Hüzzam; derin keder, üzüntü hali. Nasıl açıklanır ki bu terim şimdi? Derin üzüntü haline sokabilen şey 6 harf ile anlatılabilir mi gerçekten? Hadi anlattı diyelim, hissettirebilir mi? Eğer o hüzzam iki perdelik bir tiyatro oyunuysa ve Türk Tiyatrosu’nun en şahane değerlerinden biri; Maral Üner oynuyorsa; size her türlü duyguyu hissettirir…
Bu oyunu iki kez ön sıralardan izledim ve her ikisinde de gözlerimdeki hayranlık ve hayret ışıkları hiç sönmedi. Tiyatronun, rol yapabilme kabiliyetinin doruğa çıktığı bir oyun bu, bir anı yaşantısı…
Oyun, izlemeye geldiğiniz kadının farklı bir yansıması ile açılıyor, kulağınıza çalınan sesler ile görüntüyü bağdaştıramıyorsunuz, tam karmaşa duyguları bedeninize hakim olacakken Maral Üner’i görüyorsunuz ve tüm bedeninizi bir beğeni nidası kaplıyor ve o nidayı bastırıp sessizce oyunu izlemek durumunda kalıyorsunuz. Koltuğunuza yaslanıp kendinizi Mah’ın hikayesine bırakıyorsunuz…
Mahpeyker yani tanıdıklarının söyleyişi ile “Mah”, Osmanlı’nın son parlak dönemlerinden Hakkı Paşa’nın biricik torunu, ömrü hayatını el bebek gül bebek, şımartılarak yaşamış bir güzel kız çocuğu. Sonra zaman geçip büyüdüğünde aşık bir genç kız, bir anne adayı, bir evlat sahibi, bir eş ve en önemlisi fırtınanın ortasında kalmış, elini attığı her dalda rahmetli Paşa dedesini aramış ve hep eli boş dönmüş zavallı bir kadın. Ama her zaman asil ve gözlerinde geçmişe dönük bir hüzün damlası… Böyle bir hikaye işte Sevgili Mah hanımın hikayesi…
Zaman kaybetmeden gidin, görün bu güzel oyuncu – oyun kombinasyonunu. Beni bu kadar etkileyen başka bir oyun izler miyim bilmiyorum, zor.
“Klasik Türk müziğinde segâh perdesinde bir makam” diyor TDK “Hüzzam” kelimesi için. En karakterli makamdır bana göre, bunalım duygusu ile karışık hafif coşkulu tınılar taşır. Maral Üner hanımefendinin uzun yıllardır sergilediği “Hüzzam” isimli oyunu seyrettiğimde bu duyguların hepsini tek tek yaşadım. Metin olarak güzel hazırlandığı, sağlam ve vurucu kelimeler ile süslendiği söylenebilir. İlk perdeyi izlerken Maral Üner ile empati kurmamak ve yorgunluğunu hissetmemek elde değil. Bu da oyuna farklı bir hava katıyor. Ses kayıtları aracılığı ile zamanda yolculuk eden, ona her oyunda bir kez daha seslenen yaşama veda etmiş dostlarını hatırladığını bilmek gerçekten çok üzücü. Tecrübenin verdiği yorgunluk ile yavaş adımlar atar iken her adımda Hüzzam’ı ilk kez oynadığı günü hatırladığına eminim. İkinci perdenin sürprizli başlangıcının ardından metni tam anlamıyla kavramaya ve o “Eski İstanbul hanımefendisinin” yerine kendinizi koymaya, o hikayeyi yaşamaya başlıyorsunuz. Ankara / Ekim 2015
Hüzzam – Ankara Devlet Tiyatrosu
2 Perde – 2 saat
Oyun Detayı
Yazan Güner Sümer Yöneten Olcay Poyraz Dekor Tasarımı Ethem Özbora Giysi Tasarımı Yıldız Köse Işık Tasarımı Mehmet Yaşayan Sahne Amiri Ahmet Ceylan Kondüvit Burak Üner Işık Kumanda Alper Öğüt Suflöz Necmiye Özsümer Dekor Sorumlusu Sinan Devir Aksesuar Sorumlusu Özgür Doğan Kadın Terzi Esma Beyazıtoğlu Perukacı Ali Abdi Akyüz Oyuncular Maral Üner Sesler Kaya Akarsu Yıldıral Akıncı Ayşe Akınsal Orhan Aral Mehmet Atay İstemi Betil Muammer Çipa Nurşim Demir Erdoğan Göze Değer İmsel Erol Kardeseci Gönül Orbey Nihal Türkmen Baykal Saran Günaydın Yaltırak