Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri 2. Sezon 5. Bölüm Detaylı İncelemesi (The Rings of Power)

Güç Yüzükleri 2. Sezon 5. Bölüm: 5. bölümüyle beraber Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri 2. sezonunda şu ana kadarki en iyi bölümlerinden birini izledik. 2. Çağ lore’undaki en ikonik anlardan bazılarını gördüğümüz bölümün derinlemesine inceleme videosu başlıyor.

Uzak diyarlardan gelen yabancılar ve kadim dostlar, Orta Dünya’ya hoş geldiniz.

Güç Yüzükleri 2. Sezon 5. Bölüm İncelemesi:

5. Bölümün adı “Taştan Saraylar”. Taştan Saraylar doğrudan Tek Yüzük şiirinde Cücelere atıfta bulunan “Yedisi taştan saraylarındaki Cüce Hükümdarlar’a” dizesine bir gönderme. Bölüm zaten Dumanlı Dağlar’dan Cüce yüzüklerine doğru muhteşem bir geçişle ve Kral Durin’in 7 yüzükten birini takmasıyla başlıyor.

Önceki bölümlerde Balrog’un sebep olduğunu düşündüğüm depremler sonucu Khazad-dûm karanlığa gömülmüş, tarım alanları zarar görmüş ve kıtlık baş göstermişti. Bu bölümün başındaysa Cüce yüzüğünün etkisiyle Kral Durin’in, kendi deyimiyle dağı hissettiğini ve hatta gördüğünü görüyoruz. Bu sayede kritik yerleri tespit ederek dağa tekrar gün ışığının ulaşmasını ve aynalarla Khazad-dûm’un yeniden aydınlatılmasını sağlıyor.

Bu sahnede, Narvi ve Prens Durin’in madenlerde çalışan diğer Cücelerin de hayatını riske atmamak için paydos vermeleri çok hoş bir detay olmuş. Ayrıca, şunu da belirtmekte fayda var. Cüceler müzikleri, karakter ve mekan tasarımları, kostüm ve aksesuar detaylarıyla 10 üzerinden 10 ilerliyor. Cücelerin her sahnesi bulundukları bölümü yukarı çekiyor ve izlerken mest ediyor.

Gece olduğunda Cüce Narvi’yi Eregion’da görüyoruz. Buradaki tüyleri diken diken eden ikonik sahneye geçmeden önce çok önemli bir detaya değinmek istiyorum.

Orta Dünya coğrafyasına hakim olanlar bu konuya hiç takılmamıştır, ancak genel izleyici ya da Orta Dünya coğrafyasına fazla hakim olmayan hayranlar dizide zaman atlaması olduğunu ve olayların sıralamasında bir sıkıntı olduğunu düşünüyorlar.

Khazad-dûm ile Eregion arasında bazı karakterler defalarca gidip gelirken, nasıl olur da Lindon’dan Eregion’a diğer karakterler bir türlü ulaşamıyor deniyor. Khazad-dûm ile Eregion arasındaki mesafe kabaca 45-50 km kadardır. Rahatlıkla yaya olarak ya da çok kısa sürede atla katedilebilecek bir mesafedir. Hatta Eregion’un gözüktüğü sahnelerde arka planda Khazad-dûm’un olduğu Dumanlı Dağları görebilmek mümkün. Öte yandan Lindon ile Eregion arası ise kuş uçuşu yaklaşık 950 km’dir.

Dizi, mesafeleri ve karakterlerin konumlarını aslında birkaç kez haritadan göstererek anlattı. Ancak dizinin belli ki Peter Jackson’ın Faramir’le yaptığı gibi basit ve sade bir şekilde, parmakla göstere göstere kim nerede, nereden nereye gidiyor, mesafeler ne kadar anlaşılacak şekilde en bilmeyen kişinin bile kavrayabileceği şekilde anlatması gerekiyor.

Eregion’a geri dönecek olursak, bu sezon sabırsızlıkla beklediğim Khazad-dûm’un Batı kapısının, yani Durin’in Kapılarının yapılmış olduğunu gördük. Bu sahnede dikkat çeken en güzel detaylardan biri Cüce ve Elf dostluklarının lore’daki en güzel örneklerinden biri olan Narvi ile Celebrimbor dostluğunun yalnızca birkaç samimi cümle ile harika bir şekilde aktarılmış olması.

Narvi konuşmasında kapının ay ışığında görünür olup, sadece “dostların” bileceği bir parolayla açılabileceğini, diğer türlü aşılamaz bir kapı olduğunu ifade ediyor. Ayrıca Celebrimbor’un masasında astronomiyle alakalı gördüğümüz çizimler de Ithildin ile yapılmış bu kapıyla ilgili çok ince düşünülmüş detaylar.

Parolasının Elfçe “Mellon”, yani dost olduğunu bildiğimiz bu ikonik kapı Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği – Karanlıkta Yolculuk bölümünde şöyle anlatılır:

“Meğerse yanılıyormuşum,” dedi Gandalf, “Gimli de yanılmış. Olacak şey değil ama, Merry haklıymış meğer. Açma sözü orada, kemerin üzerinde yazılı işte! Deyiver ‘dost’, öyle gir, diye tercüme etmeliydik bunu. Dost sözcüğünün Elfçesini söylememle birlikte, kapılar açılıverdi. Çok basit. Kuşkulu günlerde yaşayan irfanı bol bir arif için fazla basit. O günler daha mutlu günlerdi. Evet, artık gidelim!”

Kitapta da Khazad-dûm kapısı Sauron’un Annatar formunda Eregion’da bulunduğu zaman dilimine de denk gelebilecek şekilde yapıldığı tahmin edilir. Batı kapısı Eregion’un yağmalanması ve Sauron’un Eriador’u istilası esnasında mühürlenir. Zaten Khazad-dûm’un asıl savunması kapılarında değil, dar köprüleri ve geçitlerindedir. Dimrill Vadi’sine bakan ve önünde Azanulbizar savaşı yapılan doğu kapısı hep açık tutulur.

Sıradaki sahnelerde Sauron’un Celebrimbor’u ince ince manipüle etmeye devam ettiğini görüyoruz.

Celebrimbor’un şüpheyle yaklaşmasına rağmen Sauron büyük bir ustalıkla bu şüpheleri savuşturuyor, hatta bazılarında Celebrimbor’un kendini suçlamasına neden olacak şekilde saptırıyor. Cüce yüzüklerinden kapsamlı bir şekilde bahsettiğim bölümde bu konuya tekrar değineceğim.

İnsanların da yüzüğe ihtiyacı olduğu konusunda Celebrimbor’u ikna etmeye çalışırken Sauron, Númenor’dan korktuğunu söylüyor. Bu cümleyi Celebrimbor’a söylerken kastettiği birincil anlam dışında, Sauron gerçekten de kitapta özellikle Eriador savaşından sonra Númenorlu insanları tehdit olarak görmüş ve devamında da Númenor’un çöküşünde baş rol oynamıştı.

Filmlerde de Gandalf Aragorn’la konuşurken Númenor’un varisinin hala yaşadığını Sauron’un bildiğini ve ondan korktuğunu söylüyordu.

Sauron ayrıca burada İnsanların zaafları olduğunu kabul ediyor ama zor zamanlarda aralarından çok büyük kahramanlar çıktığını söylüyor.

Verdiği isimlerin arasında öncelikle Elrond ve Elros’un babası Eärendil var. Eärendil 1. Çağ’ın sonunda yer alan Öfke Savaşı’nda en önemli rollerden birini üstlenmiş, Morgoth’a karşı Valar’dan yardım istemek için Valinor’a ulaşmayı başarmış, uçan gemisi Vingilot ile Kartal Thorondor’un da yardımıyla beraber gelmiş geçmiş en büyük ejderha Ancalagon’u yenmiş ve sonrasında Silmaril’lerden biriyle yıldız olmuş bir yarı Elf yarı İnsan’dır.

Sauron’un ikinci verdiği isim Tuor. Bir İnsan olmasına rağmen Tuor, suların efendisi Vala Ulmo tarafından Noldor’un son umudu olarak seçilir. Morgoth’un güçleri tarafından yok edilme tehlikesine karşı onları uyarması için Tuor’u Gondolin’e yönlendirir. Ulmo’nun uyarısına rağmen Turgon Gondolin’i terk etmemeyi seçer. Tuor sonunda Turgon’un kızı Idril ile evlenir ve çocukları Eärendil dünyaya gelir.

Bahsettiği üçüncü isim ise, Sauron için diğer ikisinden çok daha kişisel bir isim olan Barahir oğlu Beren. Elf Lúthien ile olan aşkı yüzünden Morgoth’un Demir Tacı’ndan bir Silmaril alma göreviyle çıktığı yolda Beren, Galadriel’in abisi Finrod’la beraber Tol-in-Gaurhoth’ta Sauron’a yakalanır ve Kurtadamlar adasında zindanlara atılır. Finrod’un kendini feda etmesi sonucu hayatta kalan Beren’i Sauron’un elinden Lúthien ve köpeği Huan kurtarır.

Ayrıca, bu sahnede Sauron Númenor’dan Rhûn’a, fanilerin dokuz krallığında dokuz yüzük taşıyıcısı seçelim diyor. Lore’a göre Cadı Kral da dahil 3 Nazgûl’ün Númenor’dan, Khamûl’ün ise Rhûn’dan olduğu bilinir. Bunun dışında bu yüzükler yüksek ihtimalle Harad, Khand ve Umbar gibi yerlere dağıtılacak.

Númenor tarafına bakacak olursak, ilk defa bu bölümde Númenor’un dolu dolu işlendiğini hissettim. Sadıklar ve Kral’ın Adamları arasındaki çekişme, Númenorluların ölüm korkusu ve Elflere duydukları öfke, adadaki güç mücadeleleri derken Númenor kısımları hiç olmadığı kadar güzel geçti ve 3. bölümde yaptığım eleştirilere cevap niteliğinde bir bölüm oldu.

Pharazôn’un oğlu Kemen’e anlattığı anekdot kitaplarda geçtiği şekliyle aktarılmış. Bu kısımlar Númenorluların ölümlü oldukları için Valar’a ve Elflere karşı duydukları öfkenin temellerinin atılması açısından enfes olmuş.

Númenor adası konumu gereği Orta Dünya ile Valinor’ arasında kalır. Yıldız şeklindeki adanın tam ortasında Meneltarma dağı bulunur ve buradan Valinor’un doğusunda yer alan Tol Eressëa adası gözükür. Orta Dünya tarafından doğan güneş Valinor tarafından batar ve İnsanlara her gün ölümlü olduklarını hatırlatır.

Pharazôn Tol Eressëa adasını Elflerin bilerek bu şekilde yerleştirdiklerini iddia etse de, bu adayı bu konuma koyan kişi Vala Ulmo’dur. Ağaçlar Çağı’nda Ulmo Teleri Elflerini Aman’a taşımak için bu adayı kullanır ve sonra bu adayı Aman kıtasının doğusuna sabitler. Bu ada aynı zamanda Gri Limanlar’dan ayrılarak Valinor’a yelken açan Bilbo ve Frodo Baggins’in de kabul gördüğü adadır.

Bu sahnede görüyoruz ki, yaptığı taht oyunları sonucu kral olmayı başaran Pharazôn kafayı Valinor’a takmaya başlamış ve “Ne kadar yükseğe tırmanırsak tırmanalım, bazı şeyler erişimimizden uzak tutuluyor” diyor.
Ayrıca bundan sonra Pharazôn Adûnaic dilinde kral anlamına gelen Ar- takısıyla anılacak ve kendisine Ar-Pharazôn denilecek.

Elinde de yanından ayırmadığı kraliyet asası dikkat çekiyor. Númenor’un ilk kralı Elros için yapılmış olan Asa, hükümdarlar taç takmadığı için Númenór kraliyetinin ana sembolüdür. İkinci Çağ’ın ilk yüzyıllarında Asa, Kral veya Kraliçe tahttan çekilip emekliye ayrıldığında hükümdardan varise geçer. Ancak daha sonraki yıllarda Tar-Atanamir ile başlayarak Krallar Asa’yı devretmeyi bırakırlar ve ölene dek ellerinde tuttular. Asanın son taşıyıcısı olan Ar-Pharazôn ise bu asayla beraber Aman kıtasındaki Unutulanların Mağaraları’na gömülür.

Kemen’le ilgili kehanete geçecek olursak; Ar-Pharazôn, Kemen’in annesinin bir keresinde onun geleceğinin kötü olacağına dair bir öngörüde bulunduğunu anlatıyor. Ar-Pharazôn bu konuda daha fazla detay vermese de, bence bu bilgi Kemen’in ileride Nazgûl olacağını kesinleştirdi. Cadı Kral olacağını pek sanmıyorum, ancak Númenor’dan çıkacak 3 Nazgûl’den biri Kemen olacak gibi duruyor.

Míriel ile Elendil’in konuştuğu kule sahnesinde, Elendil Palantír’e dokununca gördüğü şeyleri anlatıyor.

Númenor’un başkenti Armenelos şehrine ait olduğunu gördüğümüz imgede birkaç önemli detay dikkatleri çekiyor. Öncelikle kaptan ünvanı alınan ve kılıcını teslim eden Elendil burada asıl kılıcı Narsil’i taşıyor. Ayrıca arka planda bir duman görüyoruz, muhtemelen Ak Ağaç Nimloth yakılmış ve Númenor’un sonu yaklaşıyor. Bir diğer detaysa tepelerden birinde gözüken bina. Bu bina yüksek ihtimalle Melkor tapınağı. Elendil ise yüksek ihtimalle oğullarıyla beraber hazırladığı 9 gemiyle büyük yıkımdan ve adadan kaçmanın eşiğinde.

Sadıklar ile Kralın Adamları arasındaki ayrışmayı şu ana kadar en net gördüğümüz ana, yani Sadıkların rütbelerinin alınmasına gelecek olursak; Elendil’in kızı Eärien’in terfi alarak doğrudan Ar-Pharazôn’un yanında yer aldığını görüyoruz. Kemen’le beraber Eärien’in de üzerindeki lonca nişanı dikkat çekiyor. Mimar olduğunu bildiğimiz Eärien’in Melkor tapınağının inşasında yer alacağı bununla beraber kesinleşmiş gibi oldu.

Ayrıca, Eärien Valandil’le konuşurken koluna dokunduğunda Kemen’in bundan rahatsız olduğunu görüyoruz.
Ar-Pharazôn’un Palantír’e yanaştığı sahnede henüz ne gördüğünü görmedik, ancak ben burada kendisindeki ölüm korkusunu ve ölümsüzlük arzusunu tetikleyecek şeyler göreceğini düşünüyorum.

Gil-galad’ı Celebrimbor’un mektubunu okurken gördüğümüz sahnede Vilya sayesinde öngörüsünün güçlendiğini ve çeşitli imgeler gördüğünü görüyoruz. Bunlardan bazıları ufalanan kayalar, ölü balıklar, kurumuş bir nehir ve kanlı bir şey içen bir Ork. Bu öngörüler yüksek ihtimalle Eregion kuşatmasından. Geçtiğimiz bölümlerde Gil-galad Eregion’dan bahsederken iki nehir ve 3 metre uzunluğunda Cüce yapımı bir sur tarafından korunduğunu söylemişti. Görünen o ki, Adar bir şekilde nehrin akışını değiştirecek ve nehir kuruyacak.

Gördüğü diğer öngörülerde ise daha uzak geleceğe dair kritik detaylar var. Zırhını giymiş Sauron ve bolca ateş. Gil-galad burada yüksek ihtimalle Son İttifak Savaşı’nda Sauron’un ateşten ellerinden gelen ölümünü görüyor.

Ayrıca, burada Gil-galad’ın komutanlarından biri Celebrimbor’un mektubu sebebiyle Eregion’un güvende olduğu düşünüyor, Gil-galad’ın ise yüzükten gelen öngörüler sebebiyle Mordor’a çıkarma yapma konusunda endişeleri var. Elrond’tan gelen haber üzerine dahi çekinceleri sürüyor. Kendi ölümünü de gördüğü öngörüleri gözünü iyice korkuttuğu için güçlerinin yetersiz kalacağını düşünüyor.

Kitaplarda da Gil-galad Melkor’un hizmetkârı olan bu yeni gölgeyi, yani Sauron’u sezdiği zaman, giderek güçlenmekte olan düşmanına karşı Númenor Kralı Tar-Meneldur’a bir mektup yazarak yardım ister. Gil-galad’ın yardım talebi yerindedir çünkü Elf orduları gerçekten de Sauron’u yenemez. Eregion düşer, Eriador bölgesi istila edilir. Gil-galad’ın orduları bu istilaya Númenor’dan yardım gelene kadar karşı koyamaz.

Dağları duymanın ömür boyu işlenip bilenmesi gereken bir özellik olduğunu ve yüzüklerin bir çeşit hile olduğunu düşünen Disa, bu düşüncelerini oğul Durin’e söyleyerek yüzükler konusunda bilgece yaklaşım sergilemesini sağlayacak ilk tohumu atıyor.

Cüce pazarından aldıkları akort kristalinde görüyoruz ki Cüce yüzükleri olumsuz etkilerini göstermeye başlamış. Yüzük vergisi adı altında satın alınan ürünlere eklenen vergiyle ürünlerin fiyatı iki katına çıkmış.

Disa’nın akort kristalini düşürdüğü mağarada kristalin yerini bulmak için şarkı söylediğinde mağaranın bir yaratık tarafından sarsıldığını görüyoruz. İlk etapta mağarada yer alan su sebebiyle Sudaki Gözcü mü acaba diye düşünmüştüm, ancak bu sarsıntının kaynağı doğrudan Balrog.

Baba Durin’in Cüce ulakları topladığı sahnede toplamda 5 ulak görüyoruz. Bu ulaklar diğer Cüce diyarlarına kalan 6 yüzükten 5’ini götürecekler. Baba Durin 7. yüzüğüyse muhtemelen oğlu için saklıyor.

Bir sonraki sahnede Cücelerin büyük bir tamahkarlıkla derinleri kazdıklarını görüyoruz. İlk bakışta acaba Khazad-dûm köprüsü mü inşa ediliyor demiştim, ancak burası derinlerde yer alan ve altın damarları bulunan madenler.

Baba Durin’in kendi koyduğu kısıtlamaları da kaldırarak Narvi’ye Khazad-dûm’un derinlemesine kazılmasını emrettiği yerde Bilbo Baggins’e benzer bir şekilde yüzüğün noksanlığını çektiğini görüyoruz.

Bu kısımda Cüce yüzüklerinden ve etkilerinden biraz bahsedecek olursak, Cüce yüzükleri beraberinde bolluk ve bereket getirirken, takanların büyük bir açgözlülük ve öfkeye kapılmasına neden olur.

Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü – Ek A: Durin’in Halkı bölümünde şöyle geçer:

“Yüzüklerin onlar üzerinde sahip olduğu tek güç, kalplerini altın ve değerli şeylere karşı açgözlülükle tutuşturmaktı; öyle ki, bunlardan yoksun olduklarında diğer tüm iyi şeyler faydasız görünüyordu ve onları yoksun bırakan herkese karşı öfke ve intikam arzusuyla doluyorlardı.”

Celebrimbor’un atölyesine döndüğümüzde, masadaki 7 Cüce yüzüğü ve Khazad-dûm’un batı kapısıyla ilgili taslaklar dikkat çekiyor.

Sahnenin devamında ise Mirdania’yı İnsanlara verilecek 9 yüzüğün bir taslağı olan ve daha az kudretli yüzüklerden birini takarken görüyoruz. İnsan yüzüklerinde olduğu gibi bu yüzük de takanı görünmez yapıyor. Daha doğrusu Görünen Dünyadan Görünmeyen Dünyaya geçiş yapmasını sağlıyor. Aşina olduğumuz varlıkların çoğu yalnızca Görünen Dünya’da bulunurken; Valinor’u görmüş Glorfindel gibi Yüce Elfler ve Gandalf ya da Sauron gibi Maiar sınıfından ilahi varlıklar, hem Görünen hem de Görünmeyen Dünya’da yer alırlar.

Mirdania yüzüğü taktıktan sonra Görünmeyen Dünyaya geçiyor ve Sauron’un bu dünyadaki dehşet verici formunu görüyor. Sisler ve karanlığın içinde heybetli, derisi alev alev, acımasız ve ölüm kokan formuyla Sauron’u görüyor.
İlerleyen sahnelerde Sauron Mirdania’yla konuşurken onu da manipüle ediyor ve gördüğü formun Celebrimbor’a ait olduğu konusunda onu ikna ediyor. Üçleri ve yedileri yaratmanın Celebrimbor’a ağır geldiğini, varlığını zedelediğini ve Celebrimbor’u iyileştireceğini söylüyor.

Sauron Mirdania’ya “Kimileri vardır görünmeyeni görünce bir daha bu dünyada huzur bulamaz” diyor.

Mirdania’nın kullandığı yüzüğün dokuzların bir prototipi olduğunu düşünecek olursak, bu yüzüğe maruz kalan birinin dokuzlara benzer etkiler yaşaması son derece normal.

Silmarillion’un Güç Yüzüklerine ve Üçüncü Çağ’a Dair bölümüne göre:

“Dokuz Yüzük’ü kullananlar zamanlarının kudretli kralları, büyücüleri ve eski savaşçıları oldular. Zafer ve büyük zenginlik elde ettiler, ama bu onların felaketine dönüştü. Görünüşe göre sonsuz bir yaşamları vardı ama yaşam onlar için dayanılmaz hale gelmişti. Eğer isterlerse, güneşin altındaki bu dünyada tüm gözler tarafından görülmeden yürüyebilir ve ölümlü insanlar için görünmez dünyalardaki şeyleri görebilirlerdi; ama çoğu zaman sadece Sauron’un hayallerini ve sanrılarını gördüler.”

Burada Sauron’un Mirdania’nın saçlarına ettiği iltifat bir Elf kadınına edilebilecek en güzel iltifatlardan biri. Elfler arasında Galadriel’in saçlarının Valinor’un İki Ağacının ışığını yakaladığı ve bunun sonucunda eşsiz ve göz kamaştırıcı bir altın ve gümüş rengi olduğu söylenir. Pek çok Elf, Fëanor’un en büyük eseri olan Silmaril’leri tasarlarken, ağaçların ışığını yakalama fikrini Galadriel’in saçlarından ilham aldığını düşünür. Fëanor Galadriel’e saçından bir bukle kesip vermesi için her biri ayrı zamanlarda olmak üzere tam üç kez yalvardıysa da, Galadriel ona saçından bir tel dahi vermez. Yüreğinin temiz olduğunu düşündüğü Yüzük Kardeşliği’nden Cüce Gimli’ye ise saçından tam 3 tel verir.

Eregion’u ziyaret eden ve Cüce yüzüklerinde bir sorun olduğunu söyleyen Prens Durin, Celebrimbor’un aklına şüphe düşürüyor. Bunun sonucunda yapılan tartışmalarda da yine Sauron’un manipülasyonunu hatta Celebrimbor’a gaslighting yaptığını, yani gerçeklerden kopararak kendinden şüphe etmesini sağladığını görüyoruz.

Orta Dünya’da bir eylemin ardındaki niyet olayların nihai sonucuna etki edebilir. Sauron da “bu iş zanaatta olduğu kadar ruhta da biter” diyerek, Celebrimbor’un aldatmaca ile yaptığı bir eylemin olumsuz sonuçlar doğurmuş olabileceğine dair Celebrimbor’u manipüle ediyor. Cüce yüzüklerinde ters giden şeylerden onu sorumlu tutuyor.

Bu sayede Celebrimbor İnsanlara verilecek dokuz yüzüğun yapımına da ikna oluyor. Bu yüzüklerle hem İnsanlara yardım edilecek hem de tasarımlarına dengeyi getirecekler. Yapılacak yüzükler gücünü Üç Elf yüzüğünden alacak ve aynı zamanda Cüce yüzüklerindeki kusuru da örtecek.

Bu sahnelerde görüyoruz ki Sauron Gwaith-i-Mirdain üzerinde tam hakimiyet sağlamış ve ayrıca Celebrimbor’daki psikolojik çöküş de başlamış.

Şunu da belirtmekte fayda var, Charlie Vickers Sauron’un her halini gerçekten de çok iyi anlamış ve yorumlamış. Özellikle Annatar formunu mükemmel oynuyor. Manipülasyonları tam dozunda, sevecen ve anlayışlıymış gibi gözüktüğü sahnelerde bile Elflerden tiksindiğini hissettirebiliyor. Bu performansıyla Emmy adaylığını kesinlikle hak ettiğini düşünüyorum.

Babasının yanına geri dönen Prens Durin, derinlerin kazılmaması ve yüzüklerin kullanılmaması konusunda babasını uyarsa da, bu uyarısı karşılıksız kalıyor. Elflerle yaptıkları işbirliğinden ötürü onu ödüllendirmek için Ölümsüz Durin yazan boyunluğu babasının Prens Durin’e geri vermesi bile onu memnun etmiyor.

Disa’nın “Yüzüklerden birini asla takmayacaksın” diyerek ettirdiği yeminin sonuçlarını ise çok merak ediyorum. Çünkü bu yüzüklerden biri, belki de doğrudan 3. Durin’in yüzüğü 2. Thrain’e yani Thorin’in babasına kadar gelecek. Bu durumda 4. Durin’in de bu yüzüğü alıp varislerine bırakması gerekiyor.

Númenor’a dönecek olursak, bu bölümde Eärien mi daha iticiydi, yoksa Kemen mi diye tartışmamıza fırsat bile vermeden Kemen bu konuda ipi göğüslüyor. Sadıkların tapınağında ölülerini andıkları törende önce keder ve hüznün Valië’si Nienna’nın heykelini kırıyor, sonra Elendil’e saldırıyor ve ne yazık ki bu bölüm gönülleri fetheden Valandil’i haince katlediyor. Bu da yetmiyor, Elendil’i gözaltına alıp Valandil’i öldürdüğü kılıcını Sadıkların Tapınağı’ndaki sularda temizliyor. Kemen böyle giderse en sevilmeyen dizi karakterleri arasında hızla üst sıralarda kendine yer bulacak.

Isildur 1. sezonda Kemen’in hayatını kurtarmış olması sebebiyle muhtemelen suçluluk hissedecek ve en yakın arkadaşlarından Valandil’in ölümü, Isildur’un ileride 3. Arnor Kralı olacak oğluna Valandil ismini vermesine sebep olacak.

Ayrıca buradaki törende “Hızla doğan güneşin altındaki uzak yeşil ülke” diyerek ölüm sonrasından bahsediliyor. Kitaplarda bu ifade Valinor’u tasvir ederken kullanılırken, filmlerde ise Gandalf Pippin’e ölüm sonrasını anlatırken kullanılmıştı.

Bu sahnede mumları suya bırakırken Quenya dilinde söylenilen sözcük “Násië”, bu da ortak lisanda “şimdi ve ölüm saatimizde, öyle olsun” demek.

Bölümün sonuna geldiğimizde Orkların Eregion’un yakınlarına vardıklarını ve kuşatma hazırlıkları yapmaya başladıklarını görüyoruz. Adar burada Galadriel’e ortak bir düşmanları olduğunu ve potansiyel olarak müttefik olabileceklerini söylüyor. Galadriel’in ise tutsak olması sebebiyle zaten bir çaresi yok, bu teklifi dinleyecektir. En fazla düşmanımın düşmanı dostumdur tarzı geçici bir diplomatik yaklaşım sergiliyormuş gibi numara çekecektir diye düşünüyorum.

Gelecek bölümde bu ikili arasında geçecek konuşmaların da ışığında bu kısmı daha kapsamlı olarak yorumlayacağım diyor ve 6. bölüm incelemesinde görüşmek üzere diyorum.

Orta Dünya ve Yüzüklerin Efendisi ile ilgili gelecek videoları kaçırmamak için kanalımıza abone olmayı ve bildirim simgesine tıklamayı unutmayın.

Gerçek dünyadan daha fazlası için, OrtaDunya.com’da görüşmek üzere.

Yüzüklerin Efendisi ve Orta Dünya’dan ilginç bilgileri kaçırmamak için takip etmeyi unutmayın.

Eğer bir Yüzüklerin Efendisi hayranıysanız, Orta Dünya sohbetleri için sizi Discord kanalımıza davet ediyoruz: https://discord.gg/ortadunya

Mutlaka Okuyun!

Güç Yüzükleri 2. Sezon 1. Bölüm

Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri 2. Sezon 1. Bölüm Detaylı İncelemesi (The Rings of Power)

Güç Yüzükleri 2. Sezon 1. Bölüm: 2 yıllık uzun bir bekleyişin ardından Yüzüklerin Efendisi: Güç …