Güç Yüzükleri 2. Sezon 6. Bölüm: Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri’nin 2. Sezonunda 6. bölümü geride bıraktık. Sauron’un yine sırtında taşıdığı bölüm genel olarak akıcı olsa da, bazı sahnelerde ciddi sıkıntılar vardı ve bu sezon en az beğendiğim bölüm oldu. Artıları ve eksileriyle 6. bölümü masaya yatırdığımız inceleme videosu başlıyor.
Uzak diyarlardan gelen yabancılar ve kadim dostlar, Orta Dünya’ya hoş geldiniz.
Güç Yüzükleri 2. Sezon 6. Bölüm İncelemesi:
Bölümün adı “O nerede?”. Eregion’da gördüğümüz bedenin üzerine rünlerle yazılmış olan bu soruda bahsedilen kişi elbette ki Sauron ve yazanlar da Adar ile Orkları.
6. bölüm Mordor sınırındaki firari Orkların peşine düşen Arondir’le başlıyor. Orkların savaştan kaçıp firar edebildiklerini 2. sezon 3. bölüm incelemesinde detaylı olarak anlatmıştım, ilgili alıntıları o videoda izleyebilirsiniz.
Orklar Arondir’e 3’e 1 olacak şekilde saldırsalar da, Arondir rahatlıkla 3’ünü de alt ediyor. Bu sahnede Orklardaki ölüm korkusunu daha iyi işlemeleri gerekiyordu diye düşünüyorum. Firar edecek kadar ölmekten korkan Orklar ya zorda kaldığı için ya da 3’e 1 Arondir’i rahatlıkla alt edebileceklerini düşündüklerinden saldırıyor olmalılar. Dizide de muhtemelen saldırma gerekçeleri bunlar, ama diyaloglarla ya da görsel olarak bu anlatımı yapmaları lazım.
Bu sahnedeki kritik detay ve bu sahnenin bölümün başına konulma sebebi, Arondir’in Orkların konuşmalarından öğrendiği bilgiler ve üzerlerinde bulduğu Eregion’la ilgili çizimler.
Arondir’in hikayesi belli ki buradan Eregion’a bağlanacak ve Adar’ın Eregion’a savaşa gittiğini öğrendiği için Arondir Eregion’a desteğe gidecek.
Eregion’a döndüğümüzde Celebrimbor’un 9’ların yapımını saplantı haline getirdiğini ve Sauron’un manipülasyonları sebebiyle benliğini gittikçe yitirdiğini görüyoruz. Demirhane çok kötü durumda, durup temizlemek için bile ara verilmemiş.
Sauron’un Celebrimbor’un gerçeklik algısını bozacak şeyler yapmaya devam ettiğini görüyoruz. Celebrimbor çekicini bıraktığı yerde bulamadığını söylemesi üzerine, Sauron bir illüzyonla çekici var ediyor.
Eregion’un idaresini devralan ve Cücelerden mithril almak üzere görevlendirilen Annatar, normalde tüccarların sıklıkla gelip gittiği geçide bakan yoldan artık kimsenin gelmediğini öğreniyor. Durumu öğrenmek için gönderilen Elflerin biri hariç hiçbiri geri gelmemiş. Gelen de bedenine “O nerede?” yazısı rünlerle kazınmış bir şekilde ölü olarak kıyıya vuran bir Elf askeri. Bu asker yüksek ihtimalle Adar tarafından sorguya çekilmiş ve şehirle ilgili önemli bilgiler vermiş bir asker. Elf yüzükleri başta olmak üzere Adar’ın öğrendiği bazı önemli bilgiler işkence yapılarak bu Elf’ten öğrenilmiş olabilir.
Ancak yine dizi, bu noktaları birleştirme işini bize bırakıyor. Belki bu sahneler çekildi ama kurguda çıkarıldı, ya da belki de hiç çekilmedi ama eklenebilecek 1 dakikalık bir sahne ile bu soru işaretleri net bir şekilde giderilebilirdi.
Şehirde panik olmasını istemeyen Annatar bu olayı hemen örtbas ediyor ve cesedin gömülmesini istiyor.
Devamında Annatar’ın Mirdania’yı manipüle etmeye devam ettiğini görüyoruz. Celebrimbor’un 9’ların yapımına full konsantrasyon devam edebilmesi için Mirdania’nın yardımcı olmasını istiyor.
Mirdania’nın Eregion’un düşmesinde Sauron’un bir piyonu olarak rol alacağını ve sonunda da bunun bedelini hayatıyla ödeyeceğini düşünüyorum.
Bu kısımda şuna da değinmekte fayda var. Eregion’un başkenti olan bu şehir, yani Ost-in-Edhil çoğunlukla ticaret yapılan bir zanaatkar şehri. Gwaith-i-Mirdain yani Mücevherciler Loncası gibi oluşumların olduğu bir yer. Burası askeri bir şehir ya da savunma noktası değil. Çoğunlukla nehirlerin konumundan kaynaklı doğal savunması da, askeri gücü de çok kısıtlı. Bu yüzden çevresinde olan bitene de müdahale edebilecek bir yapıya sahip değil.
Galadriel ve Adar’ın yemek sahnesine gelecek olursak, ilk etapta bu sahne Karayip Korsanları’ndaki Kaptan Barbossa’nın tutsağı Elizabeth Swann’la olan yemek sahnesini çağrıştırdıysa da olaylar hiç o şekilde gelişmedi.
Bu sahnelerdeki ilk önemli detay Morgoth’un tacının parçalarından yeniden dövülmüş olan Sauron’un tacı. Bahsi geçen Demir Taç, Morgoth tarafından üç Silmaril’i tutmak için dövülen taçtır ve Morgoth’un yenilgisiyle beraber Silmaril’ler çıkarılarak Morgoth için tasma olarak kullanılır.
Silmarillion’un Eärendil’in Yolculuğu ve Gazap Savaşı bölümünde şöyle geçer:
“Sonra, çok zaman önce bir kez daha bağlandığı Angainor zinciriyle tutuldu; demir tacı boynuna takılacak bir tasmaya dönüştürüldü ve başını dizlerinin üzerine eğdi. Tabii, Morgoth’un elinde bulunan iki Silmaril de taçtan çıkarıldı ve gökyüzünün altında tertemiz parladılar; onları Eönwë aldı ve sakladı.”
Adar yeniden dövülen tacın gücünü kullanarak Sauron’u öldürebileceğini düşünmüş. Tacın gücü yetersiz kaldığı için Elf yüzükleriyle beraber Sauron’u yok etmeyi tekrar denemeyi planlıyor. Galadriel’i esir almasının sebebi de bu.
Bu kısımda bazı önemli detaylar var. Adar Halbrand’ın kesin olarak Sauron olduğunu bilmiyor, teyit etmek için Galadriel’in onayına ihtiyacı var. Halbrand’ı gönderirken peşinden gözcüler göndermiş, her adımını takip edin demişti. Bu gözcülerden aldığı bilgilerle Halbrand’tan sonradan şüphelendiğini düşünüyorum.
Sorgunun 2. kısmı çok daha sorunlu. Bu kısım Galadriel’in karakter yapısına ters düşecek şekilde çok kötü ve amatörce yazılmış bence. Bu kısımda Galadriel “ne istediler de vermedik” tarzında bir yönetici gibi davranıyor ve bildiği her şeyi Adar’a anlatıyor. Elflerin kozmik odası olsa, neredeyse onun da anahtarını verecek Adar’a.
Bu kısımda bazı teoriler var. Morgoth’un tacının etkisi altında kaldığı ya da Sauron zihnine sızdığı için onun etkisiyle dilinin kolaylıkla çözüldüğü gibi şeyler söyleniyor. Ben bu iki teoriyi de en azından şu an için ikna edici bulmuyorum. Çünkü dizi bu konularda henüz bir şey anlatmadı ve bunlar sadece birer varsayım.
Galadriel karakteri gururlu ve kibirlidir, savaşçı bir komutandır, ancak aynı zamanda ketumdur da. Bu kadar kolay önemli bilgileri vermez. Bu bölümde Adar Galadriel’den sırasıyla Halbrand’ın Sauron olduğunu, Eregion’da yüzüklerin dövüldüğünü, Elrond’un Lindon’dan orduyla geldiğini ve yüzüğü Nenya’yı da onun taşıdığını söylüyor.
Sanmıyorum ama umarım bu konu bir büyü etkisiyle falan açıklanır, yoksa bu gerçekten Galadriel için çok kötü bir karakter yazımı. Elindeki tüm önemli bilgileri verip, karşılığında tutsak olarak kalmaya devam etmek Elflerin “en bilge”si olarak geçen birinin yapacağı iş değil.
Canlı yayınlarımda da sıkça ifade ettiğim gibi bu dizinin lore sadakatini asıl bozan faktör hep Galadriel oldu. Ancak bu bölüm olduğu kadar kötü yazıldığı hiç olmamıştı.
Ayrıca, bu kötü yazım karakterin canlandırılışına etki ediyor. Morfydd Clark’ın aşırıya kaçtığı mimikleri de hem karakteri hem de diziyi aşağıya çekiyor. Bu karakterde 3. sezonda acil bir revizyona gidilmesi gerekiyor. Gerekirse kitapta olduğu gibi Lothlórien’in 2. Çağ’daki hali olan Lorinand’a gitsin ve hiçbir şey yapmasın. Dizi 1. sezon 7. bölümde olgun, sakin ve bilge Galadriel’i izletmişti, bir an önce bu karakter için o yönde adımlar devam etmeli.
Bu bölümde, hatta şu ana kadar dizide beni en çok rahatsız eden sahneleri geride bırakacak olursak, Adar’ın ordularına yukarıdan baktığı sahne Isengard’da Saruman ve Grima’nın Uruk-hai ordusuna baktığı kısmı anımsatıyor.
Númenor hikayesindeki olumlu yanlardan başlayacak olursak Elendil’in bu bölümde yer alan diyalogları gerçekten çok iyi yazılmış. Aragorn’a yakışan, gerçekten çok asil bir ata olduğunu kanıtladı. Sadıkları daha iyi anlatma açısından da zindan kısmında geçen diyaloglar çok faydalı olmuş.
Bu kısımlardaki eksiklere gelince, her ne kadar Lord Belzagar karakterini konsept olarak beğensem de yetersiz işlendiğini düşünüyorum. Númenor’un baş sorunlarından biri zaten hakkının şu ana kadar 5. bölüm hariç tam verilmemiş olması.
Sadıkların eski geleneklere göre yargılanması mevzusu konuya hakim bir rahip tarafından altı doldurularak aktarılmalıydı. Deniz yaratığı mevzusu, Míriel’in Elendil yerine yargılanması gibi mevzuları bu tarz bir karakter açıklamalı ve oldu bittiye getirilmiş bir şekilde aktarılmamalıydı. Kullanma kılavuzuna bakarak ülkeyi yöneten kişiler gibi gözüktüler bu şekilde.
Deniz yaratığına gelecek olursak, bu yaratık 1. sezonda Halbrand’ın gemisine ve devamında salına saldıran yaratık. Orta Dünya tarihinde pek rolü olmayan bu deniz yaratığı ejderhaların bir türü olarak düşünülür. Genelde Orta Dünya haritalarındaki çizimlerinde hep sol altta yer alır.
Valar’ın bir sınavı olarak görülen deniz yaratığıyla karşılaşan ve sağ çıkan Míriel’in bunu Suların Efendisi Vala Ulmo’nun yardımıyla yaptığını düşünüyorum. Ulmo özellike İnsanların ve Elflerin kaderine etki edecek yardımlarda bulunmuş ve Ilúvatar’ın Çocuklarına en dostça davranan Vala’dır.
Ayrıca, bu sahnede tepelerde Valar’ın sınavını izlemeye gelen Númenor halkı ve Númenor adasının ortasında yer alan Meneltarma Dağı da dikkat çekiyor.
Míriel bu sınavı vermesiyle beraber ilk defa Tar-Miriel olarak anılıyor. Tar- eki Quenya dilinde Kral ya da Kraliçe demektir. Númenor’da Elflere dost ve Valar’a sadık olanlar Quenya dilindeki bu takıyı kullanırken, Kralın Adamları gibi Elf düşmanı olan ve Valar’a sırtını dönenler İnsan lisanı, Adúnaic’i kullanır ve Ar-Pharazon’da olduğu gibi kral demek için Ar- ekini kullanırlar.
Míriel halkın desteğini tekrar kazandığı için kitapta olduğu gibi Ar-Pharazon ve Tar-Míriel evliliği gerçekleşebilir. Kuzen olan bu iki karakterin Númenor yasalarına göre evlenmesi yasak olsa da, kitapta Ar-Pharazon bu evliliği zorla gerçekleştirip yönetimi tamamen ele alıyor ve Tar-Míriel’in adını Adúnaic lisanında olacak şekilde Ar-Zimraphel olarak değiştiriyor.
Ar-Pharazôn’un Palantír’i kullandığını gördüğümüz sahnede Mordor’u ve Halbrand’ı gördüğünü, muhtemelen de Sauron’un asıl kimliğini öğrendiğini görüyoruz. Gelecekte meydan okuyacağı Sauron’la alakalı nefretinin ilk tohumları yüksek ihtimalle aldatıldığını öğrendiği bu anla beraber başlıyor ve 3. sezonda Númenor’un Çöküşü hikayesi başlayacak gibi duruyor.
Hobbitler bu bölümde çok az yer etseler de, yine de bölümü aşağı çekmeyi başardılar. Poppy ve Merimac öpüşmesi 1-2 bölüm sonra olsa hiç itiraz etmezdim. Ama yaşadıkları çok az hatta neredeyse sıfır etkileşim sonrası, istila kapıda olsa dahi çok erken hissettirdi. Kertenkele mi yedin nefesin kokuyor espirisi de Gora’daki sucuk yedim öpüşmeyelim esprisi tadında olmuş.
Çöl ortamında çok fazla yemek alternatifi olmayabilir ama, lütfen artık Hobbitler abuk sabuk şeyler yemesin. Günde 6 öğün, iştah açıcı şeyler yiyen Hobbitlerin medeniyet seviyesine ulaşana kadar yedikleri yemekleri görmesek ya da duymasak da olur.
Hobbitlerle alakalı bu bölüm en önemli detay Gund ile Nori arasındaki konuşmada geçiyor. Hobbit kovuklarının ilk kez anlatılışına şahit oluyoruz. Smial’ler, tepelerin içine tünel açılarak yapılan Hobbit kovuklarıdır. Bilbo Baggins’in evi Çıkın Çıkmazı ya da Tıkışkazası’ndaki Yaşlı Took’a ve Took ailesine ait Büyük Mekan da birer Smial’dir.
Tom Bombadil ve Yabancı’ya geçecek olursak, Yabancı’nın bir takım öngörüler gördüğünü görüyoruz. Sahnelerin arasında Nori’nin çığlık attığı bir an, Rhûnlular tarafından ele geçirilmiş Nori ve Poppy ve Karanlık Büyücü var.
Tom’un burada bahsettiği Gizli Ateş evrenin yaratıcısı olan Eru Ilúvatar’la alakalı. Sönmeyen Alev olarak da bilinen Gizli Ateş, Eru’nun gizemli yaratma gücüdür. Gandalf, Khazad-dûm Köprüsü’nde Balrog’la karşı karşıya geldiğinde “Ben Gizli Ateş’in hizmetkârıyım, Anor alevini kullanırım.” diyerek Gizli Ateş’ten bahseder.
Tom Bombadil, 4. bölüm incelemesinde tahmin ettiğimiz gibi, nasıl ki kitaplarda Frodo ve Hobbitleri sadece doğru yöne yönlendiriyorsa, aynısını Yabancı’ya da yapıyor. Asasını bulması için onu bir bölgeye götürüyor.
Ve hikayeden çıkmadan önce de, hem kitapta ve hem filmde Gandalf’ın söylediği sözün bir benzerini söylüyor: “Birçok ölü yaşamayı hak eder. Birçok canlı da ölmeyi. Biz kimiz ki kararını verelim?”
İlk etapta bir Istar’ın geçmişinde Tom’la yaşamış olabileceği hoş bir anı gibi dursa da, bu sözün ağırlığını kaybettiren ve doğru işlenmemiş bir gönderme. Kitapta Gandalf, Frodo’ya ölüm hakkında kolay hükümde bulunmaması gerektiğini söylerken, Tom bu sahnede Yabancı’ya arkadaşlarını ölüme terk edebileceğini söylüyor. Sözün ağırlığını kaybettiren bir işleniş olmuş. Üzerinde pek düşünülmeden yapılmış bir gönderme olmuş.
Ayrıca, 4. bölümde Mavi Büyücü olma ihtimali artan Yabancı’nın, bu bölümdeki Gizli Ateş ve kitap alıntısı göndermeleriyle beraber tekrar Gandalf olma ihtimali ön plana çıktı. Bu gizemi haddinden fazla sündürdüler. Benim tahminim ve umudum hala Mavi Büyücü. Ancak sonuç ne çıkarsa çıksın, ya Gandalf ya da Mavi Büyücü isteyenler mutsuz olacak. Bu konu bu kadar sündürülmemeliydi.
Cücelere geçecek olursak, yüzüğün etkisiyle Kral Durin’in açgözlülüğünün iyice zirve yaptığını, yaklaşmakta olan savaşı dahi mithril’i pahalıdan satmak için fırsat olarak gördüğünü görüyoruz. Yüzüğün etkisiyle öfkesi de kontrolden çıkmış vaziyette. Yüzüğünü çıkarmaya çalışan oğluna çok sert karşılık veriyor.
Annatar’ın Khazad-dûm ziyareti sırasında Balrog’un varlığını sezdiğini görüyoruz. Sauron daha önceden Melkor’un hizmetindeyken Balroglarla işbirliği içinde olduğundan onları herkesten daha iyi tanıyordur, bu yüzden kolaylıkla varlığını sezmiş olaiblir.
Kitapta Gandalf da Yüzük Kardeşliği’yle beraber Balin’in mezarından kaçarken kapının arkasındakinin kim olduğunu anlamasa da, Balrog’un varlığını sezebiliyordu.
Yüzüklerin Efendisi, Yüzük Kardeşliği kitabı Khazad-dûm Köprüsü bölümünde şöyle geçer:
“Kapının arkasından ork sesleri geliyordu: Her an kapıyı kırıp açmalarını bekliyordum. Neler söylendiğini duyamıyordum; kendi iğrenç dillerinde konuşuyor gibiydiler. Bir tek ghâsh kelimesini seçebildim: Bu ‘ateş’ demektir. Sonra odaya bir şey geldi bunu kapalı kapıdan bile hissettim; orklar da korkup susmuşlardı. Bu şey demir halkaları tuttu ve sonra hem beni, hem büyümü sezdi. Onun ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok, ama böyle zorlu rakip hiç görmedim.”
Disa ile bir araya gelen Prens Durin, çaresizliğine rağmen babasına olan inancını yitirmediğini ifade ediyor. Burada Disa’nın halkı yanlarına çekerek isyan başlatma planı bence daha mantıklı olandı. Bu şekilde madenlerdeki kazılara daha mantıklı bir şekilde engel olabilirlerdi. Belki gelecek bölümlerde yine de bunu yapacaklar.
Disa’nın bir taş ezgicisi olarak yarasaları ses dalgalarıyla yönlendirmesi ve özellikle Narvi ile madenci Cücelerin tepkileri komedi faktörü içerse de, ve hakikaten komik olsa da, mantıksız bir sahne olmuş.
Madenlerde çalışan Cücelerin zaten yarasalara alışkın olması lazım. Hadi diyelim ki anlık kaçtılar, 5 dakika sonra geri gelmeleri lazım. Uzun vadeli bir çözüm değil. Kazıları durdurma açısından Cüce halkının isyan etmesi dışında bir çare yok gibi duruyor.
Bölümün finaline gelecek olursak, Annatar bu kısımda yine diziyi sırtında taşıyor ve bölümü kurtarıyor. Eregion Kuşatmasının nihayet başladığını görüyoruz. 9’ların yapımıyla meşgul olan Celebrimbor çanların sesini duyunca olup biteni görmek için dışarı çıkıyor ve bölümün en güzel anları başlıyor.
Sauron 1. sezonda Galadriel’e yaptığı gibi burada Celebrimbor’a illuzyonlar gösteriyor. Kitaba göre Sauron Orta Dünya tarihindeki gelmiş geçmiş en kudretli büyücüdür. Manipülasyon, aldatmaca ve illüzyon ustasıdır. Gerçekliği çarpıtıp, istediği illüzyonu gösterme yetisine sahiptir. Silmarillion’da, Mutsuz Gorlim’e karısının hala hayatta olduğunu zannetmesine neden olan illüzyonlar göstererek gerçekliği çarpıtır ve ondan istediği bilgileri kolaylıkla alır.
Burada Celebrimbor’a her şeyin yolunda olduğunu gösteriyor ve ona dedesi Fëanor’un çekiciyle beraber Khazad-dûm’da Narvi’den aldığını iddia etiği mithril’i veriyor. Sauron Khazad-dûma gittiği zaman bu mithril’i çalmış ya da elini kestiğini gördüğümüz sahneden sonra kanıyla bu madeni oluşturmuş olabilir. Mithril olsun ya da olmasın kanıyla bu madene kendinden bir parça koyduğunu ve 9 yüzüğü bu şekilde etkileyeceğini düşünüyorum.
Fëanor’un elinde Silmaril tuttuğu heykelinin önünde yaptığı konuşmada Sauron, güç yüzüklerinin Silmaril’leri bile gölgede bırakacak objeler olacağını iddia ederek Celebrimbor’a son bir motivasyon yüklemesi yapıyor.
Bu yorumuna kısmen katılıyorum. Silmariller her ne kadar Valar’ı bile kendine hayran bırakan ve Orta Dünya’nın kaderine doğrudan etki eden objeler olsalar da, en nihayetinde çok güzel mücevherlerden ibarettirler. Taşıyanına herhangi bir özel güç vermezler. Valinor’un İki Ağacı Laurelin ve Telperion’un ışığını taşırlar ve hiçbir ölümlü ya da kötücül el tarafından yanmadan ve solmadan dokunulamazlar. Öte yandan güç yüzükleri taşıyıcılarına iyi ya da kötü pek çok özel güç verir. Bu açıdan bakınca işlevsellik olarak güç yüzüklerinin Silmaril’lerden daha üstün oldukları düşünülebilir.
Ayrıca bu illüzyon sahnesinde uçurtma uçuran, resim çizen, kaneviçe yapan, şarkı söyleyen, şiirden bahseden Elfler görüyoruz. Kitaplarda Elfler demircilik, heykeltıraşlık, dokumacılık, müzik, ilim ve şifacılık gibi çeşitli sanatlarla meşgul olurlar. Bu sahne Sauron’un Elflerin hayat tarzlarını çok iyi gözlemlemiş olduğunu da vurgulayan harika bir sahne.
Harika sahne demişken huzur ve barış dolu Eregion’dan kuşatma anındaki Eregion’a geçiş sahnesi bu sezonun en güzel sahnelerinden biri olmuş. Ve bu sahne ışık oyunu ve pratik efektler kullanılarak yapılmış. Gerçekten çok etkileyici.
Böylece Sauron’un bir orkestra şefi gibi kaosu yönettiği an ve Bear McCreary’nin enfes müzik kullanımıyla Güç Yüzükleri 2. Sezon 6. Bölüm sona eriyor.
Son yorum olarak şunu söylemek istiyorum. Dizide Sauron’dan ve Cücelerden kimler sorumluysa dizinin tamamıyla onların ilgilenmesi gerekiyor. İşlerini cidden hakkıyla yapan insanlar olduklarını söylüyor ve savaş dolu geçecek 7. bölüm incelemesinde görüşmek üzere diyorum.
Orta Dünya ve Yüzüklerin Efendisi ile ilgili gelecek videoları kaçırmamak için kanalımıza abone olmayı ve bildirim simgesine tıklamayı unutmayın.
Gerçek dünyadan daha fazlası için, OrtaDunya.com’da görüşmek üzere.
Yüzüklerin Efendisi ve Orta Dünya’dan ilginç bilgileri kaçırmamak için takip etmeyi unutmayın.
Eğer bir Yüzüklerin Efendisi hayranıysanız, Orta Dünya sohbetleri için sizi Discord kanalımıza davet ediyoruz: https://discord.gg/ortadunya