Karanlıklar Efendisi Sauron, Yüzüklerin Efendisi unvanını aldığı 2. Çağ’da neler yapmıştır? Efendisi Melkor’un sürgününden sonra Orta Dünya’ya kötülüğü tekrar nasıl yaymıştır? Annatar formu tam olarak nedir ve Elfler ile Númenorluları nasıl kandırmayı başarmıştır?
Sauron Hep Kötü müydü?
“Başlangıçta hiçbir şey kötü değildir. Sauron bile değildi.” (Yüzüklerin Efendisi – Yüzük Kardeşliği – Elrond’un Divanı)
Bir Maia olan Sauron köken olarak kötü bir varlık değildir. Saplantı seviyesine ulaşmış mükemmeliyetçiliği sebebiyle asıl Karanlıklar Efendisi olan Melkor’un etki alanına girer. Melkor, Sauron’un ruhunu çarpıtır ve kötülüğün en büyük hizmetkarlarından biri olmasına sebep olur.
1. Çağ’ın sonunda, mağlubiyetinin ardından Melkor Zamansız Boşluk’a sürgün edilir. Sauron ise korku içinde yaptıklarından pişmanlık duyduğunu söyler. Valar tarafından yargılanması için Valinor’a gelmesi emredilir. Ancak Sauron bunu bir aşağılanma olarak görür ve kaçarak Orta Dünya’da saklanmayı tercih eder.
Orta Dünya’yı İyileştirmek İsteyen Sauron
2. Çağ’ın başlarında Sauron, Orta Dünya’nın Valar tarafından ihmal edildiğini düşünür. Efendisinin yokluğunda ilk başlarda yavaş yavaş, iyi niyetlerle başlayarak harabe olarak gördüğü Orta Dünya’yı iyileştirmeyi ve yeniden düzenlemeyi hedefler. Ancak bozulmuş ruhu sebebiyle içindeki kötülük nükseder. Özellikle Valar’a ve Elflere karşı yoğun bir nefretle dolup taşar. Kötülüğün yeniden vücut bulmuş hali olarak, mutlak güç için yanıp tutuşan bir varlık haline gelir.
2. Çağ’ın 500 yılı civarında Sauron’un gücü iyice artmaya başlar. Valar’ın artık Orta Dünya’yı tümüyle unuttuğuna inanan Sauron, Orta Dünya’yı ele geçirme planları yapar. Efendisi Melkor’un aksine, Sauron Orta Dünya halklarını yok etmeyi değil, yönetmeyi ve kontrol etmeyi amaçlar. Bu yönüyle Melkor’dan daha kurnaz ve mahir olarak görülür.
Sauron ile Melkor Arasındaki Fark
Ayrıca The History of Middle-earth, Morgoth’s Ring kitabında Sauron – Melkor kıyaslaması şu şekilde geçer:
“Sauron İkinci Çağ’da, Birinci Çağ’ın sonundaki Morgoth’tan daha güçlüydü. Neden mi? Çünkü yapısı itibariyle çok daha küçük olmasına rağmen, henüz o kadar alçalmamıştı. Sonunda o da başkalarının kontrolünü ele geçirme çabasıyla (varlığının) gücünü israf etti.”
Melkor tarafından zaten yozlaştırılmış olan Doğu ve Güney’deki birçok İnsan, Sauron’un izinden giderek kötülüğe yönelir. İnsanları tuzağına kolayca düşürebilen Sauron, İlk Çağ’da Melkor’a karşı Elflerle güçlerini birleştiren Edain’in soyundan gelen Númenorlulardan ise çekinir. Onlara karşı harekete geçmeye henüz cesaret edemez.
600 yılına gelindiğinde, Númenorlular Orta Dünya kıyılarını keşfetmeye ve Elflerle dostluk kurmaya başlarlar. 882 yılında, Doğu’da bir gölgenin yükseldiğini hisseden Gil-galad, Númenor Kralı Tar-Meneldur’a bir mektup yazar. Doğu’da yeni bir gölgenin ortaya çıktığı konusunda Númenorluları uyarır ve onların yardımını ister.
2. Çağ’da Sauron
2. Çağ’ın 1000 yılı civarında, Sauron Númenórluların artan gücünden korkar ve Mordor’u kendi diyarı olarak seçer. Mordor üç tarafı yüksek sıradağlarla çevrili bir bölgedir. İçinde Orodruin, yani Hüküm Dağı olarak bilinen volkanik bir dağ vardır. Hüküm Dağı 1. Çağ’da Melkor tarafından yaratılmıştır. Mordor adının da yine Melkor tarafından verildiği ve bu bölgenin Sauron için tasarlandığı düşünülmektedir. Mordor sıradağlarına yerleştiği bilinen ilk varlık, 1. Çağ’ın sonunda Beleriand’daki Öfke Savaşı’ndan kaçan Shelob’dur.
Mordor’a yerleşen Sauron Hüküm Dağı’nın yüksek ısısını güçlü bir demirci ocağı olarak kullanmayı planlar. Hüküm Dağı yakınlarında Kara Kule olarak bilinen Barad-dûr’un da inşasına başlar.
Sauron, Melkor gibi kaba kuvvet kullanmak yerine, zekasını ve kurnazlığını kullanır. Orta Dünya’yı yönetme planının bir parçası olarak, Elfleri kendi hizmetine sokmak ister. İnsanları etkisi altına almanın oldukça kolay olduğunu bilmesine rağmen, çok daha güçlü gördüğü Elfleri gözüne kestirir.
Annatar Ortaya Çıkar
Gizlice gücünü artıran Sauron, 2. Çağ’ın 1200 yılında Eriador’a gider ve göze hoş gelen bir kılığa girerek kendisini Valar’ın bir elçisi olarak tanıtır.
Bitmemiş Öyküler, Galadriel ve Celeborn’un Öyküsü bölümünde şöyle geçer:
“Eregion’a geldiğinde kendisine Valar tarafından Orta Dünya’ya gönderilmiş bir elçi süsü veren (ve böyle yapmakla “Istari’nin gelişini önceden tahmin ettiğini kanıtlayan”) Sauron Elflere yardım etmek üzere orada kalma emri aldığını iddia etmişti.”
Elflerin Yüce Kralı Gil-galad ve elçisi Elrond, bu elçinin aslen kim olduğunu anlamasalar da, ona güven duymazlar. Bu sebepten Sauron Lindon’da hiç hoş karşılanmaz.
Şansını diğer Elflerle denemek isteyen Sauron Eregion’a gider ve kendini Annatar yani “Hediyelerin Efendisi” olarak tanıtır.
Hollin adıyla da bilinen Eregion, 2. Çağ’da Khazad-dûm’un Batı kapısına yakın bir bölgede kurulmuş bir Elf diyarıdır. En maharetli Elf demircileri ve gelmiş geçmiş en büyük zanaatkar Fëanor’un torunu Celebrimbor burada yaşar.
Annatar Eregion’da çok büyük bir memnuniyetle karşılanır. Yalnızca o esnada Eregion’da yaşamakta olan Galadriel ona güvenmez.
Sauron Galadriel’i baş düşmanı olarak görür. Galadriel’i hem yatıştırmaya çalışır hem de aynı zamanda, Celebrimbor ve Elf demircilerini ona karşı doldurur.
Yine Bitmemiş Öyküler, Galadriel ve Celeborn’un Öyküsü bölümünde bu konu şu şekilde işlenir:
“(Sauron) Galadriel’in onun en büyük düşmanı olacağını ve önüne her fırsatta engel çıkaracağını hemen sezdi ve kendisine yönelik alaylarını ve küçümsemelerini sabırla ve hoşgörüyle karşılıyormuş gibi davranarak, onun gönlünü kazanma çabasına girdi… Zamanla Mirdain üzerindeki nüfuzu öyle bir seviyeye ulaştı ki, onların aklını çelip Eregion’un yönetimini ele geçirmek üzere Galadriel ve Celeborn’a isyan etmelerini sağladı.”
Nihayetinde Sauron’un uğraşları başarılı olur ve Galadriel, kızı Celebrían ile birlikte Lórinand’a gider. Khazad-dûm’dan geçmek istemeyen Celeborn ise mecburen Eregion’da kalır.
Celebrimbor ve Gwaith-i Mírdain
Çağının en büyük zanaatkarı Celebrimbor ve Eregion’daki Noldor demircileri, bilgiye aç oldukları için Annatar’dan pek çok şey öğrenirler. Annatar’ın öğretileri ve Celebrimbor’un liderliğiyle Gwaith-i-Mírdain yani Mücevher Ustaları Topluluğu, Fëanor hariç tüm demircilerden daha yetenekli hale gelir.
Elflerin solmakta olduğunu bilen Sauron, onların bu zaafından faydalanmak ister.
Elf halkından herhangi bir kişi, bedensel olarak ölmez ya da deniz yoluyla Orta Dünya’dan ayrılıp Valinor’a gitmezse, eninde sonunda solup gider. Fëa’ları yani ruhları bedenlerini tükettiğinde ve o beden yalnızca ruhun bir anısı haline geldiğinde, Elflerde solma meydana gelir.
Böylece Sauron, Elflerin Orta Dünya üzerindeki güçlerini korumalarına ve yaşadıkları yerleri Valinor’a benzetmelerine yardımcı olacak bir yol önerir. Önerdiği yol Güç Yüzükleri’dir.
Annatar, kullanan kişinin doğasında var olan yetileri geliştiren güç yüzüklerinin nasıl yapılacağı konusunda Elf demircilerini eğitir. Elfler ilk başta, sadece deneme niteliğinde olan daha zayıf yüzükler yaparlar.
2. Çağ’ın 1500 yılına gelindiğinde ise, Sauron’un doğrudan katkısıyla, sonradan dokuzlar ve yediler olarak bilinecek olan 16 alî yüzük dövülür.
Annatar asıl planını hayata geçirmek için Eregion’dan ayrılır ve gizlice Mordor’a doğru yola çıkar. Annatar’ın yokluğunda Celebrimbor ondan edindiği bilgileri kullanarak, Üç Yüzük’ü döver ve bu yüzükler 1590 yılı civarında tamamlanır. Elfler bu 3 Yüzük’ü Sauron’un eli değmeden yapmışlardır.
Sauron Tek Yüzük’ü Döver
1600 yılına geldiğinde ise, Sauron tek başına Hüküm Dağı’nın kalbinde Tek Yüzük’ü döver. Amacı diğer tüm yüzüklere ve onları takanlara hükmetmektir. Bu yüzden iradesinin çok büyük bir kısmını bu hükmeden yüzüğe aktarır. Böylece, Tek Yüzük’le beraber Sauron en güçlü haline ulaşır. Bu esnada Barad-dûr’un inşasını da tamamlar.
Tek Yüzük’ün Sauron’un gücü üzerindeki etkisi, J.R.R. Tolkien’in 131 no’lu mektubunda net bir biçimde ifade edilir:
“(Sauron), Mordor’da, Ateş Dağı’nın yakınındaki Barad-dûr’un büyük karanlık kulesinden, Tek Yüzük’ü kullanarak büyüyen bir imparatorluğu yönetir. Ancak bunu başarmak için kendi içsel gücünün büyük bir kısmının Tek Yüzük’e geçmesine izin vermek zorunda kalmıştır. Onu taktığı sürece, yeryüzündeki gücü gerçekten de artmıştır. Ama onu takmasa bile, bu güç vardır ve kendisiyle ‘ahenk’ içindedir: (Sauron) ‘azalmamıştır’.”
Tek Yüzük som altından yapılmış basit bir yüzük gibi görünse de, hiçbir şekilde deforme olmaz. Yalnızca dövüldüğü yer olan Hüküm Dağı’nın ateşlerinde yok edilebilir.
Sauron Tek Yüzük’ü takar takmaz, Celebrimbor ve Elfler bu durumun farkına varırlar. İhanete uğradıklarını anlayıp yüzüklerini çıkarırlar. Celebrimbor’un yaptığı Narya, Nenya ve Vilya Sauron tarafından dokunulmamış olmasına rağmen, Sauron’un öğretileriyle yapılmış oldukları için yine de Tek Yüzük’e bağlıdırlar. Bu yüzden Elfler bu 3 yüzüğü de Sauron’dan saklar ve onları kullanmazlar.
Sauron yüzüklerin kendisine verilmesini ister. Onun bilgisi olmadan yapılamayacaklarını ve bu yüzden ona ait olduklarını söyler. Elfler bunu reddedince Sauron öfkelenir ve savaş kaçınılmaz olur.
Bu süre zarfında Sauron istilayı önlemek için Mordor’a Kara Kapı’yı inşa eder. Mordor’un Doğu ve Güneyinde, yani Rhûn ve Harad’ta yaşayan İnsanlar üzerindeki nüfuzunu genişletir ve kendisini onların Kralı ve Tanrısı olarak tanıtır. İnsanlar, Orklar, Troller ve diğer kötücül yaratıklardan oluşan devasa bir ordu kurar. Birçok korunaklı yer inşa ettirir ve emrindeki birlikleri silahlandırır.
Eregion Savaşı (Eregion’un Yağmalanması)
Elfler ve Sauron arasındaki savaş 1693 yılında başlar. Sauron 1695’te büyük bir kuvvetle Eriador’a bir saldırı başlatır ve Eregion’u işgal eder. Elrond’un komutasındaki bir birlik, Lindon’dan Gil-Galad’ın emriyle Eregion Elflerine yardım etmek için gelir. Ancak Sauron’un ordusu karşısında sayıca az kalır ve ablukayı kıramazlar.
Eregion yok edilir. Sauron’un işkence ettiği Celebrimbor, Dokuz Yüzük’ü ve hatta daha sonra Yedi Yüzük’ü teslim eder. Üç Yüzük’e kıyasla Karanlıklar Efendisi için bunların değerinin daha az olduğunu bildiğinden, savaştan önce Galadriel’in öğüdü üzerine, Üç Yüzük’ü çok uzaklara; Galadriel, Gil-Galad ve Círdan’a göndermiştir. Celebrimbor Üç Yüzük’ün yerini ve taşıyanların kimliklerini gizlemeyi başarır. Ancak Sauron bu yüzüklerin kimlerde olduğunu tahmin eder.
Ork oklarıyla vurulan Celebrimbor öldürülür. Elrond’un ordusuyla yüzleşmek için dönen Sauron’un orduları, Celebrimbor’un cesedini bir kazığa geçirerek, onu bir sancak olarak kullanır.
Elrond’un ordusu kuzeye doğru kaçar. Burada Elrond ileride Imladris’i kuracağı saklı vadiyi bulur. Hayatta kalan diğer Elfler neredeyse Mavi Dağlar’a kadar geri püskürtülürken, Elflere desteğe gelen Cüceler de Khazad-dûm duvarlarının ardına çekilmek zorunda kalır.
Sauron’un ordusu 1699’da Eriador’u istila eder. Gil-galad Sauron’un işgaline karşı Lindon’da direnir. 1700 yılına gelindiğinde, Tar-Minastir Elflerin yardım çağrısına yanıt verir. Númenórlular ve Elfler, Sauron’un ordusunu geri püskürtür. Sauron Sarn Ford yakınlarında yenilgiye uğrar ve takviye aldığı Tharbad’a çekilir. Ancak Númenórlu amiral Ciryatur, Gwathló nehrine bir filo göndermiştir ve Sauron’un ordusu arkadan da saldırıya uğrar. Böylece Sauron tamamen bozguna uğratılır. 1701 yılında Karanlıklar Efendisi kıl payı kurtularak muhafızları ve bir avuç orktan başka kimsesi kalmadan Mordor’a kaçar.
Böylece Eriador kurtarılır, ancak Celebrimbor hunharca katledilmiş ve Eregion yok edilmiştir. Ayrıca Güç Yüzükleri’nin büyük bir kısmı Sauron’un eline geçmiştir. Sauron geri çekilirken Eriador’daki birçok ormanı da yakmış ve en güçlü düşmanlarının çoğunda büyük tahribatlar yaratmıştır.
1800’lü yıllara gelindiğinde, Númenórlular Orta Dünya’da egemenlik kurarken, Sauron ise gücünü toparlar ve ordularını yavaş yavaş yeniden inşa eder. Bu esnada Rhûn ve Haradlı İnsanlar üzerindeki nüfuzunu daha da artırır.
Sauron, Güç Yüzükleri’ni dağıtarak en ölümcül hizmetkârlarını yaratmaya başlar.
Elfler onu hayal kırıklığına uğrattığı için, Dokuz Yüzük’ü İnsanlara dağıtır. Bunların üçünü yozlaşmış Númenor lordlarına ve birini Doğuluların kralına verir. Diğer beşini hangi İnsanlara verdiği bilinmez. Cüce efendilerine ise Yedi Yüzük dağıtır.
Sauron’un iradesine hizmet etmeye en yatkın olan insanlar, güçlü büyücüler ve krallar olurlar. Cücelerin de açgözlülükleri artar ve iyice hazinelerine düşkün hale gelirler.
Dokuzları takanların hepsi Sauron’un iradesinin kölesi olur ve birer tayf’a dönüşürler. Cüceler ise çok daha dayanıklı ve dirençli çıkar. Yüzükler onları birer köle haline getiremez. Yüzüktayfları, yani Nazgûl ilk olarak 2251 yılı civarında ortaya çıkar.
Númenorlular ve Ar-Pharazon Sauron’a Karşı
Tüm Orta Dünya’ya hükmedeceğine inanan Sauron, kendini Kralların Kralı, İnsanların Kralı ve hatta Dünyanın Efendisi olarak ilan eder.
Sauron Eriador’daki yenilgisinde büyük pay sahibi oldukları için Númenorlulardan nefret eder ve onlardan intikam almak ister. Daha önce yapmaya cesaret edemediği şeyleri yapmaya ve Orta Dünya kıyılarındaki Númenor yerleşkelerine saldırmaya başlar.
Bu durum, çoktan gölgenin etkisi altına girmeye başlamış olan kibirli Númenórluları kızdırır. Númenor Kralı Ar-Pharazôn İnsanların Kralı unvanını almaya ve Sauron’u hizmetkârı yapmaya karar verir. Bu amacını gerçekleştirmek için beş yılını büyük bir ordu hazırlamakla geçirir. 3261 yılında Númenor donanması Umbar Limanı’nda karaya çıkar. Ar-Pharazôn ve ordusu oradan kuzeye, Mordor’a doğru yürür. İhtişamları ve kudretleri o kadar büyüktür ki, Sauron’un hizmetkârları bile yaklaşmakta olan ordunun büyüklüğünden korkup onu terk eder.
Númenorluları savaşarak yenemeyeceğini anlayan Sauron, yine göze hoş gelen bir surete bürünür ve alçakgönüllülükle Ar-Pharazôn’un önünde eğilir. Ar-Pharazôn, Sauron’un unvanlarını elinden alır ve Númenor’a rehine olarak götürülmesine karar verir. Sauron bu karar karşısında dehşete düşmüş gibi davranır, ancak aslında Númenórluları yok etme planına daha da yaklaşmıştır.
Sauron adaya ayak basar basmaz kibirli Kralları’ndan başlayarak Númenórluların zihinlerini çarpıtmaya çalışır. Ar-Pharazôn’a iltifatlar eder ve bilgisini onun istediği her şeyi elde etmesine yardımcı olmak için kullanır. Ar-Pharazôn bu dalkavukluğa karşılık verir ve Sauron’u Númenor’a gelişinden üç yıl sonra baş danışmanı yapar.
Ar-Pharazôn Tek Yüzük hakkında hiçbir şey bilmez. Böylece Sauron Yüzük’ün de gücünü kullanarak birçok Númenórluyu yozlaştırır.
Númenor Kralları Elflerden ve Valar’dan çoktan uzaklaşmışlardır ve kendilerini yaratan Eru’ya tapınmazlar. Kaderlerinde ölüm olduğu gerçeğine ve Valinor’a girmelerinin yasak olmasına içerlerler.
Sauron bu düşmanlığı iyice besler ve Numenorluların ölüm korkusuyla oynar ve onları karanlığa tapmaya ikna eder. Büyücü Zigûr olarak bilinmeye başlayan Sauron, bir Melkor tarikatı kurar ve Baş Rahip olur. Ak Ağaç Nimloth’u kestirir ve yerine içinde Valar’a sadık olanların kurban edildiği büyük bir Tapınak inşa ettirir.
Númenor’un Çöküşü
Sonunda Ar-Pharazôn’u Valar’a karşı isyan etmeye ikna eder. Ölümsüzlük elde edeceklerini iddia ederek Valinor’a saldırmalarını sağlar. Hazırlıklar dokuz yıl sürer. Ar-Pharazon büyük bir donanma inşa ederek 3319’da Batı’ya yelken açar. Ölümsüz Topraklar’ı zorla ele geçirmeye niyetlenir. Fakat Ar-Pharazôn kıyıya ayak bastığında, Eru müdahale eder. Númenor donanması batar ve Ar-Pharazôn yeraltına gömülür. Númenor adası ise dev bir dalga tarafından tamamen yok edilir ve Númenor suların altında kalır. Eru denizleri bükerek dünyayı yuvarlak hale getirir ve böylece İnsanlar Ölümsüz Topraklara bir daha asla yelken açamazlar.
Númenor’un Çöküşü esnasında Sauron Melkor Tapınağı’ndadır. Ar-Pharazôn’un savaş borularını duyduğunda güler; fırtınayla yıldırım seslerini duyduğunda da güler ve üçüncü kez, Edain’den artık sonsuza dek kurtulduğunu düşünürerek yine keyifle gülerken, kendi başına yaptığı kutlamanın orta yerinde, Melkor Tapınağı’yla beraber uçurumun dibini boylar ve sular altına gömülür.
Ancak Sauron ölümlüler gibi etten ve kemikten değildir. İçinde büyük kötülükler barındırdığı bedeninden sökülüp atılmasına ve bir daha asla göze hoş görünemeyecek olmasına rağmen, ruhu yine de kendisini kurtarır. Derinlerden yukarıya çıkar ve denizin üzerinden kara bir rüzgâr gibi süzülüp, Mordor’a geri döner. Barad-dûr’da Tek Yüzük’ü yeniden takar ve aldığı yeni biçim çok korkunçtur. Bu noktadan sonra, Efendisi Melkor’dan boşalan korkutucu Karanlıklar Efendisi rolünü büyük ölçüde doldurur ve Orta Dünya’yı kaba kuvvet yoluyla yönetmeye yönelir.
Silmarillion’da geçen “Barad-dûr’da müthiş Yüzük’ünü yeniden eline aldı” ifadesi, Ar-Pharazôn’a teslim olduğunda yüzüğünü geride bıraktığı şeklinde yoruma açık olsa da, Sauron’un Númenorluları kolayca etkisi altına alması sebebiyle, yaygın kanı yüzüğünü Númenor’a götürdüğü ve derinlerden kurtardığı yönündedir.
Sauron’un hilelerine boyun eğmeyen ve Sadıklar olarak adlandırılan Númenorlu bir grup bu felaketten kurtulmayı başarır. Bunların başında Elendil ve oğulları Isildur ile Anarion gelir. Bu grup Orta Dünya’ya yelken açar ve 3320 yılında Gondor ve Arnor krallıklarını kurar.
Sauron gücünü yavaş yavaş geri toplar ve tebaası olan İnsanlar da onun hizmetine geri dönerler. Bunların arasında Sauron tarafından yozlaştırılmış ve Kara Númenorlular olarak adlandırılan Númenor kökenli İnsanlar da vardır.
Sauron, yeni kurulan Gondor Krallığı’ndan başlayarak Orta Dünya’yı fethetme planına devam eder. 2. Çağ’ın 3429 yılında Gondor’a karşı bir saldırı başlatır. Isildur’un Mordor sınırlarındaki kalesi Minas Ithil’i ele geçirir ve buradaki Ak Ağacı yakar. Fakat çok erken ve yeterli gücü kazanamadan saldırdığı için Anárion onun Osgiliath ve Minas Anor’u almasını engeller. Sauron’un kuvvetleri Mordor’a çekilmek durumunda kalır.
Son İttifak Savaşı
Sauron tehdidine karşı Númenórlular Elf Kralı Gil-galad ile Son İttifak’ı kurar ve Mordor’a doğru yola çıkarlar. Bunu öğrenen Sauron, onları pusuya düşürmek için Mordor’dan bazı orkları Dumanlı Dağlar’a gönderir. Ayrıca İttifak’ın Anduin’deki ilerleyişini yavaşlatmak için Enthanımları’nın bahçelerini yakar. Yine de İttifak Mordor’a ulaşmayı başarır.
Elendil’in liderliğindeki İnsanlar ve Gil-galad’ın liderliğindeki Elfler, 3434 yılında gerçekleşen Dagorlad Savaşı’nda Sauron’u mağlup ederler ve Barad-dûr kuşatılır.
Barad-dûr Kuşatması 3441 yılına kadar, yani tam yedi yıl sürer. Sauron kalesinden çıkmak zorunda kalır ve doğrudan çatışmaya girer. Hüküm Dağı’nın eteklerinde Sauron Elendil ve Gil-galad ile çarpışır.
Sauron Elendil’i öldürür ve Narsil kralın bedeninin altında ikiye ayrılır. Gil-galad’ı ise kara elleriyle kavrar ve yakıp kavurarak öldürür. Buna karşın Sauron yine de yenilgiye uğrar. Elendil’in oğlu İsildur, babasının kılıcı Narsil’in kırık parçasıyla Sauron’un elinden Tek Yüzük’ü kesip alır. Bu ağır darbeye dayanamayan Sauron’un ruhu bedenini terk eder ve uzaklara kaçar.
J.R.R. Tolkien’ın 211 no’lu mektubunda Tek Yüzük’ü kaybedince Sauron’un fiziksel formunu yitirmesi şu şekilde açıklanır:
“Sauron’un Yüzüğü, kişinin hayatını ya da gücünü bir dış nesneye yerleştirmesinin çeşitli mitsel yöntemlerinden yalnızca biridir. Böylelikle bu nesne, kişinin kendisi için feci sonuçlar doğuracak şekilde, ele geçirilmeye ya da yok edilmeye maruzdur.”
Tek Yüzük’ü ele geçiren Isildur, Elrond ve Círdan’ın tüm yakarışlarına rağmen yüzüğü Hüküm Dağı’nın ateşlerine atmayı reddeder. Babasının ve kardeşinin ölümüne karşılık onu bir ganimet olarak alır. Bunun sonucunda Sauron yenilmiş olsa da ruhu yok olmaz. Fiziksel bir beden oluşturma yeteneğini uzun bir süre kaybeden Sauron gücünü yavaş yavaş yeniden toplamak üzere Mordor’un doğusundaki karanlık topraklarda saklanır. Orduları dağılan Sauron’un en korkunç hizmetkarları, Dokuzlar da gölgelere çekilir ve efendilerinin tekrar yükseleceği günü beklemeye başlar.
Diğer yazılarımızda Sauron’un Birinci ve Üçüncü Çağ’larda yaptıklarını da izleyebilirsiniz.
Yüzüklerin Efendisi ve Orta Dünya’dan ilginç bilgileri kaçırmamak için takip etmeyi unutmayın.
Eğer bir Yüzüklerin Efendisi hayranıysanız, Orta Dünya sohbetleri için sizi Discord kanalımıza davet ediyoruz: https://discord.gg/ortadunya