melkor kendisine nasıl ki “Dünya’nın Kara Düşmanı” anlamına gelen Morgoth demiyorsa, aynı şekilde Mairon’un da kendisine Sauron dememesi lazım. Bu yüzden kendisine Sauron diyor olması ise seyircinin kafasını karıştırmamak için.
Konuşmasında Sauron yeni bir gücün peşinde olduğunu belirtiyor. Efendisi Morgoth gibi kaba kuvvet değil, bedene hükmeden güç. Burada bahsettiği zekası ve kurnazlığıyla Orta Dünya’da hakimiyet kurmayı planladığı metot olan Güç Yüzükleri.
The History of Middle-earth: Morgoth’s Ring – Myths Transformed bölümüne göre:
“Ancak Sauron, Arda’nın ‘yozlaşmasını’ miras aldı ve (çok daha sınırlı olan) gücünü sadece Yüzüklere harcadı; çünkü hükmetmek istediği, zihinleri ve iradeleriyle yeryüzünün yaratıklarıydı.”
Bu sahnede elinde oynadığı bir şeyler dikkat çekiyor, bunlar Celebrimbor’la tanışmadan önce kendi başına yaptığı zayıf güç yüzükleri denemeleri olabilir.
Kostümünün üzerinde rünlerle yazılı şeyler görüyoruz. Bunların ne manaya geldiği henüz açıklanmadı ama dikkat çeken şey Kara Lisan’da olmaması. Henüz bu zaman diliminde Sauron Kara Lisan’ı icat etmedi. Kaba saba olan Ork dilinin yerini almasını istediği Kara Lisanı 2. Çağ’da Güneyde ve Doğuda hakimiyet kurduktan sonraki Karanlık Yıllar’da icat edecek. Bunun es geçilmemiş olması güzel bir detay.
Konuşmasında değindiği “Ama bu kaostan yeni ve mükemmel bir nizam yaratacağız. Orta Dünya’yı kurtarıp iyileştirenler olarak görüleceğiz.” sözü Mairon’un karakterini tanımlayan mükemmel bir söz. Mairon’un erdemi ve onu diğer Maiar’dan ayıran özelliği düzene, planlamaya ve koordinasyona olan aşırı düşkünlüğüdür. Karışıklık ve kaostan asla hoşlanmaz. Mükemmeliyetçiliği öyle bir saplantı haline gelmiştir ki iradesine hükmetmiş ve tek amacı haline gelmiştir.
Aynı Halbrand formunda da olduğu gibi sinirlendiği zaman gözleri, dişleri ve yüzündeki değişimi gördüğümüz bir suikast girişimi anı da var.
Adar’ın ve Orkların başarılı olan suikastında ise bir Maia olarak Sauron’un çok zor öldüğünü görüyoruz. Öldüğündeyse bir Son İttifak Savaşı’nda olduğu gibi bir güç dalgası yayılıyor ve Orta Dünya’nın Kuzey’inde yer alan Forodwaith’i bir buzula çeviriyor.
Bedensel formunu yitiren Sauron’un bunu tekrar kazanmaya çalıştığı çok uzun, hatta yüzlerce yıl sürmüş olabilecek bir süreç izliyoruz. Bunu görsel olarak mağara sahnesinde çok güzel anlatmışlar. Sahne kararıp yeniden aydınlandığında mağarada zaman içerisinde oluşmuş çok sayıda sarkıt ve dikit görüyoruz.
Kitapta Sauron bedensel formunu toplamda 3 kez kaybeder. Kara bir rüzgar ve gölge biçimini alır. Kaçar ve saklanır, çok uzun süre bedenine kavuşamaz. Dizide de Sauron’un yaşadığı zorluklar görsel olarak buna çok benzer bir şekilde aktarılmış.
Silmarillion’un Akallabeth bölümüne göre:
“Ama Sauron ölümlüler gibi etten ve kemikten değildi ve içinde büyük kötülükler yaptığı beden üzerinden sökülüp alınmasına ve bir daha insanlara asla hoş görünemeyecek olmasına rağmen, ruhu yine de kendisini kurtarıp derinlerden yukarıya çıktı ve denizin üzerinden kara bir rüzgâr gibi süzülüp, Orta Dünya’ya, yuvası Mordor’a geri geldi.”
Yine Silmarillion’un Güç Yüzükleri ve Üçüncü Çağ’a Dair bölümüne göreyse:
“Bunun üzerine Sauron bir süreliğine yenildi, bedenini terk etti ve ruhu uzaklara kaçıp ıssız yerlere saklandı; uzun yıllar boyunca bir daha görünür bir şekle bürünmedi.”
Ayrıca, Sauron’un biçim değiştirebiliyor olması Silmarillion’un Güç Yüzükleri’ne ve Üçüncü Çağ’a Dair bölümünde şöyle geçer:
“Sauron pek çok başka biçim alabiliyor ve eğer isterse, uzun bir süre asil ve güzel görünüp, en dikkatli kimseler dışında herkesi aldatabiliyordu.”
Sauron yeni bedenine kavuştuktan ve Halbrand formunu aldıktan sonra Orkların peşine düşüyor. Yolu savaştan kaçan bir grup İnsanla kesişiyor ve geçen sezondan merak ettiğimiz pek çok sorunun cevabını alıyoruz.
Yaşlı adamın “En kudretlilerin dahi talihi değişebilir” gibi sözleri üzerine daha barışçıl davrandığı zaman dilimine girdiğini görüyoruz. Salda yer alma sebebiyse Númenor’a gidiyor ve orada yeni bir hayata başlamak istiyor oluşu. Zaten oraya vardığında ayrılmak istemediğini görmüştük ilk sezonda. Ayrıca bu yüzden de zaten Númenor açıklarında Elendil tarafından bulunuyorlar salları. Kolyesini ise yaşlı adamdan almış. Yaşlı adam da zaten kolyenin asıl sahibi değil, onlara zulmeden soyun bir hatırlatıcısı olarak bu kolyeyi takıyor.
Gemilerine saldıran deniz canavarı, Ulmo ya da Ossë tarafından gönderilmiş olabilir. Ya da belki de yaratık kötücül bir varlığı sezdiği için saldırmış olabilir. Sauron’un da yaratığın varlığını sezdiğini ve devamında net bir biçimde iradesiyle yaratığın saldırısına engel olduğunu görüyoruz.
Galadriel’le karşılaşmalarıysa Sauron’un deyimiyle “kaderin bir gelgiti”. Orta Dünya’da kader en önemli temalardan biri olmuştur, en kritik hikayeler bile bu kader dokunuşlarıyla başlar. Bunların en çarpıcı örneği Hobbit Bilbo Baggins’in kendisiyle alakasız bir maceraya altılıp, normal şartlar altında geçmeyeceği bir rotadan geçip, düştüğü Goblin Kasabası’nda tesadüfen Gollum’un mağarasını bulup, yine kader sonucu orada olan ve Gollum’un da büyük tesadüfler eseri edindiği Tek Yüzük’ü tam doğru anda ele geçirmesidir.
Elflerin hikayesine geçecek olursak Elrond Halbrand’ın söylediği kişi olmadığını keşfettikten sonra Yüzüklere şüpheyle yaklaşıyor ve Gil-galad’ı Galadriel’i sorgulaması konusunda sıkıştırıyor. Tabiatı gereği Galadriel ketum ve gururlu bir karakter. Lore’a göre de 1. Çağ’da Doriath’ta Melian ile geçirdiği zaman diliminde ondan çok şey öğrenmiş ve onunla çok şey paylaşmış olsa da, Alqualonde’de gerçekleşen ve utanç duyduğu Akraba Kıyımı’nı Melian’a anlatmıyor. Ancak Melian ters bir şeyler olduğunu sezdiği için Galadriel’i iyice sıkıştırarak Akraba Kıyımı’nı öğreniyor.
Sauron tarafından kandırılmış olmak da yine benzer bir şekilde Galadriel için utanç verici bir durum. Bu yüzden bu bilgiyi son ana kadar herkesten saklıyor ve Gil-galad’ın yoğun ısrarı üzerine utanarak Aldatıcı Sauron’un onu kandırdığını ve oyuna getirdiğini itiraf ediyor. Hatta Elrond da gururu sebebiyle bu itirafı geç yapmasından ötürü Galadriel’i suçluyor.
Bu itiraf üzerine Elrond yüzükler konusunda çok daha katı davranıyor. Ve kitapta da Tek Yüzük konusunda dediği gibi bu yüzüklerin yok edilmesi gerektiğini söylüyor.
Elrond güçlü bir objenin geçmişte en büyük mağduru olmuş kişilerden biri. Silmariller yüzünden küçük yaşta hem öksüz hem yetim kalmış bir Elf. Bu yüzden bu yüzüklere çok büyük şüpheyle yaklaşıyor ve kralının sözünün dışına çıkıyor. Tek çıkış yol olarak şelaleden atlıyor. Bu atlayış annesi Elwing’in Silmaril’i ele geçiremesinler diye Fëanor’un oğulları Maedhros ve Maglor’dan kaçmak için denize atlamasına paralel bir atlayış. Amacı ise bilgeliğine güvendiği Círdan’a ulaşıp bu durumu anlatmak ve yüzükleri yok etme konusunda ondan yardım almak.
Círdan demişken, oyuncu ve karakter mükemmel uyumlu olmuşlar. Kitaptan fırlamış gibi duruyor Círdan, gerçekten çok başarılı buldum.
Orta Dünya’daki bilinen en yaşlı Elf, gemi yapımcısı Círdan’dır. 3. yaşam döngüsüne erişmiş, en bilge ve ileri görüşlü Elflerden biridir. Gri saçları ve diğer Elflerden farklı olarak sakalı da vardır.
Bu kısımdaki sahnelerde Gri Limanlar’ın 2. Çağ’daki halini görüyoruz. Círdan’ın atölyesi de doğal olarak burada.
Orta Dünya’dan en son ayrılan Elf olan Círdan’ın özlemle Valinor’a doğru baktığını görüyoruz. Gece olduğunda atöylesindeki Elrond’u ve yüzüklerin varlığını seziyor.
Celebrimbor’un yaptığı yüzüklerin Elfi Elfe düşürdüğüne göre gerçekten de çok güçlü nesneler olduğunu belirttiği cümle aynı zamanda bir Silmarillion göndermesi. Celebrimbor’un dedesi Fëanor’un yaptığı Silmariller de Elfi Elfe düşürmüş ve nihayetinde Akraba Kıyımları yaşanmıştı.
Círdan Elrond’a yardım etmeye karar verip, yüzükleri denizdeki çok derin ve sadece Valar’ın Kralı Manwë tarafından iyileştirilebilecek bir yarığa atmayı öneriyor. Bu yarık Beleriand kıtasının batmasına neden olacak şiddetteki Öfke Savaşı’nda oluşmuş.
Tek Yüzük’ü bu şekilde denize atma Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği – Elrond’un Divanı bölümünde de önerilmiştir:
“O halde,” dedi Glorfindel, “gelin onu derinlere atıp Saruman’ın yalanlarını doğru çıkartalım. Çünkü artık besbelli ki, daha Divan’dayken yoldan çıkmış o meğerse. Yüzük’ün sonsuza kadar kayıplara karışmış olmadığını biliyormuş fakat bizim böyle zannetmemizi istemiş; çünkü onu kendisi için arzulamaya başlamış. Lakin çok zaman yalanlarda da bir gerçek gizlidir: Deniz’de emniyette olur Yüzük.”
“Sonsuza kadar emniyette olmaz,” dedi Gandalf. “Derin sularda bir sürü şey vardır; denizlerle karalar değişebilir. Hem, bizim görevimiz burada sadece bir mevsimi veya birkaç insan ömrü kadar zamanı, ya da dünyanın geçmekte olan bir çağını düşünmek değil. Biz bu tehlikeye bir son aramalıyız, bunu başaracağımıza dair bir umudumuz olmasa da.”
Círdan kayığıyla yüzükleri denizdeki yarığa atmak için götürdüğünde, son anda kayığa bir dalga çarpıyor ve Círdan’ı yüzükleri incelemeye itiyor. Bu dalga Ulmo ya da Ossë’nin bir müdahalesi olabilir. Sonuç olarak Círdan yüzüklerde Sauron’un eli değmediği için bir şer olmadığına ve yüzüklerin Elflerin yararına olacağına kanaat getiriyor.
Sindarin dilinde Doğu anlamına gelen Rhûn topraklarına baktığımızda Yabancı ve Nori’nin burada daireler çizerek kaybolduklarını, aç ve susuzluğun sınırlarında gezdiklerini görüyoruz. Yabancı’nın rüyasında gördüğü asa bir anlığına Gandalf’ın asasını anımsatıyor. Nori’ye yaptığı sohbet esnasında Yabancı, “belki de tüm büyücüler her zaman iyi değildir” diyor, rüyasında gördüğü imgelerden birinde Saruman’ı anımsatan büyücü de gözüküyor.
Ayrıca, Sam’in Frodo’yu bırakmadığı gibi Poppy’nin de Nori’nin peşini bırakmadığını görüyoruz. Keşke bu bırakamama anı 1. sezon finalinde yaşansaydı da Hobbit vedalaşmalarını boşu boşuna dakikalarca izlemeseydik.
Poppy, Hobbit yol şarkısı ve Sadoc’un kitabının yardımıyla yollarını bulmalarına yardım ediyor. Gece vakti gördüğümüz atlılar yüksek ihtimalle Rhûnlu Arabasürücülerinin ya da Khandlı Variag’ların ataları.
Hikayenin Sauron tarafına baktığımızda, Halbrand’ın Adar’ı manipüle etmek ve Eregion’a saldırmasını sağlamak için Mordor’a gittiğini görüyoruz. Galadriel’in Sauron’la güçlerini birleştirdiğini ve bedene hükmedecek gücü elde ederek evlatlarını tekrar köleleştireceğini söylüyor. Adar öldürdüğü Sauron’un geri dönebileceğinden pek emin değil, ama içine de ciddi bir şüphe düşüyor.
İşkencelere katlanan Sauron’un Adar’la yaptığı konuşmalar esnasında Adar kendisinin Morgoth’un elinden işkence gören 13 Elf’ten biri olduğunu söylüyor. “Karanlık, ne idiği belirsiz bir zirveye çıkarılarak zincirlendim” dediği yer yüksek ihtimalle Angband’taki Thangorodrim dağları.
Halbrand’ın Adar’a ettiği bağlılık yemininde de şöyle bir uyanıklık var. Yemini ederken Mordor’un Efendisi’ne hizmet etme sözü veriyor, yani kendisine.
Tasarımını çok beğendiğim Warg’lu sahnede ise Sauron’un Warg’la konuştuğunu görüyoruz. 1. Çağ’da Sauron korkunç hayvanların bedenlerinden ve ruhlarından yararlanarak kurtadamları yaratmıştır. Warg’lar da köken olarak kötücül kurtlardır. Warg’la konuşup onu Waldreg’i öldürmek için kullanması çok güzel bir lore göndermesi olmuş. Her ne kadar Waldreg karakterinin ölümüne üzülmüş olsam da, verdiği sözü tutan Sauron’un sırıtışını izlemek bir o kadar keyifliydi.
Sauron’un ilk bölümdeki son sahnesine geldiğimizde Eregion’a vardığını ve Celebrimbor’u manipüle etme yolunda ilk adımını attığını görüyoruz. Galadriel’in kendisinin asıl kimliğini Celebrimbor’a söylememiş olduğunu da şuradan biliyor, Galadriel’in zihnine girmeyi başardığı esnada gururlu ve ketum bir karakter olduğunu gördü. Yüzüklerin yapımını tamamlama isteğini sezdi. Bu yüzden ele verilmediğini biliyor. Gil-galad’ın Lindon’dan yolladığı ulaklar da henüz ulaşmadı. Ulaşamama sebebiniyse 2. bölüm incelemesinde açıklayacağım.
Bölüm finaline geldiğimizde, bölümün en sevdiğim anı bizi karşılıyor Gil-galad Elf halkı için ağıt yakıyor. Elfler ve diyarları soluyorlar ve Orta Dünya’yı terk etmek zorundalar. Eldar’ın Valinor’a yelken açmak zorunda kaldığını görüyoruz. Gil-galad’ın “ateşten uzak kalmış kor misali ya yuvamıza döneceğiz ya ebedi karanlığa gömüleceğiz.” sözlerindeki ateşin kaynağı Valinor toprakları, kor Orta Dünya’daki Elf diyarları ve ebedi karanlık da soluyor olmaları.
Círdan yüzükleri getirdikten sonra Elrond filmlerde Isildur’a bağırdığına benzer bir şekilde “hayır” diye bağırıyor ve Gil-galad’ın elinden düşen iki yüzükten Nenya yine filmlerde Tek Yüzük’ün sekerek Bilbo’yu bulmasına benzer bir şekilde sahibi olarak Galadriel’i seçiyor.
Elf yüzüklerinin iyileştirici ve onarıcı etkileriyle Lindon iyileşiyor, ağaç yeniden hayat buluyor. Bu esnada ortaya çıkan görsellik Ağaçlar Çağı’nda Valinor’a ışık veren iki ağaçtan biri olan Laurelin’i çağrıştırıyor.
Birinci bölüme Elf yüzükleriyle veda ederken 2. bölümün incelemesinin de çok yakında yayınlanacağını hatırlatmak istiyorum.
Orta Dünya ve Yüzüklerin Efendisi ile ilgili gelecek videoları kaçırmamak için kanalımıza abone olmayı ve bildirim simgesine tıklamayı unutmayın.
Gerçek dünyadan daha fazlası için, OrtaDunya.com’da görüşmek üzere.
Yüzüklerin Efendisi ve Orta Dünya’dan ilginç bilgileri kaçırmamak için takip etmeyi unutmayın.
Eğer bir Yüzüklerin Efendisi hayranıysanız, Orta Dünya sohbetleri için sizi Discord kanalımıza davet ediyoruz: https://discord.gg/ortadunya