Yıllardır konuştuğumuz, hala daha tartışmaya devam ettiğimiz ‘Silmarillion film olsaydı’ düşüncesi; bir Tolkien bilgini tarafından daha ciddiye alınmış ve Silmarillion bir üçleme olarak çekilseydi nasıl olurdu sorusunun derinine inmiş. Hangi olay, nerede, nasıl verilirdi? Hangi karakterler ön plana çıkardı? Böyle bir üçlemenin eksi ve artı yönleri ne olurdu? Seyirci buna nasıl tepki verirdi? Peki ya sonuçları? Tüm soruların cevabı için gelin Teksaslı bir Tolkien bilgini olan C.E High’ı dinleyelim:
Bir Üçleme Olarak Silmarillion – C.E High
Peter Jackson Yüzüklerin Efendisi Üçlemesini yaptığından beri ve büyük ihtimalle bunun öncesinde de, Orta Dünya hayranlarının hep düşüncelerinde olan bir fikirdir bu: Acaba Peter Jackson, ya da herhangi biri Silmarillion’u beyaz perdeye aktaracak mı? Yüzüklerin Efendisinin başarısından sonra herkesin sorduğu soru “Hobbit’i ne zaman yapacak?” olmuştu. On yıl, on bir Oscar ve birkaç yeşil ışıktan sonra, ikinci Orta Dünya üçlemesiyle yeniden sevince boğulduk. Köklü hayranlar Tolkien’in dünyasına bir kez daha adım atma şansı yakalarken, yeni hayranlar da ilk kez (ve son kez) bu dünyayla tanıştılar. Ama farketmez, çünkü her iki grup ta fazlasını istiyor. Gözler çoktan Tolkien’in Birinci ve İkinci Çağı anlatan, Elflerin, Cücelerin ve İnsanların uyanışını konu alan ve tabi ki bizim bildiğimiz Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi dünyasının yaratılışını içeren Silmarillion’u aramaya başladı bile.
Sorulacak ilk soru yasallıkla ilgili olmalıdır. Silmarillion’un hakları kimde? Kitabın hakları şuan Tolkien Estate’te bulunuyor. Ve yapılan filmlere olan bakış açılarına baktığımızda, hakları satmak gibi bir niyetleri olmadığı da çok açık. J.R.R Tolkien Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi kitaplarının haklarını bizzat kendisi satmıştı. Böylece emekliliğinde eline para geçecekti ve açıkçası kitaplarının film haline getirilemeyeceğini düşünüyordu. Silmarillion, Bitmemiş Öyküler ve diğer Tolkien eserleri ise ölümünden sonra Tolkien Estate’in malı olarak kayıtlara geçmiştir. Böylelikle Silmarillion’un film yapılması düşüncesi de şuan için imkânsız görünüyor.
Peki, öyle olduğunu varsayalım. Silmarillion bir film ya da film serisi haline getirilseydi nasıl olurdu, nasıl yaparlardı? Diğer filmlerde olduğu gibi seyirciyi mi göz önüne alırlardı? Peki ya beyaz perdeye nasıl uyarlanırdı? Uyarlanabilir miydi? İşte bu makale, kitapların film potansiyeli göz önüne alınarak ve metnin kısa bir analizi yapılarak, Silmarillion kitabının beyaz perdeye uyarlanmasının eksilerini, artılarını ve ne ölçüde mümkün olduğunu inceler.
Yüzüklerin Efendisi yıllar boyu ‘filmi yapılamaz’ bir kitap olarak görülmüştü. Uzun ve karışık bir yapısı vardı ve dünyası inanılmaz büyüktü. Ancak en azından belli bir konu üzerine inşa edilmişti. Ne yazık ki Silmarillion, merkezinde bir konuya sahip değil. Silmarillion’u okuyanlar bilirler; bir romandan ziyade bir tarih kitabı şeklinde yazılmıştır. Hikâyeyi devam ettiren odak bir karakteri yoktur ve içinde çok az konuşma geçer. Bunun yerine, hikâyenin İlk Çağı ve öncesini anlatan çeşitli bölümlerinde geçen birden çok karakteri vardır. Fëanor, Beren ve Lúthien, Turin ve Earendil gibi karakterler odak olarak görülür ancak onların rolleri de kendi bölümleri bitene kadardır, buna rağmen tarih ilerlemeye devam eder. Peki, bunu nasıl bir film yapabilirsiniz? Aklımda bu düşünceyle, Silmarillion’u üç film şeklinde ayırdım. Bu yolla kitabın kilit noktalarını anlamlı bir şekilde aktarabileceğimi umuyorum. Aynı zamanda her filme kendi başlığını verdim ve tüm üçlemeyi de ‘Silmarillion’ olarak adlandırdım.
1. Film – Mücevherlerin Savaşı
Filmin ana konusu Fëanor ve Silmarillerin yaratılışı üzerinedir. Ne yazık ki birçok detay daha şimdiden kısaltılmak, kesilmek ve basitleştirilmek zorunda kalmıştır. Öncelikle geniş bir giriş kısmı dünyanın yaratılışını, Valar’ı, Elflerin uyanışını ve Valinor’daki hayatı anlatır. Karşıt karakterimiz, sonradan Morgoth haline gelecek olan Melkordur. Kendisi kitapta oldukça ilginç bir karakter olarak karşımıza çıkar. Özellikle Yüzüklerin Efendisinde Sauron karakteri tanıtıldıktan sonra daha da ilginçleşmiştir. Bildiğimiz gibi kendisi ana kötü adamımızdır: Güce olan tutkusu nedeniyle kötüleşen bir Valar. Fëanor; bizim hünerli, tutkulu, meraklı elf kahramanımız, Silmarilleri yaratır. Silmariller; Güneş ve Ay’ın yaratılmasından önce tek ışık kaynağı olan Valinor’un Ağaçları’nın ışıklarını taşıyan mücevherlerdir. İlk büyük olay, Melkorun ve devasa örümcek Ungoliant’ın Ağaçlardan ışığı ve hayatı çekip çıkarması, Fëanor’un babasını öldürmesi ve Silmarilleri çalması olacaktır. Bu nedenle filmin adı Mücevherlerin Savaşı’dır. Fëanor Melkor’u Morgoth olarak yeniden adlandırır ve mücevherleri geri alana kadar onun peşini bırakmayacağına dair ant içer.
Fëanor, Alqualondë Elflerinden gemiler alır; Valinor’u terk ederek kendi insanlarını, Noldor’u lanetler ve Akraba Kıyımı suçunu işler. Fëanor yanındakilerle birlikte Orta Dünya’ya ulaşır ve gemileri yakar. Fëanor’un üvey kardeşi Fingolfin, halkıyla beraber onu izler, ancak Kuzeyin Gıcırdayan Buzunu (Helcaraxë ) geçmeleri gerekir.
Morgoth, Fëanor ile yüzleşmek için Angband’taki kalesinde ordusunu toplar. Ve böylece Yıldızlar Altındaki Savaş gerçekleşecektir. Sonunda Fëanor Balrogların Lordu Gothmog ile savaşır ve ölür. Gothmog, üç film boyunca karşımıza çıkacak bir karakter olacaktır. Fëanor’un ölümü filme karanlık ve trajik bir son getirecektir. Oğulları başta olmak üzere geri kalan tüm Noldor’un Valar lanetine yakalandığı ve Morgoth ile ebedi bir savaşa girildiği hatırlanacaktır. Tüm film hem betimsel hem de ruhsal açıdan karanlık olacaktır ancak sonu Güneş ve Ay’ın doğmasıyla bitirilebilir.
1. Filmin Özeti:
1. Arda ve Ağaçların Yaratılışı ve Melkor’un zincire vurulması
2. Elflerin Uyanışı ve Aman’a Yolculukları
3. Silmarillerin Yaratılması
4. Silmarillerin Çalınması ve Fëanor’un yemini
5. Akraba kıyımı ve Noldor’un Laneti
6. Yıldızlar Altındaki Savaş ve Fëanor’un öldürülmesi
2. Film – Lúthien’in Aşkı
Bu film Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit’in tersine, önceki filmin bittiği yerden başlamayacaktır. Bu kitabın anlatımındaki ilginç bir özellik de ana karakterlerin elfler olması ve bu nedenle hikâyenin aylar şeklinde değil yüzyıllar şeklinde ilerlemesidir.
Girişte Muhteşem Savaş’ın ve elflerin 400 yıl boyunca Angband kuşatmasında bulunmasının verilmesi; izleyicinin Noldor halkının kuruluşunu, Nargothrond, Gondolin, ve Doriath Krallıklarının oluşumunu kavraması için güzel bir başlangıç olacaktır. İnsanların ve Cücelerin uyanışının da burada verilmesi gerekir. Ani Alev Savaşı ve Fingolfin ve Morgoth arasındaki düello muhteşem bir açılış olacaktır. Tıpkı Yüzüklerin Efendisindeki Son İttifak Savaşı ve Balrog düellosu gibi. Bu açılış aynı zamanda film için Angband’ın kuruluşunu anlatacak ve Finrod Felagund’tan Barahir’in Yüzüğüne kadar olan zaman için bir ön bilgi verecektir.
Beren ve Lúthien’in hikâyesi ikinci film için ana konu olacaktır. Öncelikle bir ork grubundan babasının yüzüğünü geri alan insan Beren ile tanıştırılacağız. Yolunu kaybedip Elf Lúthien’i keşfettiği Doriath ormanına girer. Lúthien’in babası Doriath kralı Thingol’den kızını ister ancak bunun için Morgoth’un demir tacına yerleştirdiği Silmarillerden birini getirmesi gerekir. Daha sonra Beren, Lúthien ve kurt Huan’ı Angband’a kadar izleyeceğiz. Orada uyuyan Morgoth’tan bir Silmarili geri alırlar ve devasa kurt Carcharoth ile karşılaşırlar. Beren elindeki yeni çaldığı Silmaril ile onu savuşturmaya çalışır ancak dev kurt, mantıklı olarak, Beren’in elini ısırıp koparır ve yutar. Silmaril karnını yakarken, o da dayanılmaz bir acıyla vahşi bir şekilde kudurur. Beren ve Lúthien Thingol’e geri dönüp, teknik olarak artık eline sahip olmasa da, Silmaril’in Beren’in elinde olduğunu anlatırlar.
Filmin doruk noktası, Doriath ormanlıklarında Carcharoth’un avlanması olacaktır. Huan ve Carcharoth ölümle sonuçlanan savaşa girerler ve sonuç olarak Beren ölür. Lúthien de acısından ölür. Mandos ve Manwë, Eru Ilúvatar ile konuşup Beren’e ikinci bir hayat vermesi için ikna eder. Bu, filmi sonlandırmak için kurgulanan olaya ters düşer ancak İki Kule filminde Gandalf’a da ikinci bir şans verildiğinden kabul edilebilir. Böylelikle biz de ikinci filmi mutlu son ile izlemiş oluruz.
2. Filmin Özeti:
1. Angband Kuşatması
2. Üç saklı krallığın kuruluşu
3. Ani Alev Savaşı ve Fingolfin’in ölümü
4. Beren ve Lúthien’i hikâyesi ve Silmaril görevi
5. Beren ve Lúthien’in ölümü ve dirilişi
3.Film – Dünyanın Parçalanması
İkinci filminin uyarlanması ne kadar kolaysa, üçüncü filmin uyarlanması da o kadar zordur. Parçaları birbirine tamamlamak için dördüncü bir film bile gerekebilir. Çok fazla önemli olaylar içerir ancak kişiler arasında çok az bağlantı vardır. Uyarlamada bu bağlantıların düzgün yapılması gerekir, ancak ben onları burada vermeyeceğim. Burada yapacağımız daha çok Sin City/Pulp Fiction kronolojisi gibi, hikâyeden hikâyeye atlayan türden olacak.
Bu film; Sayısız Gözyaşı Savaşıyla, Elfler, İnsanlar(Edain),Cüceler, Orklar, Balroglar, Ejderhalar ve diğer İnsanlar(Easterlings) arasındaki savaşla ve Gondolin’in gizli krallığı hakkındaki detaylarla açılacaktır (büyük ihtimalle burada kara elf Eol’ün hikâyesi için geçmişe de gidilecektir). İlk olarak Hurin’in Çocuklarından bir bölümü izleyebiliriz. Heybetli savaşçı Turin, Ejderha Glaurung tarafından aldatılır ve kendi kız kardeşiyle evlenir. Bunu öğrendikten sonra kendini kılıcının üstüne atar ve ölür. Bu aynı zamanda Nargothrond’un Düşüşü’nü de içerebilir. Doriath’ın Yıkımı ve eflerle cüceler arasındaki savaş da burada verilebilir, ancak iyi kurgulanması gerekir.
Doriath’ın düşüşünden sonra Tuor’un Gondolin’e uyarı olarak gönderilmesi hikâyesi, Gondolin’in Düşüşü hikâyesine çekilebilir. Ve tabi ki Denizci Eärendil’e. Peter Jackson filmlerinde Gondolin’e birçok kez atıfta bulunmuştur. Gondolin’in Düşüşü’nün tasviri; Tolkein’in Birinci Dünya Savaşının travmalarından iyileştikten sonra Orta Dünya hakkında yazdığı ilk şeydir. Tolkien’in eserleri arasında ikonik bir yeri vardır. Ayrıca Glamdring, Orcrist ve hatta Sting’in yapılışlarını görmek ve Jackson’ın filmleriyle bağdaştırmak güzel olurdu.
Son vuruş biraz aldatıcı olacaktır çünkü buradaki kahraman, filmin ortalarında doğan yarı elf Eärendil’dir. Beleriand orklarla doludur ve Morgoth, Sayısız Gözyaşı Savaşından sonra kaçınılmaz zaferine yaklaşıyordur. Valar’dan, Tanrılardan, son bir istek gereklidir. Ölümlü Eärendil (Elrond’un babası), elindeki Silmaril ile batıya yelken açar ve savaşa müdahale etmeleri için Valar’a yalvarmaya gider. Valinor’a gitmeyi başarır. Valar’ı Orta Dünya’ya gelip Öfke Savaşında önderlik etmeleri için ikna eder. Bu savaş kıtasal büyüklüktedir, ikinci ve üçüncü çağın kıyısında sonlanır. Bu savaşın ‘kıyamete benzer’ betimlemeleri olmalıdır. Ejderhalar ve Valar, Elfler ve Orklar, İnsanlar ve Balroglar ve tabi ki Eärendil’in uçan gemisiyle tam bir hava savaşı olmalıdır. Morgoth bu savaşta yenilir ve Arda’nın sınırları dışında atılır.
Savaştaki yardımlarından ötürü, bazı insanlar uzun yaşam süresi ve Numenor adasıyla ödüllendirilir. Silmariller ise dünyanın ulaşabileceği yerlerden kaybolurlar ve İlk Çağın ve Mücevher Savaşının sonunu getirirler. Eärendil, Silmaril ışığı ile birlikte yıldızların ötesine yelken açmakla ödüllendirilir.
Bu kısmın ekrana getirilmesi diğer ikisinden oldukça zordur. Ve güçlü değişiklikler ve düzenlemeler yapılmadan; adil bir şekilde aktarılabileceğini sanmıyorum.
3. Filmin Özeti:
1. Sayısız Gözyaşı Savaşı ve Hithlum’un Easterlings tarafından alınması.
2. Doriath’ın Yıkımı ve Elwing’in Silmaril ile birlikte kaçması
3. Gondolin’in Düşüşü ve Earendil’in Güneye kaçması
4. Eärendil’in Aman’ın Batısına yelken açması
5. Öfke Savaşı ve Morgoth’un Sürülmesi
Zor Soru: Neredeyse tüm karakterlerin trajik bir şekilde son bulduğu karanlık bir film olacak olan Silmarillion, genel film izleyici kitlesi açısından bakıldığında, insanları kitaptan soğutur muydu? Eğer karakterleri mükemmel bir şekilde benimsemişseniz öyle olacağını sanmıyorum, ki Tolkien ile bu çok da zor değildir. Aslında bu hikâyeler ana karakterin ölmesinden veya en sevdiğiniz şehrin yerle bir edilmesinden çok daha fazlasını barındırır. İkinci Çağ ve Numenor’un Düşüşü; kendi filmleri yapılabilecek kadar çok hikâyeye sahiptir: Orta Dünyanın karanlık çağları, bilge insanların ve çoğu elflerin Numenor’a ve Valinor’a gitmesi, geride kalanların yeni yükselen karanlık güç Sauron ile mücadeleleri ve üç yüzüğün yaratılması gibi… Bunun üzerinde düşündüğünüzde, bir üçleme bile gözünüzde yetersiz kalıyor ve heyecanlanıyorsunuz. Eğer siz de benim gibiyseniz, bu filmler hakkında endişelenmeniz çok normal. Jackson’ın iki üçlemesinde de beni rahatsız eden şey Yüzüklerin Efendisinin çok dışına çıkılması ve Hobbit’e de çok fazla şey eklenmesiydi. Hobbitlerden bahsetmişken; Silmarillion ile bağdaştıramadığım şeylerden biri de şudur: Bu, içinde hiç hobbit olmayan bir Tolkien üçlemesi olacaktır. Seyirci için modernlik ve vahşi doğa arasında köprü kurabilecek hiç hobbit yok.
Bu filmler hakkında son kararım şudur: Film stüdyosunun cennet ve dünya arasında gidip geldiği bir dönem olurdu. Hatta belki bu filmleri yapacak stüdyo, Marvel Stüdyolarına bakıp onların evrenlerini örnek alabilirdi. Bu yalnızca bir fikir tabi…