Tolkien ve Lewis Modern Mit Anlatıcılığını Nasıl Canlandırdı?

James Parker tarafından yazılan “Tolkien ve Lewis Modern Mit Anlatıcılığını Nasıl Canlandırdı?” başlıklı yazı; Philip ve Carol Zaleski adlı yazar çiftin, The Fellowship: The Literary Lives of the Inklings adlı kitabının incelemesini ve J.R.R Tolkien, C. S. Lewis, Charles Williams ve Owen Barfield’in içinde bulunduğu Inkling grubuna içeriden bir bakışı konu alır. 

Oxford’un ünlü yazarlarının hikâyeleri

Tolkien ve Lewis,Williams, Barfield
Saat yönünde: Charles Williams, Owen Barfield, C. S. Lewis ve J. R. R. Tolkien (Marc Burckhardt / The Atlantic)

Tolkien ve Lewis Modern Mit Anlatıcılığını Nasıl Canlandırdı?

Bu büyülü odada, kıvılcımların çıtırtısı ve bardak tıngırdıtılarının arasında, onların konuştuğunu duyabilirsiniz. Havada pipo dumanının kokusu, yaygaracı şovenistler ve yağmurdan yeni ıslanmış yünlü kumaşlardaki ıslak köpek kokuları…Silmarillion beyninin içinde ışıklar saçarak gidip gelirken, J.R.R Tolkien’in bilgiç bilgiç mırıldanmalarını duyabilirsiniz. Şuan üzerinde reçel lekeleri olan sonu gelmez taslaklarından birini okuyor ve iş arkadaşı Hugo Dyson ise koltuğunda kımıldanarak “Ah Tanrım, yine mi lanet olası bir elf!” diyerek onu dürtüyor. Öte yandan, C. S. Lewis’in tren kondüktörlerini andıran bariton sesini, yazar ve tefsirci bir rahip olan Charles Williams’ın sesini ve filozof Owen Barfield’in fikir akışlarını ve tartışmalarını duyabilirsiniz. Bu adamların hepsi de birbirinden kararlı entelektüellerdir. Ancak şenlik ve ziyafet onlar için bir tutkudur. Sandalyeler derin, şömine ateşi körüklü ve ızgaradaki ateş de ekstra kızgındır. Lewis’in kardeşi Warnie, içkileri servis eder. Zamanla duvarların seviyesi düşer. Ve bu sahne zaman içinde genişleyerek devam eder.

Philip ve Carol Zaleski’nin The Fellowship: The Literary Lives of the Inklings adlı kitabı; bir zihin haritası, dini bir yolculuk ve bir kardeşliğin biyografisidir. Yıllar içinde bir sürü Inkling gelip geçmiştir, Warnie’nin elinden içki içip halıların üzerinde volta atmışlardır. Ancak bu kitapta Zaleski’ler, onların arasından, tüm zamanların en güçlü fikir alışverişlerini ve etkileşimlerini gerçekleştiren dört kişiye, Tolkien, Lewis, Williams ve Barfield’e odaklanmışlardır. Hepsi de Hristiyan olan bu adamların birlikteliğini Zaleski’ler şöyle adlandırır, “inancın kusursuz rüzgar gülü”: Yeni Çağ öncesi adamı olarak Barfield, aşırı ciddi bir Katolik olarak Tolkien, gürültücü ve bağnaz bir ilahiyatçı olarak Lewis ve büyüye düşkün, ritüalistik bir Anglikan olarak ta Williams.The Literary Lives of the Inklings Tolkien ve Lewis

“Özellikler: yazmaya ve Hristiyanlığa düşkünlük.” Böyle açıklamıştı Lewis Williams’a Mart 1936 tarihli bir mektubunda. Oxford’un Magdalen Kolejindeki her Perşembe geceleri toplanan bu ‘gayriresmi kulübe’ davet etmişti onu. Bu bir hayran mektubuydu aslında, ikisi de birbirlerini tanımıyorlardı. Ancak sonra Lewis kendini, Williams’ın fantastik romanı The Place of the Lion’ı okurken buldu. “Hayatımın en büyük edebi olaylarından biriydi” diye tanımladı onu. Lewis bir Oxford öğrencisi ve İngiliz dili öğretmeniydi, aynı zamanda da yeni yeni olgunlaşan bir dindardı. Williams ise yayınevinde çalışırdı, hararetle yazardı, baca gibi tüttürürdü ve edebi ve metafizik konularında dersler verirdi. Dindar olan ve kiliseye giden Williams aynı zamanda batıni mistik sıralamada yüksek derecelerdeydi ve Londra Metrosunda seyahat ederken kutsal semboller üretirdi. W.H. Auden onun bir ermiş olduğunu düşünürdü. Lewis’in mektubuna cevap olarak Williams, The Allegory of Love kitabı için şöyle yazdı: ”Daha önce kitabına hayran olduğum bir yazarın da bana hayran olması hiç başıma gelmemişti.” Mutlu bir tesadüf, karşılıklı tebrikler, estetik ve ruhsal seviyede sıcak bir karşılaşma…Tam bir Inkling klasiği.

İşte böyle başladı ve eklemelerle, eksilmelerle devam etti. Ta ki 1940’ların sonuna kadar. Sesli okuma ve bitmemiş eserlerin üzerine yorum yapma grubun öncelikli aktivitesiydi. Lewis’in The Great Divorce’ı, Williams’ın All Hallows’ Eve’i ve bizim için daha tanıdık olan, Tolkien’in The Lord of the Rings’i bu bağlamda ortaya çıktı. Tolkien de Lewis gibi Oxford Üniversitesinin bir parçasıydı, filolog ve Anglo-Sakson profesörüydü, gündüzleri Beowulf’u öğretir, geceleri ise kendi ürettiği dillerde düzeltmeler yapardı. Düzeltme yanlış bir kelime seçimi tabii: Tolkien dalardı, keşfederdi, derine inerdi, tıpkı Moria Madenlerindeki mutlu bir cüce gibi kazardı. Çünkü dilin köklerinde, hikâyesinin de köklerini bulurdu. 1931’deki bir konuşmasında “Sanatsal bir dilin mükemmel olması için, en azından bir mitolojik taslağın inşa edilmesi gerekir.” Demişti. Ve işte bu Yüzüklerin Efendisinin DNA’sıydı. İşte Tolkien bu zamanlarda Barfield ile tanışmıştı. Onun dili daha çok “insan ruhunun yaşayan iç dünyası” ile ilgili öğeler içerirdi. Barfield’ın 1926 tarihli mükemmel çalışması History in English Words; Batı düşüncelerinin gelişimi ve kelimelerin değişik anlamları kullanılarak hazırlanmış felsefik, yol gösterici ve aydınlatıcı bir arkeoloji çalışmasıydı. Ve Barfield için tüm gerçeklik, zihinsel gerçeklikten ibaretti. “Bilinçaltı ile ilgili uzun süreli değişiklikler yaparken, aslında dünyanın kendisini değiştiririz. Bilinçaltı, dünyanın küçücük bir parçasının sıkışıp kaldığı bir yer değildir. O aslında, tüm dünyanın kendisidir” derdi.

Biz Inkling’leri gelenekçiler ve modernizmin çatık kaşlı çocukları olarak görüyoruz. Lakin, bizzat Lewis materyalizme, ateizme ve 20. Yüzyılcılığa karşı gayet yumuşak başlı bir şekilde polemik olmuştur. Diğer bir yandan, Tolkien’in “sanatsal dil üretimi” projesinden daha modernist bir proje olabilir mi? Tıpkı modernistler gibi Büyük Savaş tarafından yerle bir edilmiş olan Inkling’ler; bu dünyanın ötesindeki dünyaya parçalanmalar ve kararsızlık ile değil, katlanarak artan bir bağlılık ile cevap vermişlerdir.

Tolkien ve Lewis
Tolkien ve Lewis

T.S Eliot bunu “Zamansızlığın, zaman ile kesişmesidir,” diye adlandırmıştır. Ve siz bunu: cüceler şarkılarını söylerken Bilbo Baggins’in “tuhaf ayların aydınlattığı karanlık diyarlara” sürüklenmesinde; Williams’ın romanlarındaki “tüm bilinenlerin ötesindeki olasılıklar”da; Barfield’in haç işaretinin şeklinde gördüğü “bu, zaman ve ebediyetin, yatay ve dikey olarak kesişmesidir” düşüncesinde görebilirsiniz.

Inkling’ler hala etkisi sürdürmekte. Tolkien mit iştahımızı hala canlı tutuyor. Lewis, Tolkien’in ‘tutarsız mitoloji’ olarak adlandırmasına rağmen, Narnia’yı yarattı ve Zaleski’lere göre “John Bunyan’dan sonra en çok satan Hristiyan yazar” olabilir. Williams ve Barfield’e gelince, onlar belirsiz gelecekte asılı duruyorlar. Ve Warnie içkilerini bir tur daha doldururken, Inkling’ler zaman ve uzay boyunca, sallanan sandalyelerinde zaferleriyle birlikte oflayıp puflamaya devam ediyorlar.

Bizi TwitterInstagram ve Facebook üzerinden takip etmeyi unutmayın!

Yüzüklerin Efendisi dizisiyle ilgili son haberleri takip etmek için portalımıza, Orta Dünya ile ilgili tartışmalara katılmak için de forumumuza mutlaka bir göz atın.

YouTube ve Twitch kanallarımıza da bekleriz.

Kaynak: theatlantic.com (Tolkien ve Lewis Modern Mit Anlatıcılığını Nasıl Canlandırdı?)

Mutlaka Okuyun!

Alan Lee

Alan Lee ile Yüzüklerin Efendisi’ni Resmetmeye Dair

İngiltere merkezli yayınevi Folio Society, Yüzüklerin Efendisi’nin ünlü illüstratör Alan Lee tarafından ciltlenmiş, numaralandırılmış ve …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir