Mablung

 

mablung

Mablung Künye:

Irk: Elf
Dil: Sindarin
Cinsiyeti: Erkek
Soy: Sindar Elfi
Doğum Tarihi: Bilinmiyor, muhtemelen Ağaçların Yılları sırasında.
Ölüm Tarihi: 1.Çağ 503
İkamet Ettiği Yerler: Doriath
Diğer İsimler: Ağır Elli Mablung
Taşıdığı Ünvanlar: Doriath Kralı’nın Başmuhafızı

Mablung Noldor’u Karşılamaya Gidiyor

Mablung Doriath Kralı Thingol’un Muhafızlarının başıydı. Sindar soyundan geliyordu.

İlk Çağ’ın 20. yılında Mablung ve Ozan Daeron Mereth Aderthad şölenine katılmışlardı. Mereth Aderthad Noldor Elflerinin kralı Fingolfin’in, Elflerin Beleriand’da yeniden birleşmesini kutlamak amacıyla kuzeyde, İvrin gölü kıyısında yaptığı toplantıdır. Amaç batıya olan göçler nedeniyle dağılmış olan tüm Elflerin tek bir amaç doğrultusunda toplamak ve birleştirmekti. Bu kutlamaya, hem Noldor Elfleri, hem de Doriath’lı Sindar ve Ossiriandlı yeşil Elflerin temsilcileri katıldı. Noldor’un gelişi Thingol’ü memnun etmemişti. Bunun için Doriath’ı temsil etmek adına sadece Mablung ve Daeron’u yollamıştı.

Mablung ve Beren ve Luthien

466 yılında Mablung ve Thingol’un habercileri Morgoth’u tacından bir Silmaril’i almak için giden Beren ve Luthien’i bulmak için yola çıkmışlardı. Ama haberciler Doriath’ın Kuzey Ormanlarından geçerken Carcharoth’un saldırısına uğramışlardı. Carcharoth Silmaril’le beraber Beren’in elini yutmuş ve Silmaril’in verdiği acıyla Doriath’a doğru koşmuştu.

Kurt’un Avlanışı

Bir tek Mablung Carcharoth’un saldırısından kurtulmayı başarmıştı. Menegroth’a dönmüş ve döndüğünde Beren ve Luthien’in gelmiş olduğunu görmüştü. Mablung Beren, Thingol, Beleg ve Huan’ın yanında Kurt’un Avlanışına katılmıştı.

Bir sabah at sürüp Esgalduin Nehri’ni aştılar; ama Luthien geride, Menegroth kapılarında kalmıştı. Üzerine karanlık bir gölge çökmüştü ve sanki güneş hastalanıp kararmış gibi geliyordu ona. Avcılar doğuya ve kuzeye yöneldiler, nehrin akışını izleyerek sonunda Esgalduin’in kuzeyininde karanlık bir vadide Kurt Carcharoth’a rastladılar. Carcharoth, çağlayanın dibinde yok edici susuzluğunu gidermek için içiyor ve uluyordu, böylece farkına vardılar. Uzaktan yaklaşmalarını gördü ama saldırmak için acele etmedi. Belki de Esgalduin’in tatlı sularıyla bir süre acısı hafiflemiş olarak, yüreğinin şeytansı kurnazlığı canlandı; ona doğru at sürerlerken yan tarafındaki derin bir çalılığa girip orada gizlenerek yattı. Avcılar bölgenin etrafına nöbetçiler yerleştirip beklediler, gölgeler ormanda uzadı.

Beren, Thingol’un yanında duruyordu. Birden Huan’ın yanlarından ayrılmış olduğunu fark ettiler. Sonra sık çalılığın içinden büyük bir uluma geldi; çünkü Huan sabırsızlanıp, kurdu arayarak saklandığı yerden çıkarmak için gitmişti. Ama Carcharoth ondan uzak durarak dikenlerin arasından fırlayıp aniden Thingol’un üzerine atladı. Beren hızla Thingol’un önüne elinde mızrağıyla geçti ama Carcharoth onu yana sürükleyip yere yıktı ve göğsünü ısırdı.

O anda Huan çalılıktan fırlayıp Kurt’un üzerine atladı, şiddetle dövüşerek yere düştüler. Hiçbir kurt ve kurt köpeğinin mücadelesi buna benzemiyordu. Çünkü Huan’ın ulumasında Orome’nin borularının, Valar’ın öfkesinin sesi duyuldu ama Carcharoth’un ulumalarında Morgoth’un nefreti, çelik dişlerden daha zalim kötülük vardı; haykırışlarıyla tepelerden kayalar parçalanıp Esgalduin çağlayanlarına düşüyordu. Orada ölümüne dövüşüyorlardı. Ama Thingol bunu önemsemeyip Beren’in kötü şekilde yaralandığını görerek yanına diz çöktü.

Beren ve Huan’ın Ölümü

Huan, Carcharoth’u öldürdü; ama orada, Doriath ormanında, uzun süre önce söylenmiş yazgısı da tamamlanmıştı; ölümcül yaralar almış, Morgoth’un zehri içine işlemişti. Beren’in yanına gelip yere yığıldı, üçüncü kez sözcüklerle konuştu; ölmeden önce Beren’e elveda dedi. Beren konuşmadı ama elini kurt köpeğinin basına koydu, böylece ayrıldılar. Mablung ve Beleg aceleyle Kral’ın yardımına koştular, ama olanları gördüklerinde mızraklarını fırlatıp ağladılar.

Sonra Mablung bir bıçak alıp Kurt’un karnını yardı; içi neredeyse bir ateş tarafından tamamen yakılıp yok edilmiş gibiydi ama Beren’in mücevheri tutan eli çürümemişti. Mablung ona dokunmak için uzandığında, el yok oldu ve Silmaril orada göz önüne çıkmış olarak durdu. Işığı çevrelerindeki ormanın gölgelerini doldurdu. Sonra Mablung korku içinde onu hızla alıp Beren’in eline yerleştirdi. Ve Beren, Silmaril’in dokunuşuyla canlanıp onu yukarıya kaldırarak Thingol’e almasını söyledi.

“Şimdi Macera başarıldı,” dedi, “yazgım tamamlandı”; ve bir daha hiç konuşmadı.

Mablung Sayısız Gözyaşı Savaşına Katılıyor

Mablung

Çünkü Feanor’un oğulları Silmaril’i talep ediyorlardı.

Beleg ve Mablung Sayısız Gözyaşı Savaşına Doriath’dan tek katılanlardı. Thingol Maedhros’un Birliğine katılmamıştı. ÇÇünkü Feanor’un oğulları Silmaril’i talep ediyorlardı. Thingol Mablung ve Beleg’in Feanor’un oğullarına katılmasını yasaklamış onlarda Fingon’un ordusuna dâhil olmuşlardı. Morgoth kesin bir zafer elde etmişti. Fakat hem Mablung hem Beleg kurtulmayı başarmıştı. Aynı zamanda Mablung Haleth Evi’nden üç kişiyi kurtarmış ve onları tedavi etmişti.

Hurin Oğlu Turin Doriath’da

Turin ve Saeros’un Kavgası

Savaştan sonra Hurin oğlu Turin Doriath’a gelmişti. 484 yılında Turin ile Kralın Konsey üyelerinden Saeros arasındaki tartışmaya şahit olmuştu. Turin Saeros’un Hithlum’un kadınlarına hakaret etmesine çok sinirlenmiş ve elindeki içki kadehini Saeros’un suratına fırlatmıştı. Saeros ciddi şekilde yaralanmıştı. Turin kılıcını çekip Saeros’a saldırmaya çalıştığında Mablung onu engellemiş ve Turin masayı terk etmişti.

Turin gittikten sonra Mablung Saeros’la konuşmuştu.

Mablung: ”Senin canını sıkan nedir bu akşam? Bu kötülükten seni sorumlu tutuyorum; hem belki Kral’ın kanunu, yaralı bir ağzın, sataşmaların için adil bir karşılık olduğuna karar verir.”

Saeros: ”O budalanın bir sıkıntısı varsa, bırak Kral’ın hükmüne sunsun. Lakin burada kılıç çekilmesi, böyle bir sebepten mazur görülemez. Eğer ki Orman Kaçkını bana malikenin dışında kılıç çekerse onu öldüreceğim.”

Mablung: ”Aksi de olabilir. Ancak ölen her kim olursa olsun, Doriath’tan çok Angband’a yaraşır, bir şey olur ve daha muazzam bir şerrin yolu açılır. Hakikat şu ki kuzeyden gelen bir gölgenin uzandığını ve dokunduğunu hissediyorum. Kulak ver ki Saeros, gururun yüzünden Morgoth’un emelini gerçekleştirmeyesin ve unutma ki sen bir Eldar’sın”

Saeros: ”Bunu unutmadım.”

Fakat ne yazık ki olaylar Mablung’un ileri görüşlü olduğunu gösterecektir.

Saeros’un Ölümü

Sonra ki gün Saeros Turin’e pusu kurarak ona saldırmış ama Turin onu alt edip kovalamaya başlamıştı. Mablung ilk kimin saldırdığını görmemişti. Mablung Turin’i peşinden koşmuş ve onu durdurmayı denemişti. Bu sırada Saeros Esgalduin’i besleyen bir derenin yüksek kayalıkların arasından derin bir yarığa döküldüğü yere gelmişti. Buradan da atlamayı denemiş ama ayağı kayarak geriye düşmüş ve kafasına bir taşa çarparak ölmüştü.

Turin: ”Mutsuz aptal! Buradan sonra Menegroth’a yürümesine izin verecektim. Şimdi hak etmediğim halde bana bir suç yüklenmiş oldu.”

Mablung: ”Heyhat! Yalnız şimdi bizimle birlikte dönmelisin Turin, zira Kral bu fiilyat hakkında hüküm vermeli.”

Turin: ”Kral adil olsaydı, beni suçsuz bulurdu. Ama bu, onun danışmanlarından biri değil miydi? Bir kral neden dostu olarak kötü yürekli birini seçsin? Onun kanunu ve hükmünü reddediyorum.”

Mablung: ”Sözlerin fazlasıyla gururlu. Bilgelik öğren! Bir kanun kaçağına dönüşmeyeceksin. Bir dost olarak, benimle dönmeni istiyorum. Başka tanıklar da var. Hakikati öğrendiğinde Kral’ın seni affedeceğini ümit edebilirsin.”

Turin: ”Talebini reddediyorum. Boş yere Kral Thingol’un affını aramayacağım ve şimdi, onun benim için belirleyeceği sonun beni bulamayacağı bir yere gideceğim. İki seçeneğiniz var: ya gitmeme izin verirsiniz ya da kanunuza uyuyorsa beni öldürürsünüz. Çünkü sayınız beni canlı yakalamaya yetmez.”

Mablung: ”Bir ölüm yeterli.”

Ama gerçekleşen her şey Thingol’ün huzurunda anlatıldığında, Kral, Tûrin’e haksızlık edildiğine inanarak onu affetti.

Mablung’un Morwen’i Arayışı

Turin’in gidişinden sonra Morwen ve Nienor Doriath’a gelmişti. 496 yılında Morwen ve Nienor Glaurung’un Nargothrond’u ele geçirdiğinde Turin’in orada olduğunu öğrenmişlerdi. Morwen Nargothrond’a doğru yolculuğa çıkmış ve Thingol’de onu takip etmeleri için Mablung önderliğinde Sınır-Bekçilerinin bir bölümünü yollamıştı.

Sirion’un kıyıları yakınında Morwen’i buldular ve Mablung, Menegroth’a dönmesini rica etti; ama o ölmeye çok yakındı ve ikna edilemeyecekti. O zaman Nienor’un onların yanına geldi, Morwen’in emrine rağmen dönmeyecekti; Mablung çaresizce onları Alacakaranlık Gölleri’ndeki gizli teknelere getirdi, Sirion’u aştılar. Üç günlük yolculuğun ardından, uzun zaman önce Felagund’un büyük emek harcayarak Nargothrond’un kapıları önünde yükselttiği Casuslar Tepesi’ne, Amon Ethir ulaştılar.

Orada Mablung, Morwen ve kızının etrafına süvarilerden bir koruma yerleştirip daha ileri gitmelerini yasakladı. Ve o, izcileriyle birlikte yapabildikleri kadar gizlice, tepeden aşağıya, hiçbir düşman izi görmeyerek Narog’a indi. Ama Glaurung onların yaptığı her şeyin farkındaydı, öfkenin kızgınlığı içinde ileri atılıp nehre uzandı. Nehirden devasa bir duman ve pis koku yükseldi ki Mablung ile yanındakiler körleşip kayboldular. O zaman Glaurung, Narog üzerinden doğuya geçti.

Amon Ethir üzerindeki nöbetçiler Ejderin saldırısını görerek Morwen ve Nienor’u alıp tüm hızlarıyla doğuya doğru kaçmaya çalıştılar; ama rüzgâr üzerlerine solgun sisler taşıdı. Ve atları ejderin leş kokusuyla delirip yönetilemez hale gelerek sağa sola kaçıştı. Bir bölümü ağaçlara çarpıp ölene, diğerleri uzaklara yayılana dek. Hanımlar böylece kayboldu ve doğrusu Morwen hakkında hiçbir kesin haber asla Doriath’a ulaşamadı. Ama Nienor atından düşüp yaralanmış olarak Mablung’u beklemek üzere Amon Ethir’e dönmeyi başardı. Böylece dumanın üstündeki gün ışığına ulaştı; batıya bakarak, kafası tepenin üzerinde yatan Glaurung’un gözlerine dik dik baktı.

Glaurung Nienor’u Büyülüyor

Kızın iradesi bir süre onunla savaştı. Ama Glaurung gücünü ortaya koyup onun kim olduğunu öğrenerek onu gözlerine bakmaya zorladı. Üzerine tam karanlık ve unutkanlık büyüsü gönderdi. Öyle ki başına gelen hiçbir şeyi, ne adını ne de başka bir şeyin adını hatırlayamadı; günler boyunca ne duyabildi ne görebildi ne de kendi iradesiyle kımıldayabildi. Sonra Glaurung, onu Amon Ethir üzerinde tek başına dikilir bırakıp Nargothrond’a döndü. Glaurung orayı terk ettiğinde büyük cesaret gösterip Felagund’un salonlarını keşfeden Mablung, ejder yaklaşırken kaçarak Amon Ethir’e döndü.

Tepeyi tırmanırken güneş batıp gece çöktü; orada taştan bir görüntü gibi yıldızların altında tek basına dikilen Nienor dışında kimseyi bulamadı. Kız hiçbir şey konuşmadı ya da duymadı, eğer elini biri tutsa onun peşinden geldi. Bu yüzden büyük bir keder içine gömülen Mablung, ona boşuna gözüktüğü halde kızı da yanında götürdü; çünkü yabanda yardımsız kalarak ikisi de ölecek gibiydi.

Ama Mablung’un üç yoldaşı tarafından bulundular. Yavaşça kuzeye ve doğuya doğru, Sirion’un ötesindeki Doriath diyarının çitlerine, Esgaldun’in yanındaki korunan köprüye doğru ilerlediler. Doriath’a yaklaşırken Nienor’un gücü yavaş yavaş döndü; ama hâlâ konuşamıyor ya da duyamıyor, elinden tutulup götürülürken körcesine yürüyordu.

Nienor’un Kaçışı

Ama sonunda çitlere çok yaklaştıklarında sürekli açık olan gözlerini kapatıp uyudu; onu yatırıp dinlendirdiler, çevrelerine dikkat etmediler, çünkü tamamen yıpranmışlardı. Orada bir Ork çetesinin saldırısına uğradılar, artık sık sık Doriath’ın çitleri yakınında gezmeye cesaret eder olmuşlardı. Nienor o anda görme ve duyma yeteneğini yeniden kazanmıştı ve Orkların çığlıklarıyla uyanarak dehşet içinde ayağa kalkarak yakalanmadan önce kaçtı. Orklar onun ardından bir av başlattı, Elfler Orklara yetişip ona zarar vermeden önce öldürdüler, ama Nienor onlardan da kaçtı.

Çünkü korku çılgınlığı içinde kaçıyordu, bir geyikten daha hızlıydı ve koşarken çırılçıplak olana dek elbiseleri yırtıldı; kuzeye doğru koşarak onların görüş alanının dışına çıktı, uzun süre aramalarına rağmen ne onu ne de izini buldular. Mablung sonunda üzüntü içinde Menegroth’a dönüp olanları anlattı. Thingol ve Melian kederle doldular; ama Mablung devam edip ilerilere giderek uzun süre boşu boşuna Morwen ile Nienor’a dair haberler aradı. Nienor abisi Turin tarafından bulunacaktı.

Mablung Morwen ve Nienor’u korumakta başarısız olduğu için kendinden utanıyordu. Bunun için Doriath’ı terk etmiş ve üç yıl boyunca onları aramıştı.

Mablung Turin’in Yardımına Gidiyor

Mablung

499 yılında Glaurung’un ilerleyişini ve yolunu Brethil’e yönelttiğini haber almıştı, ayrıca Nargothrond’lu Kara Kılıç’ın orada yasadığı söylentisini duymuştu. Bu yüzden Tûrin’i uyarmak, gerekirse yardım etmek için gelmişti.

Turin Glaurung’u öldürmüş aynı zamanda karısı Niniel’i kaybetmişti. Turin Glaurung’u öldürdükten sonra Haudh-en-Elleth’e giderek orada oturup yaptıklarını düşündü. Ona öğüt vermesi için Finduilas’a seslendi; şimdi soyunu aramak için Doriath’a giderek mi, onları sonsuza dek terk edip savaşta ölümünü arayarak mı daha fazla kötülük getireceğini bilmiyordu.

Orada otururken, Mablung yanında bir Gri Elf topluluğuyla Teig1in Geçisleri üzerinden geldi ve Tûrin’i tanıyıp onu selamladı. Turin onları görmüş ve Ejderi öldürdüğünü söylemişti. O zaman şaşkınlık içinde kalıp ona övgüler yağdırdılar; ama o bunlara aldırmadı ve dedi ki:

“Sadece sunu soruyorum: soyumla ilgili haberleri verin bana, çünkü Dor-lomin’de onların Saklı Krallık’a gitmiş olduklarını öğrendim.”

Mablung Turin’e Gerçekleri Anlatıyor

Sonra Mablung sıkıntı içinde kaldı ama çaresizce Tûrin’e, Morwen’in kayboluşunu, Nienor’un unutkanlık büyüsüne kapılıp onlardan kaçarak kuzeye gidişini anlattı. O anda Tûrin kadersizliğinin kendisini yakaladığını, Brandir’i haksız yere öldürdüğünü anladı; böylece Glaurung’un sözleri onun içini doldurdu. Ölüme çok yakın biri gibi kahkahalar atarak haykırdı:

“Bu gerçekten acı bir şaka!” Ama Mablung’a gitmesini, üzerinde felaketler olan Doriath’a dönmesini emretti. “Ve bu lanet, senin görevinin de üzerinde!” diye haykırdı. “Bu sadece biraz eksik. Şimdi gece yaklaşıyor.”

Turin’in Ölümü

Sonra onlardan rüzgâr gibi kaçtı. Onlar da ne tür bir deliliğe yakalandığını merak ederek şaşırdılar; peşinden izlediler. Ama Tûrin onlardan uzaklaştı. Cabed-en-Atas’a ulaşıp suyun gürlemesini duydu, kış gelmiş gibi tüm yaprakların kuruyup ağaçlardan düşüşünü gördü. Orada sahip olduğu her şeyin sonunda, geride kalan tek şeyini kılıcını çekti ve dedi ki:

“Selâm Gurthang! Seni kullanan el dışında hiçbir efendi ya da sadakat tanımazsın. Hiçbir kandan çekinmeyeceksin. Bu yüzden Turambar Tûrin’i alır mısın, beni hızla katleder misin?”

Ve kılıçtan yanıt olarak soğuk bir ses çınladı:

“Evet, kanını mutlulukla içeceğim, böylece efendim Beleg’in kanını ve haksız yere katledilen Brandir’in kanını unutabilirim. Seni hızla katledeceğim.”

Sonra Turin, kabzayı toprağın üzerine yerleştirip kendini Gurthang’ın üzerine attı ve kara kılıç yaşamını aldı.

Mablung ve Elfler geldiklerinde Glaurung’un ölüsüne baktılar, Tûrin’in bedenine bakıp kederlendiler; Brethil İnsanları oraya geldiğinde, onlardan Tûrin’in deliliğinin ve ölümünün sebeplerini öğrendiklerinde şaşırdılar; Mablung acıyla konuştu:

“Hurin’in Çocukları’nın kadersizliğinde tuzağa düşürüldüm, getirdiğim haberlerle sevdiğim biri öldü.”

Sonra Turin’i kaldırdılar, Gurthang’ın parçalanıp kırıldığını fark ettiler. Elfler ve insanlar orada büyük bir odun yığını oluşturup görkemli bir ateş yaktılar. Ejderi ise kül olana dek yaktılar.

Turin’i öldüğü yüksek bir tepeciğe yatırdılar, Gurthang’ın kırık parçalarını yanma koydular. Her şey yapıldığında, Elfler Hurin’in Çocukları için ağıt yaktı. Ve bedenini büyük, gri bir tepeciğin üstüne yerleştirilip mezar taşına Doriath rünleriyle şu sözcükler oydular:

TURAMBAR TÛRİN DAGNIR GLAURUNGA

Ve altına da şunu yazdılar.

NINİEL NIENOR

Ama o, orada değildi ve Teiglin’in soğuk sularının onu nereye götürdüğü asla bilinemedi.

Mablung’un Ölümü

Mablung Doriath’a geri gelmişti. 502 yılında Thingol Nauglamir’in üzerine Silmaril’i yerleştirmek için görevlendirilen Nogrod Cüceleri tarafından katledilmişti. Cücelerin çoğu yakalanmış ve Silmaril geri alınmıştı. Thingol’un eşi Melian, Silmaril’i Mablung’a emanet etmiş ve o da onu Hazine Odası’na kilitlemişti. 503 yılında Cüceler yollarında ilerleyip büyük köprüyü geçerek Menegorth’a girdiler.

Ve orada, Eski Günler’in kederli olayları içindeki en keder verici şey oluştu. Çünkü Bin Mağara’da savaş vardı, birçok Elf ve Cüce öldürülmüştü; bu unutulmayacaktı. Cüceler zafer kazandılar ve Thingol’ün salonlarını yağmalayıp talan ettiler. Orada Nauglamir’in bulunduğu hazinenin kapılarının önünde cesurca savaşan Ağır Elli Mablung katledildi ve Silmaril alındı.

Kaynakça

1) Silmarillion; İthaki Yayınları
2) Hurin’in Çocukları; İthaki Yayınlar.

Eğer Orta Dünya hayranıysanız, bizi TwitterInstagram ve Facebook üzerinden takip etmeyi unutmayın!

Yüzüklerin Efendisi dizisiyle ilgili son haberleri takip etmek için portalımıza, Orta Dünya ile ilgili tartışmalara katılmak için de forumumuza mutlaka bir göz atın.

YouTube ve Twitch kanallarımıza da bekleriz.

Mutlaka Okuyun!

entler

Entler

Yaşlı gözlere garip bir bakış, bir çeşit uyanıklık geldi; derin kuyular örtüldü. “Ham, şimdi,” diye …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir