Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri 2. Sezon 8. Bölüm Detaylı İncelemesi (The Rings of Power)

Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri 2. Sezon 8. Bölüm ile finalini yaptı. Başıma bir iş gelmeyecekse ve bazı arkadaşlar da müsaade ediyorsa, ben 8. bölümden çok keyif aldım. 7. bölümden sonra sezon finaline dair beklentilerim azalmıştı ancak final birkaç ufak şey dışında son derece güzeldi. Bir fantastik diziden bekleyebileceğimiz her şeyi verdi. Bunların hepsini konuşacağımız sezon finali incelemesi başlıyor.

Uzak diyarlardan gelen yabancılar ve kadim dostlar, Orta Dünya’ya hoş geldiniz.

Güç Yüzükleri 2. Sezon 8. Bölüm İncelemesi:

Bölümün adı “Gölge ile Alev”. Bu bölümün adını duyduğu anda aklına Balrog gelmeyecek kişi sayısı muhtemelen çok azdır. Zaten bölüm de doğrudan adının hakkını verecek şekilde başlıyor.

Kral Durin taktığı Cüce yüzüğünün etkisiyle büyük bir tamahkarlıkla derinleri kazıyor. Prens Durin’in tüm ısrarlarına rağmen onu dinlemiyor ve mithril damarlarının olduğu alana ulaşıyor.

Bu kısımda beni en çok etkileyen şey Baba ve Oğul Durin arasındaki konuşmalar oldu. Dizide bu ikili arasındaki konuşmalar her zaman etkileyici olmuştu ancak bu, en çok yüreğe dokunanı oldu sanırım. Bu sahnedeki duygusal anları sanırım bir tek baba – oğul ilişkisi olanlar anlayabilir, çünkü bu sahneyi izlerken hep aklıma kendi babam geldi.

Kral Durin, dağı benim gördüğüm gibi görebilmen için senin de yüzük takman gerekiyor diyor. 5. bölüm incelemesinde de tahmin ettiğimiz gibi 7 yüzükten birini oğluna ayırmış olma ihtimalini artıran bir detay bu.
Prens Durin’in “Bu dağ bize ait değil” dediği sahne 1. sezon 7. bölümde babasıyla yaptığı konuşmaya gönderme. Geçen sezondan hatırlayacak olursanız Kral Durin çok bilgece davranarak mithril için bile bu madenlerin kazılmasına karşı çıkıyordu. Cüce yüzüğünün etkisiyle açgözlülüğün kurbanı olan Kral Durin’in, 180 derece dönmesini çok güzel aktaran bir sahne olmuş burası.

Kral Durin her şeye rağmen, Balrog ortaya çıktığı zaman Cüce gururunu ve cesaretini ortaya koyuyor. Yüzüğünü de geride bırakarak bize bir Kral gibi veda ediyor. Aynı zamanda da dizinin bu sezonki en etkileyici anını yaşatıyor. Müziği, diyalogları ve görselliğiyle 10 üzerinden 10’luk bir sahne izliyoruz.

Bu sahnenin tek üzücü yanı dizinin en iyi karakterlerinden Kral Durin’e veda etmemiz oldu.

Balrog uyandı ve açığa çıktı, şimdi ne olacak diyenler olabilir. Dizide Balrog’un neler yapacağını asıl 3. sezonda göreceğiz. Kitapta Balrog uyandıktan sonra tam 1 yıl boyunca Cüceler Khazad-dûm’da yaşamaya devam ederler. Khazad-dûm anında düşmez. Bu 1 yıl mücadelelerle geçer.

Geçen sezon da söylemiştim, dizide muhtemelen Cücelerle ilgili heyecan verici bir aksiyon yaratma amacıyla Balrog’un hikayesini 2. Çağ’a çekip uyandırdılar, lore’a göre 3. Çağ’da uyanması gerekiyordu.

Kitaba göre Balrog yaklaşık 5 bin yıl kadar bir süre boyunca Khazad-dûm’un derinliklerinde bulunur. Mithril kazıları esnasında 3. Çağ’ın 1980 yılında madenciler tarafından uyandırılır.

Cüceler bu yaratığın ne olduğunu bilmezler. Kral VI. Durin bu yaratık tarafından katledildiği için onu Durin’in Felaketi olarak anmaya başlarlar.

Cüceler Balrog ile mücadele etmeyi denedikleri 1 yıl boyunca Khazad-dûm’u terk etmezler. Ancak 3. Çağ’ın 1981 yılında VI. Durin’in oğlu Nain’in de ölmesi ve çok sayıda Cücenin katledilmesiyle beraber Khazad-dûm düşer.
Khazad-dûm Elfçe’de “Kara Çukur” manasına gelen Moria olarak anılır. Orklar Moria’ya doluşur. Dumanlı Dağlar’da gizli kaleler kurarlar ve Sauron Moria’yı yaratıklarıyla doldurmaya başlar.

Yabancı’ya ve Ülkenlerin köyündeki sahnelere geçecek olursak, Yabancı köyün girişinde bir at buluyor. Atın eğerinin üzerinde Sauron’un gözü sembolü var. Köy alt üst olmuş ve Rhûnlu haydutlar tarafından işgal edilmiş.
Yabancı’yı burada Karanlık Büyücü karşılıyor. “Manwë buraya geleceğinin sözünü vermişti.” diyor.

Manwë, yaratıcı Eru’nun en sevdiği ve zihnine en yakın bulduğu, Dünya’daki vekili olarak atadığı Vala’dır. Aynı zamanda Valar’ın Kralı ve otorite olarak Ainur’un en üstün olanıdır. Rüzgar, hava ve kuşlar kendisine hizmet eder. Bilinen iki Maia’sı Gandalf ve Eönwe’dir.

Karanlık Büyücü burada 5 Istari’den birinin kendisi, bir diğerinin de Yabancı olduğunu söylüyor. Yabancı’ya da sürekli “eski dostum” diyerek hitap ediyor. Hem bu hitap şekli, hem de dış görünüşü sebebiyle bu Karanlık Büyücü’nün Saruman olduğunu düşünüyorum. Saruman’daki kötülük tohumlarından ilki Rhûn’a gitmesiyle ve Sauron’un metotlarını araştırmasıyla atılır. Dizi şu ana kadar bu mevzularda hiç ters köşe yapmadı, yapımcıların röportajlarına rağmen bunda da yapacağını düşünmüyorum. Tabii Mavi Büyücülerden biri çıkması da mümkün, ancak bu olasılığı daha az buluyorum.

Ayrıca Karanlık Büyücünün Sauron’un merhametle değil ancak güçle yenilebileceğini ima etmesi de, Gandalf’ın “Saruman kötülüğün yalnızca büyük bir güçle dizginlenebileceğine inanır.” sözlerine bir gönderme olabilir.

Ayrıca buradaki en kritik gönderme de “merhamet”. Karanlık Büyücü “Sauron’u merhametle yenemezsiniz” diyor. Sauron, Bilbo ve Frodo’nun Gollum’a göstermiş olduğu merhamet sonucu yenilgiye uğramıştır. Nori ve Poppy de aynı Hobbit merhametiyle yaklaştıkları için Karanlık Büyücü’nün Rhûnlu haydutu öldürmesini hoş karşılamıyorlar.
Bu kısımda Rhûnlu haydutlar Karanlık Büyücü’yle bir danışıklı dövüş yapıyorlarmış gibi hissettim ilk başlarda, ancak aralarından birini öldürmesi bu ihtimali biraz azalttı. Karanlık Büyücü’nün en başından beri bu haydutları bir araç olarak kullanmış olma ihtimali çok daha yüksek.

Númenorlu kısımlara geçince görüyoruz ki, Ar-pharazôn tahttaki iddiasını güçlendirmek için çareyi Míriel’in deniz yaratığına karşı verdiği sınavda hile yaptığını iddia etmekte bulmuş. Palantír’e baktığı zaman Halbrand’ın Sauron olduğunu öğrenen Ar-pharazôn, Míriel Halbrand’la beraber savaşa gittiği için bu sınavı onun yardımıyla verdiğini düşünüyor.

Böylece Lord Belzagar tarafından, başta Míriel olmak üzere tüm Vefakarlar vatan haini ve Sauron Terör Örgütü, SATÖ mensubu ilan ediliyor. Şaka bir yana, böylece Vefakarlar ve Kralın Adamları arasındaki ayrışmadaki en ciddi adım atılıyor.

Silmarillion’un Númenor’un Çöküşü bölümüne göre:

“Artık Elendil özellikle Númenor’un batı kısımlarında yaşıyordu, ama Ar-Gimilzôr, Vefakârlardan oldukları anlaşılanların, buradan çıkarılıp, ülkenin doğusuna sürülmelerini ve orada sürekli izlenmelerini emretti. Böylece, sonraki dönemde Vefakârların esas yurtları, Rómenna Limanının yakınları oldu; oradan birçoğu Gil-galad imparatorluğundaki Eldar’la konuşabilecekleri kuzey sahillerini arayarak Orta Dünya’ya yelken açtılar.”

Valar’ın yolundan bir kez daha uzaklaşılan bu anda Ak Ağaç Nimloth’un yapraklarını döktüğünü görüyoruz. İlk sezonda bu yaprakların Valar’ın gözyaşları olduğu söylenmişti. Bu ağacın varlığı lore’a göre Númenorlu insanlar için çok büyük bir önem taşıyor. 3. Sezon için bu bilgiyi not düşmüş olalım.

Kızı Eärien’in yardımıyla kaçmayı başaran Elendil, Míriel ile bir araya geliyor. Kaçmak yerine kalıp mücadele etmeyi seçen Míriel, burada Elendil’e ileride Sauron’un parmağını kesecek ve Tek Yüzük’ün ele geçirilmesini sağlayacak olan kılıcı Narsil’i veriyor.

Ak alev olarak bilinen Narsil, Nogrodlu Cüce demirci Telchar tarafından 1. Çağ’da yapılmıştır. Elendil’in eline geçtikten sonra, nesiller boyunca kırık parçalarıyla Isildur ve varisleri tarafından bir yadigar olarak saklanır. Kırılan kılıç olarak anılan Narsil, Aragorn’un zaman diliminde yeniden dövülür ve Batı’nın Alevi anlamına gelen Andúril adını alır.

Elendil bu kısımdaki konuşmalarında oğlu Anárion’dan da bahsediyor. Anárion, Elendil’in ileride Gondor Kralı olacak olan oğlu. Batı’ya doğru gitmeliyiz, orada Vefakarlar var dediği yer ise, Silmarillion alıntısında da değindiğim Andunië. Bu yüzden 3. sezonun odağı olacak olan Númenor’da, Elendil’in babası Amandil’i görmemiz de mümkün.

Eregion kuşatmasına döndüğümüz zaman, bölümdeki en güzel çekimlerden biri bizi karşılıyor. Hatta sahneyi izlerken madem böyle şeyler yapabiliyordunuz 7. bölümde de yapsaydınız diyerek izledim. Aksiyonu ara sahneler girmeden tek çekimle izlediğimiz yerlerde hem Eregion’un farklı yerlerini gördük, hem de istila hissini daha fazla hissettik. Bu sahneler bana biraz Minas Tirith’teki kuşatmada ara sokakları gördüğümüz kısımları anımsattı.
Bu sekansın sonunda Galadriel’i yanındaki Elflerle beraber, önceki bölümde bahsedilen gizli Cüce tünelini kullanırken görüyoruz.

Celebrimbor ile Sauron’un ikonik anlarına gelecek olursak, bu bölümde bir sürü lore göndermesi sahne mevcut.
Öncelikle, Sauron bu kısımda işkence konusundaki zanaatini övüyor. Sauron’un işkence konusundaki becerileri Silmarillion’un Beleriand’ın Yıkılışına ve Fingolfin’in Ölümüne Dair bölümünde şöyle geçer:

“Sauron artık dehşet verici güçte bir büyücü olmuş, gölgelerle hayaletlerin efendisine dönüşmüştü; zihni çürümüş ve gücü zalimdi, dokunduğu her şeyi bozuyor, hükmündeki her şeyi kötülüğe yöneltiyordu; kurt adamların efendisiydi ve en büyük mahareti işkenceydi.”

Sauron savaşan bir Ork gördün mü hiç derken 1. Çağ’daki Gondolin Kuşatması’ndan bahsediyor. Celebrimbor zamanında Gondolin’de yaşamış Elflerden biridir. Zanaatini de burada yaşayan mücevher ustası Enerdhil’den öğrendiği düşünülür.

Celebrimbor’un adı Gondolin Kuşatması esnasında savaşan Elfler arasında geçmez. Bu yüzden Gondolin’den kaçan mülteciler ile şehirden ayrıldığı ve Sirion deltalarına gittiği varsayılır. Zaten dizide de Celebrimbor’un anlattığı, Eärendil ile olan anısı da ancak bu şekilde mümkün olabilir.

Celebrimbor Sauron’a: “Neredeyse öğlen olmuş olsa gerek. Eskiden bu vakitte yalıçapkınlarının nehre uçuşları duyulurdu. Onları susturmuş olman çok yazık.” diyor. Burada bahsi geçen “yalıçapkını” Halbrand’ın taktığı kolye üzerindeki kuşun adı. Sauron’un onları susturmuş olması ise Sauron’un tövbe etmiş formunun bir temsili olan Halbrand’ı susturarak tövbesinden vazgeçmesine bir gönderme.

Celebrimbor, yakında erişemeyeceğin bir yerde olacağım derken ölümünü kastediyor. Ölen Elflerin ruhları Valinor’daki Mandos’un Salonları’na gider. Melkor ve Sauron gibi varlıkların dahi oraya erişme gücü yoktur.

Silmarillion’un Günlerin Başlangıcına Dair bölümünde Elflerin Mandos’un Salonları’na gidişi şöyle geçer:

“Oysa Elfler, bu diyarın sakinleri olarak kalacaklar günlerin en sonuna dek. Ve Yeryüzüne, tüm dünyaya duydukları sevgi daha saf, daha keskin ve yıllar uzadıkça daha da kederli bir hal alacaktır. Çünkü bu dünya yıkılmadıkça onların da ölüm saati gelmez, katledilmedikçe yahut kedere boğulup, eriyip gitmedikçe elbet (gerçi her iki ölüm de gelir başlarına). Ya da bir Elf on binlerce yılın yorgunluğuna düşmedikçe, yıllar ve çağlar alt edemez gücünü ve öldüklerinde de Valinor’un Mandos salonlarında bir araya gelirler, geri de dönebilirler buradan çıkıp zamanla.”

Ayrıca, Celebrimbor öldüğünde ruhunun Batı’ya gideceğini ima ederken Sauron’un hiçbir zaman oraya gidemeyeceği de söylüyor. Bu alıntıda bahsi geçen rüzgar Manwë’nin rüzgarı ve Tek Yüzük yok edildiğinde Sauron’un ruhu bu rüzgarın peşine takılamayıp bu rüzgar tarafından sürülüyor.

Bu sözler doğrudan Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü, Cormallen Kırları bölümüne bir gönderme:

“Sauron’un krallığı son buldu!” dedi Gandalf. “Yüzük Taşıyıcısı görevini başarıyla tamamladı.” Komutanlar Mordor Ülkesi’nin güneyine doğru bakarken, onlara öyle geldi ki sanki bulutun kasvetinin üzerine kapkara, koskoca gölgeden bir suret yükseldi; kopkoyu, şimşeklerle taçlanmış, bütün gökyüzünü dolduran bir suret. Dünyanın üzerine bir dev gibi yükseldi ve onlara doğru tehditkar bir kol uzattı, korkunç ama aciz: Çünkü onların üzerine uzanırken büyük bir rüzgar onu alarak savurdu ve gölge geçip gitti; sonra bir sessizlik çöktü.”

Celebrimbor son anlarında Sauron ile ilgili bir kehanette bulunuyor. Güç Yüzükleri’nden biri senin sonunu getirecek derken kastettiği elbette ki Frodo Baggins’in Tek Yüzük’ü yok etmesi.

Sauron’un sapladığı mızrakla birlikte kitaplardaki en ikonik anlardan biri hayat buluyor. Alan Lee’nin çizimlerine çok benzer bir şekilde Celebrimbor’u üzerinde oklar saplı bir şekilde mızrağın ucunda görüyoruz. 3. sezonun başında Celebrimbor’un ölü bedenini bu şekilde Eriador kuşatması esnasında Ork ordularında sancak olarak görebiliriz.

Bu kısımda Celebrimbor Sauron’a Yüzüklerin Efendisi derken, aslen kastettiği Sauron’un yüzüklerin efendisi değil yüzüklerin esiri oluşu.

Sauron’un burada gözünden yaş süzülmesini şu şekilde yorumladım. Sauron, Mairon adıyla bilindiği ilk zamanlarında Aulë’nin bir Maia’sı ve çok yetenekli bir demircidir. Morgoth’un etkisi altına girmeseydi, yüksek ihtimalle Elfler ve Ainur arasındaki pek çok pozitif ilişki gibi Celebrimbor’la Sauron arasında da çok pozitif bir ilişki olacaktı. Bir önceki bölümde Sauron, Morgoth gibi yok etmek değil mükemmelleştirmek istiyorum diyordu.

Yaptığı bazı eylemler buna aykırı oldu ve Morgoth gibi davrandı. Celebrimbor’un kehaneti ve söylediklerinde haklı olabileceği ihtimaliyle Sauron burada sinirleniyor ve Celebrimbor’u öldürüyor. Burada yaşadığı hisler, içinde Mairon’dan kalan kırıntıların da etkisiyle, biraz pişmanık ve biraz da “bak bana ne yaptırdın” öfkesi var.

Devamında Orklar gelince verdiği cevap da bunu destekler nitelikte. Glug, “Sen o musun? Sauron musun?” diye sorduğunda, yine “Birçok adım oldu.” cevabını veriyor. Önceki seferlerde Sauron bundan gurur duyarken, bu sefer ilk kez “birçok adım olmaz olsaydı” tarzında bir hissiyat veriyor.

Sauron’un “Senin adın ne Uruk?” diye devam etmesi ise Orkları manipüle ederek Adar’a karşı isyan etmeye ikna ettiği anın başlangıcı.

Pelargir’e geçtiğimizdeyse, burada birkaç önemli gelişme var.

Bunlardan biri Estrid ve Isildur ilişkisinin hızlı bir şekilde romantik olarak ilerlemesi. Poppy ve Merimac arasındaki öpüşme kadar temelsiz olmasa da, bu öpüşme anı da biraz hızlı hissettirdi. Estrid, nişanlısındaki şefkati aşk ile karıştırdığını ve gerçek aşkı ilk kez Isildur ile hissettiğini söylüyor. Bu karakter Kemen yüzünden Númenor’a gelememiş olsa da, yüksek ihtimalle Isildur’un Orta Dünya’ya geri dönmesi için ana motivasyon kaynağı olacak.

Numenorlu askerlerle Pelargir’e gelen Kemen ise, artık burasının bir koloni değil askeri bir karargah olacağını ve burada bulunmak isteyen avam insanların çevre ormanlardan kereste temin etmesi gerektiğini söylüyor.

Orta Dünya 2. Çağ’da komple ormanlarla kaplıdır. Bu ormanların ciddi bir bölümü Sauron tarafından yakıldığı gibi, aynı zamanda Númenor tarafından kaynak olarak da kullanılır.

Bu gelişmeyle beraber 3. sezonda Entleri tekrar görme ihtimalimiz arttı diyebiliriz.

Burada Theo’ya da ayrı bir parantez açmak lazım. Kemen’in gelişi ve avam insanları Pelargir’de kalabilmeleri için çalışmaya zorlamasıyla beraber, Theo ve diğer insanlar buradan ayrılmak ve başka yere göçmek isteyebilirler.

Bugüne kadar Theo için Nazgûl ve Ölülerin Kralı gibi teoriler konuştuk, ancak kendisi olur da Kuzey’e göçerse Rohirrim’in atası Éothéod halkından biri de çıkabilir. Theo isminin Théoden, Théodwyn, Théodred ve Thengel gibi Rohan kökenli isimlerle olan benzerliği sebebiyle bu ihtimali de teorilerin arasına eklemek lazım.

Dizi 3. Çağ’daki bazı önemli olayları 2. Çağ ile harmanlamayı seviyor. Bize Rohan’ın kuruluşunu izletebilirler. Hatta Gondor ve Arnor’un kuruluşunu da göreceğimiz için bu ihtimali yüksek görüyorum.

Galadriel’in Adar ile olan sahnesine geldiğimizde geçen bölüm de tahmin ettiğim gibi güç yüzüğü Nenya’nın iyileştirici ve yenileyici etkisiyle Adar, Morgoth’un elinden görmüş olduğu işkencelere rağmen yeniden Elf olmuş.
Kendisinin Elf ismini öğrenemedik, Amazon original bir karakter olarak kaldı. Bu şekilde bence çok daha iyi oldu. 1. Çağ’dan hangi Elf’in adını verirlerse versinler, hiçbiri hikayeye tam oturmayacaktı.

Yüzüğün etkisiyle Elf yönüyle tekrar temas kuran Adar, Galadriel’e Mordor’a dönme ve bir daha Orta Dünya’ya savaş açmama sözü veriyor.

Orkların Adar’ı öldürdüğü sahneye gelmeden önce buradaki birkaç önemli şeye dikkat çekmek lazım.

Bunlardan ilki yüzüğü takıp tekrar Elf olan Adar’ı gören Orklar. Bu durum evlatlarıyla bağını zayıflatan detaylardan biri oluyor. Buna ilaveten pek çok Ork’un katili olduğunu söyleyen Galadriel’i affettiğini söylediğini duymuş da olabilirler.

Ayrıca bölümlerdir başta Glug olmak üzere Orkların Adar’a serzenişte bulunduğunu görüyoruz. Onları boşu boşuna ölüme getirdiğini ve umursamadığını düşünüyorlar.

En önemlisiyse, Celebrimbor’un atölyesinde Sauron ve isyancı Orklar baş başa kaldılar. Bu esnada Sauron Orkları manipüle etmiş ve Adar’a isyan etmeye ikna etmiştir. Adar yüzünden öldüklerini, onun böyle bir şeye müsaade etmeyeceğini söylemiş olabilir.

Ayrıca bu Orklar çok uzun yıllar önce Sauron’un üzerlerinde deneyler yaptığı ve ona isyan ederek onu öldüren Orklar değiller. O günlerden hayatta kalan bir tek Adar olmuştur.

Sonuç olarak, Adar Sauron’un ölümüne çok paralel olacak bir şekilde Orklar tarafından bıçaklanarak öldürülüyor. Sauron da böylece Adar’dan intikamını almış oluyor.

Sauron Elf liderleri hariç herkesin öldürülmesi emrini verdikten sonra kendisine saldıran Galadriel’i tacıyla durduruyor. Burada Elf yüzüklerinden Nenya’yı ilk kez görüyor ve Celebrimbor’un söylediğinden çok daha güzel olduğunu dile getiriyor.

Üçler 19 yüzük arasında Sauron’un en çok ilgi duyduğu yüzükler olmuştur. Silmarillion’un Güç Yüzükleri ve 3. Çağ’a Dair bölümünde şöyle geçer:

“Bunlar, yapılan yüzüklerin son Üç’üydü ve en büyük güçlere sahip olanlarıydı. Adları Narya, Nenya ve Vilya, yani Ateş, Su ve Hava Yüzükleriydi; yakut, adamant ve safirle bezenmişlerdi; Sauron, tüm Elf yüzükleri içinde en çok onlara sahip olmak istiyordu, çünkü bu yüzüklere sahip olanlar, zamanın yarattığı yıpranmayı savuşturabilir, dünyanın yarattığı yorgunluğu geciktirebilirdi.”

Sauron’un “Orta Dünya’yı iyileştirmek istiyorum” sözü önceki incelemelerde de açıkladığım gibi gerçekten inandığı ve kendi açısından doğru olan bir şey. Sauron Orta Dünya’nın Valar tarafından ihmal edildiğini ve yalnızca kendi kurduğu düzen ile iyileştirilebileceğine inanıyor.

Eregion’un içini gördüğümüz kısa bir anda Gil-galad, Elrond ve Arondir’in tutsak alındığını görüyoruz.

Bu esnada Gil-galad yüzüğü Vilya’yı gizliyor. Bu sahne fiziksel olarak seyirci için çekilmiş olsa da, Elf yüzüklerini taşıyanlar yüzüklerini başkalarından gizleyebilirler. Yüzüklerin Efendisi kitaplarında Tek Yüzük’ün taşıyıcısı Frodo, Galadriel’in elinde Nenya’yı görebilirken, Sam yüzük yerine yalnızca parlayan bir yıldız görür.

Fëanor’un heykelinin yıkıldığını gördüğümüz sahnede, Orklar aynı zamanda Eregion’un ve Celebrimbor’un arşivlerini yakıyorlar. Elrond’un burada gerekirse canımızı al ama bu arşivlere dokunma diye yalvarması çok başarılı bir lore göndermesi.

Elrond savaşçı ve komutan kimliğinden önce bir şifacı ve irfan ustasıdır. Gözden kaçabilecek ama çok anlamlı bir yakarış bu sahnede yaptığı.

Arondir’e gelecek olursak, kendisinin iyileştirilmesinin atlanmış olması bu bölümün kurgusunda beni en çok rahatsız eden şey oldu. Muhtemelen Vilya ile Gil-galad tarafından iyileştirildi, ancak bu sahne Galadriel’in ileriki sahnelerdeki iyileştirilmesinin vuruculuğunu azaltmasın diye çıkartıldı. Bunun yerine Arondir’in 7. bölümdeki yaralanma anını çıkarsalar, kurguda bir sorun kalmazdı.

Düelloya dönecek olursak, Sauron’un aldığı biçimler arasında Galadriel’in abisi Finrod’u görmeyi umdum. Savaştığı kişiler arasında o da olsaydı, belki de en çok tereddüt edeceği o figür olurdu.

Sauron’un “Seni görüyorum. Zihnini biliyorum. O kapı hala açık.” sözlerine, Galadriel’in verdiği “O kapı kapalı” sözü kitaplara bir gönderme.

Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği, Galadriel’in Aynası bölümünde Galadriel Frodo’ya şunları söyler:

“Size diyorum ki Frodo, şu anda sizinle konuşurken dahi Karanlıklar Efendisi’ni sezebiliyor, aklından geçenleri biliyorum; en azından Elfleri ilgilendiren bütün düşüncelerini biliyorum. O ise hiç durmadan beni ve düşüncelerimi görebilmek için uğraşmakta. Lâkin kapı hâlâ kapalı!”

Bu esnada Eregion’a desteğe gelen Cüceler esir Elfleri kurtarıyor. Cücelerin zırhları muhteşem, ilk defa arbaletler ile Cüceleri izlemek sıradışı bir tecrübe. Ancak onları “Baruk Khazâd! Khazâd ai-mênu!” naralarıyla ve yakın dövüşte de baltalarıyla görmek isterdim. Her ne kadar geçen bölüm dendiği üzere 10’a 1 üstünlük kuran bir Ork ordusu olsa da, Cüce kısımları biraz daha epik olabilirdi.

Bu kısımda dizideki kısıtlı nüfus mevzusuna kısaca değinmek istiyorum. Her ne kadar hepimiz kalabalık ve görkemli ordular görmek istiyor olsak da, 2. Çağ’da Orta Dünya’nın nüfusu bunun için müsait değil. 1. Çağ’ın sonunda gerçekleşen Gazap Savaşı sonucu devasa bir kıta batıyor ve Elfi, Cücesi, İnsanıyla Orta Dünya nüfusu çok büyük bir darbe alıyor. Dizide ilerleyen sezonlarda, özellikle de Númenor’un Düşüşü zaman dilimine geldiğimiz zaman nüfusun biraz daha toparlandığını yansıtacaklardır diye düşünüyorum.

Dokuzları ele geçiren Sauron’dan ölümcül bir darbe alan Galadriel, son çare olarak Nenya ile beraber uçurumdan atlıyor. Düşüşü esnasında ağaç dallarına çarpa çarpa hızının kesildiğini görüyoruz. Bu sahnede dizi açısından kritik olan, Vilya ile Galadriel’i iyileştiren Gil-galad’a Elrond’un da Nenya’yı takarak eşlik etmesi. Elrond ileride Vilya’yı Gil-galad’tan devralacağı için, bu sahne karakterin yüzüklere karşı tutumu açısından önemli olmuş.

Hobbitlere döndüğümüz zaman, Ülkenlerin köyünün yerle bir olduğunu görüyoruz. Sméagol ve Déagol’un ataları olan Ülkenler göçe başlıyor. En nihayetinde gidecekleri yer Tek Yüzük’ün ileride bulunacağı Anduin nehri yakınlarındaki Ferah Çayırları civarı.

Poppy’nin konuşması esnasında Orta Dünya’nın dört bir yanındaki olayları gördüğümüz sahnelerde bir tanesi çok kritik. Sauron’un elinde Fëanor’un çekicini görüyoruz. Tek Yüzük’ü döverken yüksek ihtimalle bu ikonik çekici kullanacak.

Poppy’nin Yabancı ile vedalaşırken söylediği, “Don’t be a stranger now” sözünde çok hoş bir kelime oyunu var. Bunlardan ilki ve alışılmış kullanımı, “Arayı açma, bizi unutma” anlamına geliyor. Bu karaktere özel olarak kelimesi kelimesine çevirirsek de, “Yabancı olma artık” anlamına geliyor. Ve bu cümlenin üzerine vedalaşmaya gelen her Hobbit, teşekkürler “Grand-elf” diyor.

Gandalf kelimesi, Asalı Elf ya da Asa’nın Elf’i anlamına gelen “Elf-of-the-wand”tan, hatta Gandalf kelimesine çok benzeyen “Wand-Elf”ten gelir. Fonetik olarak birbirlerine çok yakınlardır. Wand-Elf’ten Gandalf’a geçişe çok benzer olacak şekilde burada Grand-Elf’ten Gandalf’a geçiş yapmışlar. Asasını aldıktan sonra Hobbitler “Wand-Elf” diyerek vedalaşsalardı, daha net bir lore göndermesi olurdu.

Bu karakterin en başından beri Mavi Büyücülerden biri çıkmasını istiyordum, bunun sebebi de tanıdık bir karakter görmek yerine yeni bir karakter tanımaktı. Ancak dizi, Yabancı’nın Gandalf çıkacağını bize defalarca çok net bir biçimde gösterdi.

Hobbitlerle kurduğu yakın ilişkisi, Münzevi’nin Şapkası takımyıldızının Gandalf’ın rününe olan benzerliği, “Şüpheye düşersen her zaman burnunu” izle demesi, Tom Bombadil’le tanışmış olması, gölgeye dön demesi ve dahasıyla zaten bu karakterin Gandalf olacak şekilde altyapısını ayarlamışlardı.

Burada yaygın bir yanlış bilgiyi düzeltmekte fayda var. Gandalf Orta Dünya’ya ilk kez 3. Çağ’da gelmemiştir.
Asıl adı Olórin olan Gandalf, 2. Çağ’da da olmak üzere birden fazla kez Orta Dünya’ya gelir.

Ainur’un Orta Dünya’daki ilk diyarı olan Almaren’de de bulunan Gandalf, daha sonraları Almaren’in yok edilmesi ve Valinor’un yaratılmasıyla Orta Dünya’dan ayrılır.

The Nature of Middle-earth’e göre Gandalf’ın Orta Dünya’ya bir dahaki gelişi Ağaçlar Çağı’nda gerçekleşir. Oromë Cuiviénen’deki Elflerin varlığını keşfettikten sonra Olórin, Elfleri Melkor’un güçlerinden korumak için Maia Melian’ın önderlik ettiği Beş Muhafız’dan biri olarak oraya gönderilir. Bu 5 muhafız aynı zamanda Istari üyeleri de olan büyücülerdir.

Olórin’in bir dahaki gelişi 2. Çağ’da olur. Elftaşı için kitaplarda yazılmış olan 3 versiyondan birinde, Olórin Galadriel’i ziyaret eder ve ona Elftaşı’nı getirir.

Bitmemiş Öyküler, Galadriel ve Celeborn’un Öyküsü bölümünde şöyle geçer:

“Bazıları ikinci taşın aslında Valar’ın lütfu sonucu geri dönen ilk taş olduğuna inanırdı ve Olórin (Orta Dünya’da Mithrandir ismiyle tanınır) batıdan gelirken onu da beraberinde getirdi. Bir keresinde Olórin Galadriel’in yanına gitti ve Yeşilorman’ın ulu ağaçları altında uzun uzun sohbet ettiler. […] Olórin ona birçok haber verdiğinde içini çekti ve şöyle dedi: ‘Orta Dünya’da yapraklar dökülüp çiçekler solduğu için kederliyim; ölmeyen ağaçları ve çimenleri hatırlayarak kalbim özlem duyuyor. Bunları evimde görmek isterdim. O zaman Olórin dedi ki: “O zaman Elessar’ı alır mıydın? […] Elessar’ı onun önünde tuttu ve kadın ona bakıp hayret etti. Ve Olórin dedi ki: ‘Bunu sana Yavanna’dan getirdim. Onu istediğin gibi kullan ve bir süreliğine yaşadığın toprakları Orta Dünya’nın en güzel yeri yap.”

Galadriel, henüz Üçler yapılmamışken solma ve çürüme konusundan muzdarip. Nenya’yı Celebrimbor’dan almadan önce bu amaçla Elessar’ı alıyor. Birinci Çağ’da Gondolinli Enerdhil tarafından yapılıp Idril’e, oradan da oğlu Eärendil’e (ki muhtemelen onu Valinor’a gittiğinde orada bırakıyor) ve oradan da bir şekilde Olórin’e geçiyor.
Galadriel’in Elessar’ı Olórin’den, Nenya’yı Celebrimbor’dan almadan önce almış olması, Olórin’in İkinci Çağ’da Orta Dünya’ya geldiğini belirten net bir bilgidir.

Ayrıca The History of Middle-earth: The Peoples of Middle-earth kitabına göre de Gandalf Orta Dünya’yı önceden ziyaret etmiştir:

“Maiar’dan biri için mümkün olduğu üzere, Olorin’in Orta Dünya’yı çoktan ziyaret etmiş olması ve sadece Sindarin Elfleri ve diğerleriyle değil, İnsanlarla da derin bağlar kurmuş olması muhtemeldir […]”

Gandalf’ın son gelişi ise 3. Çağ’ın 1000 yılında 5 büyücü olarak bilinen Istari ile olur. Istari’nin amacı ise, özgür halkları Melkor’un en sadık hizmetkarı olan Sauron’a karşı uyarmak ve örgütlemektir.

Dizide Gandalf’ın erkenden gelmiş olması ne anlama geliyor henüz bilmiyoruz, ancak şu anki bulunuş sebebinin Istari’nin görevi olduğunu sanmıyorum. Elbette ki Gandalf her koşulda Sauron’un karşısında olacaktır, ama dizide Rhûn’da bir hikayesi olacağını ve onun aracılığıyla Mavi Büyücüleri göreceğimizi düşünüyorum. İnsanların 9 yüzüğünden biri de Rhûn’da yaşayan Khamul’e gelecek zaten.

Burada kitaplarda geçen Gandalf’ın “Doğu’ya yolum düşmez” sözü ise iki şekilde yorumlanabilir. Gandalf’ın daha önce Doğu’ya gittiği ve bir daha gitmemeye karar verdiği düşünülebilir. Ya da bu cümleyi kurduğu Faramir, yani bir Gondorlu üzerinden çıkarım yapılabilir. Gondorluların Doğu derken kastettikleri Mordor’dur. Gandalf da Mordor’a yolunun düşmediğini kastediyor olabilir.

Bu sahnelerin belki de en güzel kısmı nihayet Hobbitlerle vedalaşıyor olmamız. 3. sezon Númenor ağırlıklı geçeceği için muhtemelen onların hikayesi gelecek sezon olmayacak.

Dostlarının yanında olmayı seçip onları ölüme terk etmeyen Gandalf, burada nihayet asasına ve ismine kavuşuyor. Tom Bombadil’in Gandalf gelmeden önce 2 bardak çayı çoktan hazırlamış olması da Gandalf’ın geleceğini bildiğini gösteriyor. Tom Bombadil’le beraber ateş başında söyledikleri şarkı da tüylerimi diken diken etti ve çok duygulandırdı. Bölümün bana göre en güzel anlarından biriydi.

3. sezonda Karanlık Büyücü hikayesinin işleneceğini ima eden bir sahneyle Rhûn’a veda ediyor ve Khazad-dûm’a geçiyoruz.

Yeni Kral, 4. Durin’in 3. sezonda uğraşmak zorunda kalacağı tek şey Balrog olmayacak gibi duruyor. Cüce yüzükleri için babasının görüştüğü ulaklar sayesinde Khazad-dûm’a özellikle Mavi Dağlar’dan yüklü ödemeler yapılmış. Cüce yüzüklerinin şerrini bilen Durin, bu yüzükleri vermemek, hatta yok etmek için uğraşacaktır. Bunun yanı sıra tahttaki iddiası da zayıf, çünkü babası ölmeden önce varisini atamamış. Durin’in kardeşi de tahtta hak iddia ediyor.
Durin yüzükleri kullanmak zorunda kalır mı şu an için bilemiyorum. Babasının düştüğü durumu gördü, öte yandan kendi de köşeye sıkışacak. 3. sezonda Khazad-dûm’u çok ciddi sıkıntılar bekliyor gibi duruyor.

Galadriel’in iyileşip uyandığı sahnede Işığın Hanımı’nın ışık saçtığını görüyoruz. Geldikleri yer Ayrıkvadi.

Kitapta Sauron’un Orduları tarafından püskürtüldükten sonra, Cücelerin sonradan gelen yardımı sayesinde kaçmayı başaran Elrond ve Elfler Kuzey’deki bu sığınağa yerleşiyorlar. Elrond bu saklı vadide Ayrıkvadi’yi kuruyor.
Buradaki Ayrıkvadi’ye biraz değinmek gerekirse, J.R.R. Tolkien’in ve Ted Nasmith’in çizimlerindeki Ayrıkvadi’yi anımsatıyor.

Gil-galad Sauron’un Eriador bölgesini işgal ettiğini söylüyor. Kitapta da Eregion düştükten sonra Sauron Eriador’u işgal eder ve orduları Lindon’a kadar ulaşarak Elfleri çok zor durumda bırakır. Gil-galad’ın Númenor Kralı’na yazdığı mektup sonucu gelen yardımlarla, Sauron’u Mordor’a çekilmek zorunda bırakırlar. Dizide zaman sıkıştırması olduğu için bu dönemin Númenor kralı Ar-pharazôn ve kendisi Elfleri pek sevmiyor. Yardıma gelip gelmeyeceğinden şu an için emin değilim, ancak belki de Elflerin kendisine borçlu olması ve Númenorluların Elflerden daha üstün olduğunu hissettirmek için yardıma gelebilir. Öte yandan belki de yardıma gelecek olanlar Elendil ve Vefakarlar da olabilir.

Savaşılacak mı savunalacak mı, burada son kararı Gil-galad verecek, onun emirleri bekleniyor. Galadriel’e ise bir komutan olarak sadece ne tavsiye ettiği soruluyor. Alt yazıdaki çeviri hatası sebebiyle sanki son kararı o verecekmiş gibi gözükmüş ancak durum böyle değil.

Burada Galadriel, Celebrimbor’dan bahsederken Elf demircilerinin en yücesi diyor. Yüksek ihtimalle bulundukları Çağ için konuşuyor olsa da, tüm zamanlar için Elf demircilerin en yücesi Fëanor’dur. Gerçi Galadriel Fëanor’a olan öfkesi sebebiyle bunu asla kabul etmeyecektir.

Bitmemiş Öyküler – Galadriel ve Celeborn’un Öyküsü bölümünde Galadriel’in Fëanor’la ilgili yaklaşımı şu şekilde geçer:

“Çocukluk yıllarından bu yana başkalarının zihnini okumak gibi hayret uyandırıcı bir özelliği vardı; karşısındaki hakkında hüküm verirken merhametli ve anlayışlı davranır, iyi niyetini kimseden esirgemezdi… Fëanor hariç. Onun ruhunda, korkuyla karışık bir nefret beslediği, karanlık bir şeyler olduğunu seziyor; fakat aynı karanlık gücün gölgesinin, kendisi de dahil olmak üzere tüm Noldor halkının üzerine düştüğünü her nasılsa fark edemiyordu.”
Burada, geçen bölüm Arondir gibi yaralanmış olan Vorohil’i iyileşmiş görüyoruz. Her ne kadar ara sahnelerde Arondir kadar gösterilmemiş ve muhtemelen o esnada iyileştirilmiş olsa da, yine bir kurgu hatası. Bu tarz devamlılık hatalarından ekipte kim sorumluysa derhal daha yetkin biri yerine alınmalı.

Bölümün sonuna geldiğimizde ise, Gil-galad’ı halkına cesaret verircesine kılıcını çekerken görüyoruz.

1. sezon sonunda Sauron’un Mordor’a gidişi gibi, 2. sezon sonunda da merak uyandıracak bir şeyler yaparlar diye bekledim. Hatta bu sahne doğrudan Sauron ile olur diye düşünüyordum, ancak sezonu yalnızca bir kahraman pozuyla sonlandırdık.

Böylece 2. sezon finalini yapmış olduk. Ancak incelemeler ve videolar bitmedi. Özellikle dizideki ciddi sorunlara ve düzeltilmesi gereken eksiklere değineceğim 2. sezon genel değerlendirmesi de yakın zamanda sizlerle olacak.
İyisiyle kötüsüyle bu sezonu da bitirdik, umarım incelemelerimle Orta Dünya’dan aldığınız keyfe bir nebze katkıda bulunabilmişimdir. İzlediğiniz için teşekkür ediyor ve 2. Sezon genel değerlendirmesinde görüşmek üzere diyorum.

Orta Dünya ve Yüzüklerin Efendisi ile ilgili gelecek videoları kaçırmamak için kanalımıza abone olmayı ve bildirim simgesine tıklamayı unutmayın.

Gerçek dünyadan daha fazlası için, OrtaDunya.com’da görüşmek üzere.

Yüzüklerin Efendisi ve Orta Dünya’dan ilginç bilgileri kaçırmamak için takip etmeyi unutmayın.

Eğer bir Yüzüklerin Efendisi hayranıysanız, Orta Dünya sohbetleri için sizi Discord kanalımıza davet ediyoruz: https://discord.gg/ortadunya

Mutlaka Okuyun!

Güç Yüzükleri 2. Sezon 4. Bölüm

Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri 2. Sezon 4. Bölüm Detaylı İncelemesi (The Rings of Power)

Güç Yüzükleri 2. Sezon 4. Bölüm: Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri’nin 2. sezonunun ilk yarısını 4. …