Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri 8. bölümüyle, 1. sezon finalini yaptı. İnişli çıkışlı bir sezonun bitiminde Sauron düğümü çözüldü, Yabancı karakteriyle alakalı çok güçlü ipuçları verildi ve Elflerin 3 yüzüğüyle Güç Yüzükleri’ne giriş yapıldı. Gelecek sezon için bırakılan büyük soru işaretleriyle, 8. bölüm incelemesi başlıyor.
Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri 8. Bölüm İncelemesi
Öncelikle, 1. sezon değerlendirmesini ayrı bir video ile yapıp, artıları ve eksileriyle sezon hakkında görüşlerimi daha kapsamlı bir biçimde sizlerle paylaşacağım. Sonrasındaki günlerde de, dizinin 2. sezonunu beklerken kitaplarda olduğu haliyle Orta Dünya’yı anlatmaya devam edeceğim. Orta Dünya videolarını ve canlı yayınları kaçırmamak için abone olup, bildirimleri açmayı unutmayın.
8. bölümün adı “Alloyed”, yani “Alaşımlı”. Bölüm adını çok net bir biçimde Güç Yüzükleri’nin yapımı için Sauron’dan alınan mithril, altın ve gümüşten oluşan alaşım öğretisinden alıyor. Bölüm adı aynı zamanda, Galadriel ve Halbrand karakterlerinin etkileşimiyle tekrar kendini göstermeye karar veren Sauron’a da gönderme olabilir.
Sezon finali diğer bölümlerin aksine, dizi jeneriğini göstermeden başlıyor.
Yabancı, Eryn Galen’e, yani Yeşilorman’a ulaşmış. Yeşilorman, Legolas ve Thranduil’in memleketi olan ormandır. 3. Çağ’da Ölüm Büyücüsü olarak bilinen Sauron burada Dol Guldur’u kurar. Dol Guldur’un hizmetindeki dev örümcekler, yarasalar ve Orklar ormanı işgal eder. Orman kararır ve örümcek ağlarıyla kaplanır. Bu noktadan sonra bu orman Kuyutorman olarak bilinmeye başlar.
Yabancı’nın izini süren Kültist’lerin nihayet onu bulduğunu ve büyücü olan kültistin Nori görünümüyle karşısına çıktığını görüyoruz. Kültisler Yabancı’ya Sauron diye hitap ediyorlar ve ona hizmet edeceklerini söylüyorlar.
Böyle düşünmelerinin sebebi Sauron’un Öfke Savaşı’ndan beri ortadan kaybolmuş olması. Sauron’un af dileyip Orta Dünya’da saklandığı zaman diliminde (ki bu kısma daha detaylı olarak Halbrand’lı bölümlerde değineceğim), Orta Dünya’da kötülük yeniden hareketlenmeye başlar. Doğuda ve Güneyde Melkor tarafından yozlaştırılan pek çok İnsan kötülüğe yönelir. Sauron da bundan cesaret alarak ve Valar’ın onu unutmuş olduğunu düşünerek 2. Çağ’da tekrar ortaya çıkar.
Kültistler, Sauron’a tapan tarikat üyeleri, Sauron’a hizmet etmek için kendini adamış kişilerdir. Meteorun düşmesiyle beraber çok üstün bir varlığın Orta Dünya’ya geldiğini düşünüyorlar ve bunun efendileri olduğu sonucuna vararak peşine düşüyorlar.
Güçleri uyanmaya başladıkça zihnindeki perdenin aralanacağını ve kim olduğunu hatırlayacağını düşünüyorlar. Onu Rhûn’a götürmek istiyorlar. Rhûn Sindarin dilinde Doğu demektir. Mordor’un Kuzeydoğu’sundaki topraklara verilen isimdir.
Lore’a göre Istari’den bu bölgeye giden kişiler Mavi Büyücüler, yani Alatar ve Pallando’dur. Onlara Saruman da eşlik eder. Ancak Saruman uzun bir süre kaldıktan sonra tek başına geri döner ve 3. Çağ’ın 2759 yılında Isengard’a yerleşir.
Gandalf ve Radagast’ınsa Doğu’yla bir bağlantısı yoktur. Hatta Gandalf, Yüzüklerin Efendisi: İki Kule kitabında kendi isimlerini söylerken Doğu’dan şöyle bahseder:
“Beni pek çok farklı ülkede pek çok farklı isimle anarlar. Elfler bana Mithrandir der. Cücelerse Tharkun. Batı’nın unutulup gitmiş topraklarında geçen gençlik dönemimde Olorin ismiyle tanınırdım. Güney diyarlarındaki adım Incanus, Kuzey’deki ise Gandalf’tır. Doğu’ya gelince… oraya yolum hiç düşmez.”
Yabancı’nın peşine düştüğü takım yıldızı ise Hermit’s Hat, yani “İnzivaya Çekilen Adamın Şapkası”ymış. Bu takım yıldızı yalnızca Doğu topraklarında görünüyormuş. Bu yüzden ne Orta Dünya’da ne de dünyamızda tam bir karşılığı yok. Bu takım yıldızı ile ilgili detaylar 2. sezona bırakılmış.
Sauron olduğunu düşündükleri Yabancı’yı, güçlerini kontrol etmeyi hatırlayana kadar kontrol altında tutmaya karar veriyorlar. Bu esnada onları izleyen Hobbitleri fark edince tuzak kuruyorlar. Büyücü olan kültist Yabancı’nın kılığına giriyor. Burada, yardım etmeye çalışan Sadoc ölümcül bir yara alıyor.
Tam Nori’ye zarar verecekleri anda Yabancı müdahale ediyor. Büyücü kültist Yabancı’ya karşılık verdiğinde, filmlerde Saruman’ın Gandalf’a yaptığına benzer bir şekilde Yabancı’nın asa hareketleriyle fırlatıldığını görüyoruz.
Hobbitler burada taş atarak Yabancı’ya yardım ediyorlar. Yüzüklerin Efendisi, Yüzük Kardeşliği – Hobbitler Hakkında bölümünden de biliyoruz ki:
“Hobbitler güçlüklere karşı direnci çok yüksek bir ırktır. Zorluklarla çok iyi baş edebilirler. Kolay kolay tartışmaya girmeyen ve yaşayan şeyleri zevk için öldürmeyen hobbitler, köşeye sıkışınca çok yiğit olurlar. Keskin gözlü olduklarından ve hedefi şaşırmadıklarından çok iyi birer okçudurlar. Sadece ok ve yay da değil, eğer hobbitin biri bir taş almak için eğilirse, arazilerine giren hayvanların bile gayet iyi bildikleri gibi siper almakta fayda vardır.”
Büyücü kültist alevlerle Hobbitleri öldürmek üzereyken, Nori Yabancı’ya kültistlerin asasını veriyor. Yardım etmek için geldiğini ve kim olduğuna ancak kendinin karar verebileceğini hatırlatıyor.
Yabancı asayla müdahale ederek alevleri söndürüyor ve Hobbitleri kurtarıyor. “Gölgeden geldiniz. Gölgeye dönmenizi emrediyorum” dediği zaman, Kültist’ler buldukları kişinin efendileri Sauron olmadığını bunun bir Istar olduğunu anlıyorlar.
Istar sözcüğü Quenya lisanına göre “bilge olan” anlamına gelir, bu da ortak lisanda “Büyücü” olarak tercüme edilir. Istari ise bu sözcüğün çoğul hali olan “Büyücüler”dir. Istari’nin üyeleri, Valar’a hizmet etmek için görevlendirilen, Maiar sınıfına ait ruhlardan oluşur. Istari’nin amacı ise, özgür halkları Melkor’un en sadık hizmetkarı olan Sauron’a karşı uyarmak ve örgütlemektir. Bu büyücüler, Gandalf, Saruman, Radagast ve Mavi Büyücüler Alatar ile Pallando’dur.
Yabancı, kültistlere müdahale ettiği zaman, bir Maia olan Yabancı’nın gözünden bu kişilerin Görünmeyen dünyadaki hallerini görüyoruz. Bu hizmetkarlar, yüksek ihtimalle Sauron’un Forodwaith’te yaptığı deneylerle Görünmeyen dünyaya bağlanmış kişiler.
Görünmeyen dünyadan önceki incelemelerde daha detaylı bahsetmiştim. Özetle, Orta Dünya’daki her şey, Görünen ya da Görünmeyen dünyada yer alır. Görünmeyen dünya ne iyi, ne de kötüdür. Hem karanlık hem de aydınlık ruhsal varlıkları içerir. Aşina olduğumuz varlıkların çoğu yalnızca görünen dünyada bulunurken; Valinor’u görmüş Elfler ve Maiar gibi varlıklar hem Görünen hem de Görünmeyen dünyada yer alır.
Yabancı, kültistleri sürerken, ruhani bir güve şekli beliriyor. Gandalf, Yüzük Kardeşliği filminde Isengard’taki Orthanc kulesinin tepesinde tutsak kaldığında ve Beklenmedik Yolculuk filminde de Orklar ve warglar tarafından ağaçların üzerinde kıstırıldığında bir güve yardımıyla Yelefendisi Gwaihir’i ve kartalları çağırmıştı. Bu güve şekli ona gönderme olabilir.
Ayrıca, Kültist’lerin burada tamamen yok olduklarını düşünmüyorum. Sauron’a hizmet ettiklerini bildiğimize göre, ölümleri sonucunda ruhlarının Görünmeyen Dünya’ya sürülmüş olduğunu ve yeniden vücut bulacaklarını tahmin ediyorum.
Büyücü kültist’in asası filmlerde Morgul bıçağı nasıl yok oluyorsa ona benzer bir biçimde yok oluyor.
Orta Dünya’da büyüler ruhani gücü tüketir. “Yüzüklerin Efendisi, Yüzük Kardeşliği – Khazad-dûm Köprüsü” bölümünde Gandalf, Balin’in mezarında güçlü bir büyü olan Hüküm Sözcüğü söyledikten sonra hiç hali kalmaz, Balrog’la karşılaştığında ise şunları söyler:
“Bir Balrog,” diye mırıldandı Gandalf. “Şimdi anlıyorum.” Sendeleyerek, asasına dayandı tüm ağırlığıyla. “Ne kem talih! Bense gücümü neredeyse tükettim.”
Gücünü tüketen Yabancı da, bu yüzden Sadoc’u iyileştiremiyor.
Hobbitler Koru’ya döndüğünde, Sadoc’un ölümünden sonra yeni yol gösterici Malva olmuş olsa da, bu rolü Poppy üstlenecek gibi duruyor.
Kültist’lerin dediği gibi Yabancı’nın zihnindeki perdenin iyice aralandığını görüyoruz. Daha net bir biçimde konuşmaya ve bir şeyleri hatırlamaya başlamış. Daha fazlasını hatırlamak için Rhûn’a gitmeye karar veriyor. Nori de onu yalnız bırakmak istemiyor. Ailesiyle ve arkadaşı Poppy’yle vedalaşarak Yabancı’ya katılıyor. Bu vedalaşma, 2. sezonda Hobbitleri daha az göreceğimiz anlamına geliyor olabilir. Hepiniz muhtemelen buna çok üzüldünüz, biliyorum.
Yüzüklerin Efendisi, Yüzük Kardeşliği kitabı Karanlıkta Yolculuk bölümünde, Gandalf yol ayrımına geldiğinde burnuna güvenerek yolunu bulmuştu.
Yabancı da buna çok bir benzer şekilde, “şüpheye düşersen, Elenor Brandyfoot, daima burnuna güven.” diyor.
Bu karakterin Gandalf olduğu konusunda çoğu kişi %100 emin olsa da, ben pek değilim. Burnuna güven demesi, Kültistleri güve biçiminde bir büyüyle sürmesi, Hobbitlerle yakınlığı sebebiyle çok yüksek ihtimalle Gandalf. Ancak, Doğu’ya gidiyor olmaları sebebiyle Saruman ya da Mavi Büyücüler’den biri olma ihtimalinin üzerini çizmemek lazım. Yeşilorman’a yaptığı yolculuk ve doğayla olan bağı sebebiyle de Radagast ihtimali de sürüyor.
Bu karakterin bir Istar olduğuysa kesinleşti, ancak hangisi olduğu hala 2. sezona bırakılmış bir gizem. Hatta 2 meteor teorisi gerçek çıkarsa, Kültistlerden birinin “Bu diğeri. Istar.” demesini de göz önüne alarak, Mavi Büyücülerden ikincisinin çoktan geldiği çıkarımı da yapılabilir.
Numenorlulara gelecek olursak, Tar-Palantir’in ölüm döşeğinde olduğunu görüyoruz. Pharazon ona hiçbir insanın yaşarken erişemeyeceği kadar görkemli bir mezar yapılacağını söylüyor.
Yüzüklerin Efendisi, İki Kule kitabı Batıdaki Pencere bölümünde Faramir Numenor’un çöküş sebeplerini anlatırken şunları söyler:
“Numenorlular hala, eski krallıklarında olduğu gibi ve zaten bu yüzden o krallığı kaybetmiş oldukları halde, ebedi yaşama karşı hiç değişmeyen bir açlık duyuyorlardı. Krallar kendilerine yaşayanların evlerinden çok daha mükemmel mezarlar yaptılar ve şecerelerinde tekrarladıkları eski isimleri oğullarının isimlerinden daha çok sevdiler.”
Kralın Dönüşü filminde de, Ak Ağaç’ın yanındayken Gandalf Pippin’e aynı konuşmayı yapıyor.
Pharazon, Numenor’un dört bir yanından çizerlerin davet edildiğini ve Tar-Palantir’in yanında 1 saat geçirdikten sonra tasarımlarını sunabileceklerini söylüyor. Bu kişilerin arasında mimar olmaya çalıştığını bildiğimiz, Elendil’in kızı Eärien de var.
Eärien, Kralın çehresini çizmek için onunla baş başa kaldığı zaman, Kral uyanıyor ve Eärien’i kızı Miriel zannediyor. Halklarının eski âdetleri geri gelmezse Numenor Adası’nın yok olacağını söylüyor. Eärien’i Palantir’e bakması için kulenin en tepesine yönlendiriyor. Tar-Palantir zaman kavramını yitirdiğini, bu yüzden Palantir’e çok uzun süre bakmamasını söylüyor.
Eärien Palantir’de çok yüksek ihtimalle Numenor’un çöküşünü görecek. Bu durum onu iki uçtan birine iyice itebilir. Zaten Pharazon yanlısı biri olduğu ve yakında Isildur’un öldüğü haberini de alacağı için, ya Melkor tapınağını yapacak mimar olma ihtimali iyice artacak, ya da gördükleri sebebiyle Tar-Palantir’in de dediği gibi eski âdetlerin geri gelmesi gerektiğine düşünecek ve Pharazon’un bakış açısından uzaklaşacak.
Elendil ve Miriel Armenelos’a döndüğündeyse görüyoruz ki, her yere siyah sancaklar çekilmiş. Bunun sebebi elbette ki Tar-Palantir’in ölümü.
Kralın ölümü ve Miriel’in körlüğü sebebiyle, 2. sezonda muhtemelen Pharazon çok daha rahat yapmak istediklerini yapabilecek.
Geçen bölümde kederinden ötürü pişmanlıklar yaşayan Elendil, vicdan muhasebesini yapmış ve verdiği kararların arkasında durmaya karar vermiş. Adının Elf dostu olduğunu hatırlatıyor. Burada Miriel’in söylediği ve babası Tar-Palantir’e ait olan “Sadıkların yolunda bedel ödemek vardır. Bedelin ne olduğu bilinmese bile, sonunda buna değeceğine inanılır.” sözü bir foreshadowing. Son İttifak Savaşı’nda Elendil bu bedeli hayatıyla ödüyor ve Sauron’un yenilmesine, savaşın kazanılmasına vesile oluyor.
Numenor gemisindeki bitkiye de değinmeden geçmeyeyim. Bu bitki, Yeşil Dönüş Dalı diye geçer. Númenór gemilerinin pruvasına iyi şans getirsin diye asılır. Vala Ulmo’nun Maia’ları Ossë ve Uinen ile olan bir dostluk simgesidir. Yerleştirilen dal, kokulu ağaç Oiolairë’den alınır. Geleneklere göre, bu dalın genellikle kaptanın yakın akrabası olan bir kadın tarafından getirilmesi gerekir.
Bölümün asıl odağına, yani Halbrand ve Galadriel’e gelecek olursak, dinlenmeksizin yapılan 6 günlük bir yolculuğun ardından Eregion’a varıyorlar. Sauron olduğunu öğrendiğimiz Halbrand muhtemelen bu sayede bu yolculuğa dayanabildi.
Bu esnada Eregion’daki Mirdain Lonca’sının henüz tamamlanmadığını görüyoruz. Celebrimbor elindeki az miktardaki mithril’i nasıl kullanabileceği üzerine konuşurken, güneş bile başlangıçta avucumdan daha büyük değildi diyor.
Dünya bir zamanlar Valinor’un İki Ağacı, Laurelin ve Telperion tarafından aydınlatılıyordu. Melkor ve Ungoliant tarafından bu ağaçlar yok edildikten sonra, her yer karanlığa gömüldü. Varda ve Yavanna Laurelin’in bir meyvesini kurtarmayı başardı ve bu meyve Aule’nin yaptığı korunaklı bir taşıyıcıya kondu. Bu sayede güneş yaratıldı ve Arien tarafından gök yüzünde taşınmaya başlandı.
Elrond kendimizi Güneş’i işleyen güçlerle nasıl mukayese ederiz derken, elbette ki Valar’ı kastediyor.
Elfler kitaplarda da soluyor ve bunun çözümünü Güç Yüzükleri’yle Orta Dünya’da yaşadıkları yerleri Valinor’a benzetmekte buluyorlar. Dizideki zaman sıkıştırmasının da etkisiyle, bu süreçler fazlasıyla hızlandırılmış. Bu yüzden Elrond başarısız olduklarını ve bu kıyıları yakında ebediyen terk etmeleri gerektiğini söylüyor.
Halbrand’ın iyileştirildiği kısımda şifacılar Quenya dilinde “Á tulë koivienna” diyor, bu söz öbeği “hayata dön, diril” manasında tercüme edilebilir.
Elrond, Galadriel’e bir daha ondan şüphe duymayacağının sözünü veriyor ve bu hatayı asla tekrarlamayacağım diyor. Verdiği bu sözü 3 Elf yüzüğünün yapımı esnasında tuttuğunu görüyoruz.
Celebrimbor’un atölyesinde nihayet Annatar ve Celebrimbor’un tanışma anına tanıklık ediyoruz. Sauron burada Celebrimbor’a beslediği hayranlıktan ve onun zanaatıyla kendisininkinin kıyaslanamayacağından bahsediyor. Elbette ki, bu doğru değil ve yalnızca bir aldatmaca. Celebrimbor Feanor’un torunu olarak yaşadığı dönemdeki en iyi zanaatkar, ancak Sauron’un zanaatını geçebilecek pek az kişi var. Bunlar da Aulë, Feanor ve belki bir de Mahtan gibi kişiler.
Atölyede gördüğümüz taşlar Elflerin 3 yüzüğünün taşları. Mavi taş safir, Havanın Yüzüğü olan Vilya’da kullanılacak ve Gil-galad’a verilecek. Daha sonraları bu yüzük Elrond’a geçecek. Kırmızı taş yakut, Ateşin Yüzüğü olan Narya’da kullanılacak ve Gemici Cirdan’a verilecek. O da bu yüzüğü daha sonra Gandalf’a verecek. Beyaz olan son taşsa adamant, Suyun Yüzüğü olan Nenya’da kullanılacak ve Galadriel’e verilecek. Bu yüzüklerden sadece Nenya’nın mithril ile yapıldığı biliniyor. Dizide 3 Elf yüzüğünde de mithril kullanıldı.
Celebrimbor Feanor’un yaptığı Silmaril’leri kastedederek Valinor’un ışığını yakalamayı başardığını, kendisinin de bu taşlarla Orta Dünya’nın ışığını yakalamaya çalıştığını söylüyor.
Mithril, Sauron’un dikkatini çekiyor ve ne olduğunu soruyor. Celebrimbor ise soruya cevap vermek yerine yetersiz miktarda olduğunu söylüyor. Sauron diğer madenlerle alaşımı denediniz mi diye sorduğunda, Celebrimbor bu cevher için alaşımın uygun olmayacağını söylüyor. Alaşım yapmayı önceden düşünmüş, ama mithril’in eşsiz niteliklerini büyük ölçüde seyrelteceğinden bu işe kalkışmamış.
Sauron ise nitelikli metallerle denenirse mithril’in güçlerini artıracak bir alaşımın ortaya çıkabileceğini söylüyor. Bu metallerse Valinor’un altın ve gümüşü. Çünkü bunlar Melkor tarafından kirletilmemiş ve saflık seviyesi yüksek metaller.
Sauron bu önerisini sunduktan sonra, “benden size bir armağan” diyor. Bu doğrudan Annatar ismine bir gönderme. Annatar ismi Quenya dilinde “Hediyelerin Efendisi” anlamına gelir.
Celebrimbor’un atölyesinde Elfler bir araya geldiğinde, yapılacak objenin taşınabilir, küçük bir nesne olmasına karar veriyorlar. İlk düşünceleri bu nesnenin dairesel bir formda olması ve tek bir tane yapılması. Nesnenin dairesel formda olmasının sebebi ışığının sonsuz bir döngüyle kendi içinde ilerleyecek olması.
Burada harika bir sinematografi örneği var. Tavandaki bir zincirin gölgesinin Celebrimbor’un üzerine düştüğünü görüyoruz. Sauron’un Celebrimbor üzerindeki etkisi daha güzel bir biçimde görsel olarak ifade edilemezdi.
İlk düşünülen nesne bir taç ve Gil-galad’a verilmesi planlanıyor. Ancak Gil-galad tüm gücün tek bir kişiye verilmesinin bilgece bir hareket olmayacağını düşünüyor. Çünkü tüm gücü tek bir kişiye vermenin sonuçları hiçbir zaman iyi olmamıştır.
Burada öğreniyoruz ki, Hüküm Dağı’nın patlaması ve Mordor’un oluşması üzerine Elflerin solması hızlanmış, Ulu Ağaç yapraklarını çok daha hızlı dökmeye başlamış.
Celebrimbor’un bu kısımda kullandığı “fiziksel değil ruhani güç”, “beden gücü değil, bedene hükmedecek güç”, “Görünmeyen Dünya’dan bir güç” ifadeleri, Galadriel’in daha önce Adar’dan duyduğu ifadeler. Adar, Sauron’un Forodwaith’teki deneylerinden bahsederken birebir bu tanımlamaları kullanmıştı.
Galadriel bu sözleri nereden duyduğunu Celebrimbor’a sorduğunda, Celebrimbor ya yanıtlamak istemiyor ya da Sauron onu inceden işlediği için bu düşünceleri kendi düşünceleri sanıyor.
Gil-galad yeterli zaman kalmadığı için şehri boşaltıp Lindon’a dönmelerini emrediyor. Elrond peşinden gidip ondan 3 ay süre rica ediyor ve Gil-galad’ın kendi sözünü hatırlatarak ona en ufak umuda tutunulması gerektiğini söylüyor. Buradaki 3 ay kritik bir bilgi olabilir, buna tekrar değineceğim.
Ayrıca, bu sahnede Gil-galad’ın efsanevi mızrağı Aeglos’u da ilk kez görüyoruz. Aeglos, Sindarin dilinde “buz gibi keskin uçlu” anlamına gelmektedir.
Kılıcın üzerindeki motiflerdeyse şu sözler yazıyor: “Gil-galad çok iyi yapılmış bir mızrak kullanır. Orklar buz gibi keskin ucumdan korkarlar ve beni gördüklerinde ölüm korkusuyla adımı bilirler: Aeglos.”
Celebrimborun atölyesine döndüğümüzde, Sauron ile Celebrimbor’un, diğer Elf zanaatkarlarla beraber çalışmalara başladığını görüyoruz. Buradaki mekanizmalar dizi anektotlarına göre cüceler tarafından yapılmış.
Galadriel’in şüphesi iyice büyümeye başladığı için Güney Toprakları’ndaki kraliyet soylarının araştırılmasını istiyor.
Lore’a göre Elfler kendi tarihlerini kapsamlı olarak kaydederler, ancak Elflerin insanlarla ve diğer ırklarla ilgili kayıtları kısıtlıdır. Dizide de araştırmayı yapacak Elf bunu vurguluyor.
Bu esnada Celebrimbor’un “üç asır sürecek bir iş için üç hafta” ifadesi kitaplara bir gönderme. Kitaplarda 2. Çağ’ın 1200 yılında Annatar Eregion’a geliyor ve ilk yüzüklerin yapımı 1500 yılını buluyor. Yani Annatar’ın öğretileriyle yüzük ilmini çözmek 300 yıl alıyor.
Sauron, pes etmek üzereyken ona inanan ve ondaki gücü gören Galadriel’e teşekkür ediyor. Bunu unutmayacağım ve kimsenin de unutmamasını sağlayacağım diyor.
Bu durumun lore’a göre Sauron’un af dileyip inzivaya çekildiği zaman dilimine denk geldiğini düşünecek olursak, Orta Dünya’da kötülüğün tekrar ortaya çıkmasıyla beraber, Sauron’u harekete geçiren etkenlerden biri olarak yorumlayabiliriz.
Eregion’daki demirhanede meydana gelen kazadan sonra, Sauron mithril’in diğer metallerle zorla değil, işlenerek tava getirilmesi gerektiğini söylüyor.
Bu esnada gelen Güney Toprakları soy ağacından, Galadriel bu soyun kuruduğunu ve Halbrand’ın iddia ettiği kişi olmadığını öğreniyor. Sauron, “O simgeyi ölü bir adamın üzerinde bulduğumu söylemiştim sana” diyor ve Halbrand-Sauron bilmecesi tam olarak bu kısımda çözülüyor.
“Salda beni sen kurtardın” derken Sauron’un kastettiği pes etmek üzereyken ona bir amaç vermesi.
“Ben Numenor’da kalmak istemiştim.” ifadesiyse, yüksek ihtimalle lore’da da olduğu gibi, Sauron’un yükselmekte olan Numenor Ada Krallığı’na duyduğu meraktan kaynaklı. Muhtemelen, gemiyle en başta gittiği yer de Numenor. Hatta gemiyi batıran deniz yaratığını yollayan Ulmo ya da Ossë olabilir.
“Yanında savaştım, çünkü benim de düşmanımdı.” dediği kişiyse Adar. Orkları çocukları olarak gören Adar, Sauron’un deneylerine artık onları kurban veremeyeceğini söylemişti. Muhtemelen bir iç çatışma sonucu Sauron, Adar tarafından sürüldü.
Galadriel adını sorduğunda, ilk sessizliğin bozulmasından beri uyanığım diyor. Burada kastettiği şey, Ainulindalë yani Ainur’un Müziği.
Ainur’un Müziği, zaman başlamadan önce gerçekleşen ve Eä, yani evren yaratılırken söylenen ulu şarkıdır.
Sauron o zamanlardan beri pek çok adım oldu diyor, ki muhtemelen onun kadar çok adı olan başka bir Orta Dünya karakteri yoktur. İlk ismi Mairon’dur. Sauron’un pek çok ismi arasında en çok bilinenleri Gorthaur, Annatar ve Aulendil’dir.
Aldatmaca ve illüzyon konusunda usta olan Sauron, Galadriel’e abisi Finrod’u gösteriyor ve onun ağzından Galadriel’i manipüle etmeye çalışıyor.
İlk etapta burası görsel olarak Shelob’un mağarasından çıkmış Frodo’yu ayağa kaldıran Galadriel gibi gelse de, aslında durum pratikte tam tersi.
Burada Sauron, Finrod’un ağzından “görevim barışı sağlamaktı, Sauron’un da görevi buydu” diyor. “Elde ettiği güçle Orta Dünya’yı iyileştirecekti” diye ekliyor. Sauron’un orijinal görevi tam olarak da bu aslında, ama düzen ve planlamaya olan saplantıları sebebiyle Melkor tarafından yoldan çıkarılıyor. Onun yokluğundaysa düzelir gibi olsa da tekrar karanlığa sapıyor.
Yüzüklerin yapılmasına devam edilmesi gerektiği düşüncesini burada Galadriel’e işliyor. “Karanlığa bir kez daha dokun” diyor. Sauron bu sözü Finrod’un ölümünden sorumlu kişi olarak da biliyor olabilir, Numenor’da Galadriel’le yaptıkları konuşmadan da hatırlıyor olabilir.
Galadriel, bir sonraki illüzyonda kendini salda buluyor. Burada Sauron, Morgoth yenildiği zaman sanki boğazını sıkan bir pençeden kurtulmuş gibi hissetiğini söylüyor.
“Tek Olan’ın ışığını tekrar hissettim” derken kastettiği kişi, evrenin yaratıcısı Eru Illuvatar.
Sauron, mahvolmasına neden olduğum her şeyi iyileştirmeye adadım kendimi diyor ve Galadriel’e geleceğin geçmişten daha önemli olduğunu söylüyor. Hatta zamanında Galadriel’e kötü şeyler yaptığını söylemesine rağmen, bunları geride bırak dediğini de hatırlatıyor.
Buradaki çekim, bölümün hatta belki de sezonun en iyi çekimi. Ayrıca, Adar’ın “Karanlık tarafından dönüştürülen yaşayan tek Elf ben değilmişim. Belki de Morgoth’un varisi arayışın aynadaki yansımanla son bulacaktır.” sözüne bir gönderme.
Sauron’un ”Herkes sana şüpheyle bakıyor, bir tek ben yüceliğini görebiliyorum” ifadesi kitaplara bir gönderme. Sauron’un 2. Çağ’da en çok çekindiği komutan Galadriel’dir. Sauron’un asıl niyetini Galadriel görmüştür.
Galadriel’in “Beni bir zalim yaparsın” sözüne, Sauron “Seni bir Kraliçe yaparım” diyerek karşılık veriyor. Buradan bir şey çıkacağından değil, ama bir Maia ile bir Elf birlikteliğine, Luthien’in anne ve babası, Melian ile Thingol örnek verilebilir.
Sauron’un devamında söylediği sözler, Galadriel’in Frodo Baggins’e Tek Yüzük’ü almayı reddetmeden önce söylediği sözlere birer gönderme: “Deniz ve Güneş kadar zarif. Dünyanın temellerinden daha güçlü.”
“Sen beni aydınlığa bağla, ben de seni güce. Ve birlikte, Orta Dünya’yı kurtaralım” diyor Sauron. Galadriel’in “kurtarır mıyız, yoksa hükmeder miyiz?” sorusuna verdiği cevapsa Sauron’u en iyi anlatan cümlelerden biri olabilir: “Bir fark göremiyorum.”
Sauron en başlarda Melkor kadar kötü değildir, çünkü kendisine değil efendisine hizmet eder. Onun isteklerini yerine getirir. Dünyayı bozmak ve güzel olan her şeyi yozlaştırmak isteyen Melkor’un aksine, Sauron yalnızca dünyaya hükmetmek ister.
Sinirlendiği kısımda, Sauron’un gözlerinin ortasındaki siyah kısımlar dikey bir biçim alıyor ve kedi gözünü anımsatıyor, tıpkı Sauron’un gözünden alışkın olduğumuz gibi.
Ayrıca bu bölümde görüyoruz ki, Sauron kimliğini Galadriel’den gizlese de diğer söylediği her şeyde samimiymiş.
Sauron’u reddeden Galadriel’i illüzyondan Elrond çıkarıyor. Elrond’un Sauron’un illüzyonun bir parçası olmadığını ispatlamak için anlattığı şeyler Öfke Savaşı sonrası yetim kaldığı zamanlar. Elrond burada Maglor’dan da belki bahseder diye bekledim ama bahsetmedi.
Elrond’un Galadriel’i çıkardığını söylediği nehirse Eregion’un başkenti Ost-in-Edhil’in yanından akan, Bruinen nehriyle beraber Gwathlo’ya bağlanan Glanduin nehri.
Galadriel, Celebrimbor’un yanına geldiğinde Halbrand’ın Sauron olduğu gerçeğini paylaşmıyor. Kabahatli olduğunu düşündüğü bir konu ve bunu paylaşmaması karakteriyle örtüşen bir detay.
Akraba Kıyımı sonrası Noldor Elfleri Beleriand’a gittiklerinde, Doriath’ta kalan Galadriel Melian’a yaşananları anlatmamıştır.
Galadriel, bir yüzüğün yozlaştıracağını, ikinin bu gücü böleceğini ama üç taneyle denge sağlanacağını söylüyor ve üç yüzük yapılmasını teklif ediyor.
Celebrimbor alaşımın işe yaraması için Finrod’un hançerindeki Valinor’un saf altın ve gümüşüne ihtiyaç duyduklarını ve gerçek yaratımın fedakarlık gerektirdiğini söylüyor.
Böylece 3 Elf yüzüğünün yapımını izliyoruz. Bu esnada alaşım oluşurken yine Sauron’un gözünü görüyoruz. Bu yüzüklerin üzerinde doğrudan bir etkisi yok ama onun öğretileriyle yapıldılar.
Yüzükler işlenirken, Khazad-dûm’da olduğu gibi Elrond dedektifliğini konuşturuyor. Galadriel’in yere attığı parşömeni bularak Halbrand gizemine o da vakıf oluyor.
3 Elf Yüzüğü’nden Sauron’un gözüne geçiş yaptığımız sahnede görüyoruz ki, Sauron önümüzdeki binlerce yıl hükmedeceği Mordor’a gelmiş.
Mordor, Melkor’un Sauron için şekillendirdiği bir coğrafya ve buradaki dönüşüm büyük bir planın parçası. Bu planı Adar yüksek ihtimalle Sauron’dan öğrenerek uygulamaya koydu, ama Mordor’un aldığı hal Sauron’un da işine gelmiş oldu. 2. sezonda yüksek ihtimalle Adar ile burada bir hesaplaşması olacak.
Bölüm sonunda aklımdaki en büyük soru işareti geri kalan yüzüklerin nasıl yapılacağı. Lore’a göre Annatar ve Celebrimbor ilk olarak lesser rings olarak bildiğimiz, basit yüzükleri yapıyorlar. Âli yüzüklere geçildiği zaman, yine Annatar ve Celebrimbor 16 yüzüğü, yani dokuzları ve yedileri dövüyor. Annatar Mordor’a gittiği zaman, Celebrimbor ondan habersiz 3 Elf yüzüğünü yapıyor. Ve Sauron’sa Hüküm Dağı’nda hepsine hükmedecek Tek Yüzük’ü yapıyor.
Diziye göre de Tek Yüzük yine Mordor’da Sauron tarafından yapılabilir. Ancak şu an için basit yüzüklere hiç girişilmese bile, diğer 16 Âli Yüzük’ün nasıl yapılacağı soru işareti.
Belki dizi bize geçen zamanı hissettirmemiş ve Eregion’da 3 ay geçmiş olabilir. Bu esnada başka madenlerden deneme amaçlı bu 16 Yüzük Sauron tarafından yapılmış olabilir. Belki Galadriel ve Elrond’un olmadığı bir zamanda Sauron tekrar Eregion’a gelecek. Hatta belki biçim değiştirip Celebrimbor’u kandıracak.
Başka bir ihtimalse kalan 16 Yüzük’ü tek başına Mordor’da dövecek olması. Son ihtimal olursa, bu durumda Eregion kuşatması ve Eriador Savaşları olamaz. Kısacası, 2. sezona çok büyük bir soru işareti bırakıldı.
Dizinin Tolkien külliyatına yaptığı göndermeleri, eksik ya da farklı olarak anlattığı konuları kitaplardan bilgiler vererek yorumlamaya çalıştım. Bu macerada bana eşlik ettiğiniz ve güzel yorumlarınızla bu tecrübeyi son derece keyifli kıldığınız için hepinize teşekkür ediyorum.
Bu incelemenin başında da dediğim gibi, genel bir sezon değerlendirmesi için ayrı bir video da yapacağım. Ancak kısaca değinecek olursam, bu sezon çok inişli çıkışlı bir sezon oldu. Çok efsane anlar da var, çok zayıf kalmış anlar da.
Yarattıkları gizem odaklı senaryo yüzünden, genel olarak hikaye anlatımı olumsuz etkilenmiş. Bu olumsuzluklar bazı yerlerde diyaloglara da yansımış. Modern dünyadan kopup gelmiş gibi yazılmış, kulak tırmalayan bazı diyaloglar var. Ne zaman ki kitaplara ve filmlere atıfta bulunuyorlar, o zaman bunlar toparlıyor.
Bunun yanı sıra tempo sorunu da var, bazı bölümler ağırken bazıları çok hızlı. Devamlılığı bozan anlar da var. Sorunların çoğunun dizi 10 bölüm planlanmışken 8’e düşürülmesinden kaynaklı kurgusal sorunlar olduğunu düşünüyorum. Yerinde ve yapıcı eleştirilerle bunlar aşılacaktır ve yapımcılar da bunları dinlerse daha iyi bir 2. sezonun gelecektir.
Olumlu yanlarına gelecek olursak, müzikler kesinlikle çok iyiydi. Yüzüklerin Efendisi’ndeki Howard Shore parçaları seviyesinde efsane olmasalar da, Bear McCreary kesinlikle hakkını vermiş. Dizinin soundtrack’i çalışma playlist’imde şimdiden yerini aldı. Görsellik de üst düzeydi. CGI, dekorlar, mekanlar ve detaylar neredeyse kusursuza yakındı. Oyunculuklar da çok iyiydi, her bir oyuncu karakterinin hakkını vermiş gözüküyor. Zayıf kaldıkları yerlerse genellikle senaryodan kaynaklı. Cüceler ve Elrond için de ayrı bir parantez açmak lazım. Onların olduğu her an çok iyiydi.
2. sezon yüksek ihtimalle 1,5-2 yıl içerisinde gelecek. En erken 2024 başı olur diye düşünüyorum.
Eğer Orta Dünya hayranıysanız, bizi Twitter, Instagram ve Facebook üzerinden takip etmeyi unutmayın!
The Lord of the Rings: Rings of Power yani Güç Yüzükleri dizisiyle ilgili son haberleri takip etmek için portalımıza, Orta Dünya ile ilgili tartışmalara katılmak için de forumumuza mutlaka bir göz atın.