Film Değerlendirmesi: Smaug’un Çorak Toprakları

the-hobbit-the-desolation-of-smaug-banner-2

Orta Dünya hakkında yazılan ilk kitap olma özelliğini taşıyan Hobbit’in sinemaya uyarlanan ikinci filmi Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları, bu hafta izleyicilerle buluştu. Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin tamamlanmasının ardından çekilmesi planlanan Hobbit filmi, yılan hikayesine dönen bir sürecin ardından Peter Jackson’a emanet edilmiş ve yeni bir serinin ilk filmi olan Hobbit: Beklenmedik Yolculuk, Aralık 2012’de vizyona girmişti. Film, oldukça durağan bir şekilde başladığı ve genel olarak Yüzüklerin Efendisi’ndeki büyüleyici Orta Dünya atmosferini tam olarak yansıtamadığı için eleştirilse de, biz Orta Dünya hayranları için umut verici bir başlangıç olduğu kesindi.

Karakterlerin her biri ilk filmde az çok tanıtıldığından ikinci filme son sürat giriş yapma imkanı buluyoruz. İlk filmdekine göre daha sıradan bir epilogun ardından, Puslu Dağlar’ın doğusunda bıraktığımız Kafile’ye odaklanıyor film tamamen. Aslında bu hızlı giriş izleyiciyi sıkmama adına film için bir avantaj olsa da, kitapta uzun uzun tasvir edilen ve günler süren olayların oldukça seri bir şekilde geçilmesi olay örgüsünü takip etmeyi güçleştiriyor. Örnek olarak Beorn’un Evi ve Kuyutorman yolculuğu bölümleri olması gerekenden çok daha kısa tutulmuş. Tabi ki bu bölümler kitabın en iç karartıcı kısmını oluşturduğu için neden fazla üzerinde durulmadığını anlamak mümkün.

 

THE HOBBIT: THE DESOLATION OF SMAUG

İlk filmin başından Kuyutorman’a kadar Peter Jackson’ın kitaba büyük oranda sadık kaldığını görüyoruz. Orman Elfleri’nin ülkesine girdiğimiz andan itibaren, Yeni Zelandalı yönetmen yavaş yavaş kendi kurgusunu filme yansıtmaya başlıyor. Film vizyona girmeden önce fragmanlarda ve TV spotlarda sık sık karşımıza çıkan Elf savaşçısı Tauriel’in filme dahil olduğu nokta burası. Yüzüklerin Efendisi üçlemesinde PJ, kitaptaki bölümlerde pek çok değişiklik yapmış, fakat Yüzük Kardeşliği’ndeki Lurtz ve Gothmog karakterleri haricinde Tolkien’in orijinal eserinde bulunmayan bir karakteri filme dahil etmemişti. Tauriel’in bu konuda PJ’in şu ana kadarki Orta Dünya filmlerinde yaptığı en büyük değişiklik olduğunu söylemek mümkün. Lost’tan tanıdığımız güzeller güzeli Evangeline Lilly’nin canlandırdığı Tauriel, Beklenmedik Yolculuk’ta göze çarpan kadın karakter yokluğunu bu filmde fazlasıyla telafi ediyor. Aslında orijinal kurguda yer almayan bir karakterin filmde bu denli fazla rol alması Tolkien hayranlarının kafasını karıştırmıyor değil ama hakkını vermek gerek, Lilly bu rolün üstesinden gayet başarılı bir şekilde geliyor. Aynı şeyi Yüzüklerin Efendisi’nde Arwen’in göründüğü sahneleri artırarak yapan yönetmen, mükemmel seçilmiş “eye-candy” karakterlerle gönlümüzü almayı başarıyor.

Tabi ki Orman Elfleri’nin ülkesi deyip de Legolas ve Thranduil’den bahsetmeden geçmeyeceğiz. Yüzüklerin Efendisi’nde şüphesiz hepimizi kendine hayran bırakan Legolas, Y.E serisinin aksine bu filmde daha sert ve daha az sevecen bir şekilde resmedilmiş. Legolas’ın, Silvan Elfleri’nin Kralı olan babası Thranduil ile olan ilişkisine de pek çok kez şahit oluyoruz bu filmde. Thranduil’i canlandıran Lee Pace gerçekten çok iyi bir performans sergiliyor buna şüphe yok. Tolkien’in ifadesiyle “ Batı’nın Yüksek Elflerine kıyasla daha tehlikeli ve daha az bilge “ olan Orman Elfleri gayet başarılı bir şekilde filme aktarılmış ve Thranduil – özellikle bakışları ve konuşmasıyla – filmin en etkileyici karakterlerinden biri.

 

THE HOBBIT: THE DESOLATION OF SMAUG

Şu ana kadar çekilmiş 5 Orta Dünya temalı film içerisinde, Gandalf’ın en az rol aldığı film açık ara Smaug’un Çorak Toprakları. Yüzüklerin Efendisi’nde atı Gölgeyele ile her yöne koşturarak Sauron’a karşı verilen savaşta Özgür Halklar’ı cesaretlendiren, Beklenmedik Yolculuk’ta Thorin ve Kafilesi’ne yol boyu önderlik eden Gandalf, bu filmde ana gruptan ayrılarak Dol Guldur kalesini araştırmak üzere yola düşüyor. Peter Jackson bu bölümde Hobbit kitabından yararlanamadığı için kendi kurgusunu ortaya koyuyor ve ortaya çıkan iş oldukça tatmin edici. Bildiğiniz gibi Gandalf’ın Dol Guldur’da tam olarak ne yaptığına ve oradan kaçmayı nasıl başardığına dair kitapta çok az şey anlatılır. Filmdeki Dol Guldur sahneleri oldukça açıklayıcı ve etkileyici bir şekilde tasarlanmış, açıkçası hem görsel olarak hem de kurgusal olarak filmde en beğendiğim yerlerden biri kesinlikle.

Filmin en merak edilen ve hakkında en çok yorum yapılacak bölümü kuşkusuz Altın Smaug ve onun Erebor’daki hazinesi. On parmağında on marifet olan İngiliz aktör Benedict Cumberbatch tarafından seslendirilen ejderha, filmin son bir saatine tam anlamıyla damgasını vuruyor. Özellikle Bilbo ile Smaug arasındaki diyalogu huşu içinde izlemeyecek bir Orta Dünya hayranı yoktur inanıyorum ki. İlk filmin başında gösterilen kısacık süre içinde tüm izleyicilerin ciddi beğenisini kazanan Cücelerin Krallığı Erebor’u, bu bölümde çok daha ayrıntılı bir biçimde görme fırsatı yakalıyoruz. Filmdeki mekanların hepsi oldukça iyi kurgulanmış zaten bu kesin. Belki Göl-kasabası bu konuda istisna olarak gösterilebilir ancak burası kitapta da öyle görkemli bir şekilde betimlenmemiştir zaten.

 

the lonely mountain

Beklenmedik Yolculuk’ta yurtlarından ayrılarak Eriador üzerinden Puslu Dağlar’ı aşmaya çalışan kahramanlarımızın yolu, Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları’nda çok daha tehlikeli ve tekinsiz diyarlara düşüyor. İlk film ile ikinci film arasındaki ciddiyet farkının temelinde yatan en büyük sebep de bu. Aynı zamanda oldukça durağan olmakla eleştirilen ilk filme kıyasla, bu filmdeki aksiyon seviyesi çok daha yüksek. Şunu da eklemeden geçmeyelim: Peter Jackson oldukça bariz bir şekilde ve Y.E üçlemesine güzel bir gönderme yaparak cameo olarak rol alıyor filmde. İlk filmde Y.E üçlemesinin soundtrack’lerinin üzerine Misty Mountains teması haricinde fazla bir şey koymayan ünlü bestekâr Howard Shore, bu film için daha özgün bir çalışma ortaya koymuş. Soundtrack’ler izleyiciyi filmin atmosferine çekme konusunda başarılı olsa da, Y.E üçlemesindeki öne çıkan ve ciddi beğeni uyandıran müziklerin yanında pek tatmin edici değil. Filme yapılacak tek eleştiri olarak bu durum ve özellikle filmin sonunda kitaptan tamamen kopulması örnek gösterilebilir. Sonuç olarak, birkaç küçük ayrıntı haricinde Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları oldukça tatmin edici ve her Orta Dünya hayranının kesinlikle gidip görmesi gereken bir film.

Yazar: farketmez

Mutlaka Okuyun!

Orklar Kimdir?

Karanlıklar Efendisi Sauron’un hizmetkarları arasındaki en güçsüz, fakat sayıca en fazla olan orklar nedir? Nasıl yaratılmışlardır ve …

4 yorum

  1. Gerçekten çok şahane bir değerlendirme olmuş. Elinize sağlık. Filmin çıkmasına zaten 1 gün kaldı, ama filme olan beklentim daha da arttı. Zaten bu da sitenin kalitesini gösteriyor. Böyle bir lansmanda boy göstermesiyle.

  2. hobbıt 2 14 aralıkta çıkması gerekmiyor muydu

    • Hayır, 13’ünde yani cuma günü vizyona girdi. Yazıyı hazırlayan yazarımız ise 11’indeki basın gösteriminde izledikten sonra hazırladı yazısını.

      Tüm LotR ve Hobbit filmleri Aralık’ın 2. cumasında çıktı bu arada, aklınızda bulunsun son film için :)

  3. Çok iyi bir eleştiri yazısı olmuş. kitabı bir aydan kısa bir süre önce okumuştum. Film kitaptan biraz farklı olsada çok merakla beklediğim ve izlediğim bir filmdi. 3.seriyi 4 gözle bekliyorum :) Özellikle Tauriel’i ve kitabın sonunda ölen Kili’yi düşünürsek sanırım filmin sonu kitaptakinden daha çok hüzünlü bitecek :( ama ne olursa olsun PJ bu ne yapacağı belli olmaz bu adamın içim merakla dolu işte :)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir