Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri Dizisinden 12 Yeni Görsel Yayınlandı!

Çok yakında fragmanını izleyeceğimiz Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri dizisinden 12 yeni görsel yayınlandı. 20 yıl önce Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin tanıtımında olduğu gibi, Güç Yüzükleri dizisinin tanıtımı için de Vanity Fair dergisi seçildi. 12 görsel içeren haberde ayrıca karakterlerin rolleri ve isimleri de açıklandı. Bazı karakterlerin hikayeleri de genel hatlarıyla açıklanmış oldu. Tanıtım görsellerinde Tolkien evreninde ismen var olmayan ancak Amazon dizisi için eklenen karakterler de tanıtılıyor. Dizinin ne kadar geniş bir zaman dilimini ele alacağı, hayranların endişeleri gibi pek çok konu hakkında soru ve cevaplara da yer verildi.

Vanity Fair‘den Anthony Breznican ve Joanna Robinson tarafından kaleme alınan özel haberi, Orta Dünya hayranlarından Bengisu Baydar sizler için çevirdi.

Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri Dizisine Yakından Bir Bakış

Hepsine hükmedecek tek bir dizi geliyor! Yazar J.R.R. Tolkien’in destansı üçlemesinden binlerce yıl öncesini anlatan milyar dolarlık yapıma ilk bakış!

Galadriel’in dünyası hırçın bir denizi andırıyor. Amazon’un Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri dizisinde Morfydd Clark’ın canlandıracağı karakter, Peter Jackson’ın meşhur üçlemesinde Cate Blanchett’ın hayat verdiği bilge ve vakur Elf kraliçesinden oldukça farklı bir görüntü çiziyor. Dizide binlerce yıl önceki halini göreceğimiz Galadriel, kıvrak zekalı olduğu kadar hiddetli ve çabuk parlayan biri olmasına karşın karanlığın sanıldığından çok daha yakın olduğunu hissedebilen bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.

Dizinin ikinci bölümüne gelindiğinde Galadriel’i bu kaygılarının da etkisiyle Ayıran Denizler’e açılıp fırtınaya kapılmış bir halde hayatta kalmaya çalışırken görüyoruz. Ona gemi enkazı üzerinde eşlik eden diğer kazazede ise evrene diziyle birlikte dahil edilen Halbrand (Charlie Vickers) adındaki karakter. Galadriel geleceği için savaşırken Halbrand geçmişinden kaçıyor. Bu iki karakterin kesişen yolları dünya çapında yankı uyandırması olası görünen bu yapım için kurgulanan hikayelerden yalnızca ikisi. Dizi beklentileri karşılamaması halinde Tolkien’in deyimiyle derinleri büyük bir tamahkarlıkla kazanlar için ibretlik bir deneyim olacak gibi görünüyor.

2 Eylül 2022’de Amazon Prime Video’da yayınlanacak dizi, Tolkien’in belirli bir eserinden doğrudan uyarlanmamakla birlikte Yüzüklerin Efendisi Ekleri’nde betimlenen muazzam Orta Dünya tarihine dayanıyor. Beş sezon sürmesi planlanan dizinin toplam 1 milyar dolardan fazlaya mal olacağı öngörülüyor. Böylesi bir bütçe başka yapım şirketleri için astronomik bir masraf gibi dursa da sıkı bir Tolkien hayranı olmasının yanı sıra dünyanın en zengin insanlarından da olan Jeff Bezos için durum en az uzay seyahati kadar kişisel bir hassasiyet haline gelmiş durumda.

Bu karlı girişim Bezos’a televizyon tarihinin en masraflı ve geniş kapsamlı dizisini ortaya çıkarma imkanı veriyor. Peter Jackson her ne kadar projeye dahil olmasa da çektiği Yüzüklerin Efendisi filmleri ve artık bu filmlerin manevi varisi sayılabilecek Game of Thrones dizisi ortaya bir şey koyuyor: Seyirciyi içine çeken fantazya yapımları büyük bir kitle tarafından rağbet görmekte. Bugüne dek pek çok yapımcı bu kitleye erişmeyi denemiş olsa da bunu yalnızca küçük bir kısım başarabildi.

Bezos’un muazzam serveti düşünüldüğünde Güç Yüzükleri dizisini çevreleyen risklerin finansaldan ziyade Amazon’un seçkin dev yapımlara imza atabilme itibarına yönelik olduğu da görülüyor. Buna ek olarak dünyanın dört bir yanında sevgiyle anılan usta hikayeci Tolkien’in yarattığı evrene değişiklik ya da ekleme yapmak da göze alması güç bir risk. Dizinin yapımcıları Patrick McKay and John D. Payne bu risklerin fazlasıyla farkında. 22 başrol oyuncusu barındıran yapım birden çok olay örgüsü işliyor. Bunlara örnek olarak Dumanlı Dağlar’ın derinliklerindeki Cüce madenlerini, Elf krallığı Lindon’ın üst düzey diplomatik ilişkilerini ve İnsan ırkının Atlantis’i andıran kudretli adası Númenor’u görüyoruz.

Tüm bu öyküler nihayetinde üçlemeye adını veren olayın etrafında dönüyor. Yapımcı McKay “Güç Yüzükleri’nin Elfler, Cüceler ve İnsanlar için dövülmesi ve ardından Sauron’un onları ağına düşürmek için Tek Yüzük’ü tasarlaması, bütün bu güçlerin yaratılış öyküsü, Yüzüklerin nasıl ortaya çıktığının ve onları kullanan ırklara neler yaptığının hikayesi.” diyerek yapımın arkasındaki kilit sorunun Tolkien’in aslında hiç yazmadığı bir romanı sadece günümüzde altından kalkılabilecek bir mega yapım olarak sunabilmek olduğunu belirtti (Farklı yüzyıllara yayılacak bir hikayenin tek bir döneme sıkıştırılmasını kastediyor).

Galadriel’in fırtınalı denizden sağ çıkması sadece hikayede değil dizinin yapım sürecinde de kritik bir nokta teşkil ediyor. Yapımcılar bu sahneleri Mart 2020’de Yeni Zelanda’da yapılan çekimlerin en önemli anlarından biri olarak anımsıyor. “Morfydd, Galadriel rolüne gireli henüz birkaç gün olmuştu, büyük olasılıkla dehşet içindeydi,” diyor McKay, “Suya batmış vaziyetteydi, etrafında bir sürü dekor, müzik ve ışık vardı.”

Ancak yapım ekibi dizi tarihine damgasını vuracak bu sahneye tanıklık etmelerine rağmen telefonlarına yapışmış durumdaydı. 45 dakika içinde Tom Hanks’in komşu ülke Avustralya’da COVID’e yakalandığı, NBA’in sezon iptal ettiği ve Dünya Sağlık Örgütü’nün bu yenitip virüsü küresel salgın ilan ettiği haberleri yayılmıştı. Payne, paniğin bulaşıcı bir hal alıp diğer kaygılara yol açtığını “‘Tanrım, biz ne yapacağız? Her şeyi yarıda kesmek zorunda kalacağız,’ diyorduk.” şeklinde anlatıyor.

“Böylesine sevilen bir evrene Peter Jackson filmlerinin yükselttiği çıtayı miras alarak döndüğünüzü düşünebiliyor musunuz? Muazzam beklentilerin her zaman farkındaydık.”

McKay, çekim ekibinin sonunda birer birer telefonlarını bırakmaya başladığını anlatıyor: “Herkes çekim ekranının etrafında toplanmıştı. Galadriel’in yakın plan sahnesini çekiyorduk; yüzü ekranı kaplarken o haykırarak bir karar veriyordu: ‘Savaşmak zorundayım!’” Payne, sahne biter bitmez stüdyonun sevinç çığlıklarına boğulduğunu söylüyor ve ekliyor: “[Bu deneyim] Tolkien ve Orta Dünya’nın insanlara en kasvetli ve tereddütlü anlarında bile ulaşabileceğini mükemmel bir şekilde göstermiş oldu.”

Ekip böylece karşılarına çıkan tüm sıkıntılara rağmen doğru yolda olduklarına sonunda inanmış. Vanity Fair, izleme imkanı bulduğu ilk üç bölümün bunu doğrular nitelikte olduğunu düşünüyor. Güç Yüzükleri dizisi, saray entrikalarını, sihri, savaşı ve mitolojik unsurları merak uyandıran bir ihtişamla harmanlıyor ve neredeyse binlerce podcast bölümüne konu olacak kadar fazla gizemi ele alıyor. Seyircinin ilgisini başta destansı geçmişlerini ilk defa ekranda göreceğimiz tanıdık karakterlerin çekeceği tahmin ediliyor. Ancak yeni karakterlerin bilinmeyen hikayelerinin sonuç olarak daha çok öne çıkması bekleniyor.

Orta Dünya tarihinin bu dönemleri önceden pek bilinmemekteydi. Tolkien, 1937’de yayımladığı çocuk romanı Hobbit’in başarısıyla, yarattığı evrenin tarihini anlatan bir başka çalışmaya odaklanmak istemiş olsa da bu teklif yayınevi tarafından reddedilmişti. (Bu çalışmanın tamamlanmış versiyonu yazarın vefatından sonra Silmarillion adıyla yayımlandı.) Başka bir deyişle Tolkien, İkinci Dünya Savaşı bütün şiddetiyle devam ederken, farklı toplumlardan gelen karakterlerin farklılıklarını bir kenara bırakıp tek başlarına alt edemeyecekleri bir musibete hep birlikte kafa tutmalarını anlatıyordu. Bu hikaye tabii ki de Yüzüklerin Efendisi’ydi.

Yüzüklerin Efendisi’nde alışılmadık şartlarda bir araya gelen Yüzük Kardeşliği, Sauron’un Tek Yüzük’ünü yok etmek amacıyla Mordor’un tehlikeli topraklarına doğru yol alır. Yüzük Kardeşliği’nin yolu geçmişte kalan medeniyetlerin ve adı unutulmuş savaşların izlerini taşıyan kederli diyarlardan geçer. Ancak Kardeşlik bu yolculuğa ne olduğunu bilmediklerini bir tehlikeye karşı koymak için değil, kadim bir düşmanı, dünyalarını çağlardır lekeleyen musibeti temelli yok etmek kararıyla çıkar. Hikayesinin tarihi içeriğini zenginleştirmek isteyen Tolkien, bu uğurda topyekün krallıklar tasarlar ve ardından onları çökertir.

1954 yılının sonlarına gelindiğinde bu tarihi zenginlik neredeyse gereğinden fazla işe yaramıştı. Yüzük Kardeşliği ve İki Kule’nin aynı yılın Temmuz ve Kasım aylarında yayımlanmalarından sonra ortaya hikayelere tutkun bir okuyucu kitlesi çıkmıştı. “Okurların çoğu daha fazla (ve daha iyi) haritalar istiyor,” diyor Tolkien 1956 yılında yazdığı bir mektubunda. “Müzisyenler melodi ve notasyon istiyor. Arkeologlar çini işlerinden, madenlerden, araç ve mimaridan haber almak istiyor… Tarihçiler sosyal ve siyasi yapı hakkında daha fazla detay görmeyi bekliyor.” Tolkien’in yayınevine belirttiğine göre bu okurlara istedikleri her şeyi vermek için “en az bir ciltlik bir kitap daha yazmak gerekiyordu.”

Tolkien bunun yerine, reddedilmiş Silmarillion adlı çalışmasını baz alarak Orta Dünya’nın tarihinden binlerce yıllık bir kısmı 150 sayfalık bir ek haline getirmişti. Bugün bu yazıları Yüzüklerin Efendisi Ekleri olarak biliyoruz. Tolkien’in yarattığı tarihi dönemler, aile tarihçeleri, kültür ve dilbilimle ilgili notlar onun için öylesine büyük bir değer kazanmıştı ki bunları tamamlayabilmek adına Kralın Dönüşü’nün basımını ertelemek durumunda kalmıştı. “Bu notlar okurlar üzerinde bırakmayı dilediğim tesirin bütünlüğü için çok önemli,” diyor Tolkien 1961’de yabancı bir yayınevine, “ve de inandırıcı bir tarihi gerçeklik yakalayabilmek için.”

J.R.R. Tolkien’in vefatından sonra malvarlığının sorumluluğunu üstlenen oğlu Christopher Tolkien, babasının çalışmalarına yönelik uzlaşmaya pek de açık olmayan himayeciliğiyle tanınırdı. Onun ticarileştirmeden her fırsatta kaçındığı bilinen bir gerçekti. “Lord of the Onion Rings parodisinde anlamsız bir şekilde şiddet sahneleri bulunması Christopher’ı pek rahatsız etmişti,” diyor Wheaton College professorü ve Tolkien alimi Michael Drout. “Christopher 1924 doğumluydu ve özel efektlerle bezeli bir film serisi fikri çok da ilgisini çekmiyordu. Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit’in tüm hakları veraset vergilerini ödeyebilmek için satılmış olmasaydı Christopher da onları büyük ihtimalle elden çıkarmazdı.”

 

Christopher Tolkien, Orta Dünya içeriklerine gelen kazançlı teklifleri yıllar geçtikçe masada bırakmaya devam ediyordu. Ancak emekliye ayrılmayı planladığı 2017 yılında Tolkien ailesi ansızın bir müzayede düzenledi ve Orta Dünya’nın İkinçi Çağı olarak da bilinen Yüzüklerin Efendisi Ekleri’nin haklarını satışa çıkarmaya karar verdi. Satışa İkinci Çağ’da Yüzüklerin Efendisi’ne yapılan tüm atıflar da dahildi. Çağlar hakkında fazla bilgisi olmayanlar için bu devir, Orta Dünya’nın savaşlarla geçen dehşetli bir döneminden sonra (görünürde) huzura kavuştuğu çağ olarak özetlenebilir. Kara düşman Melkor yenilgiye uğratılmış ve uşağı Sauron bu çağın başında ortadan kaybolmuştur. Dizinin ilk sahnelerinde de da erkek kardeşi katledilen Galadriel’i intikam peşinde kötü güçlerin son işbirlikçilerini ararken görüyoruz. Üçüncü Çağ, yani Frodo, Sam ve Kardeşlik’in maceraları, bu olaylardan binlerce yıl sonra gerçekleşiyor.

Tolkien Vakfı’nın düzenlediği müzayedenin açılış fiyatı 200 milyon dolar gibi dudak uçuklatan bir fiyattı ve böyle bir fiyat eğlence sektörünün bir sonraki Game of Thrones’unu bulma saplantısı sayesinde geçerlilik kazanabilmişti. Endişelendiren detaylar bütçeyle sınırlı değildi. Dizide Galadriel ve Elrond gibi ölümsüz karakterler gençlik halleriyle boy gösterebilecekken İkinci Çağ’a büyük katkıları olmayan ama yine de hayranlar tarafından oldukça sevilen Hobbit ve büyücüleri senaryoya dahil edememe gibi bir durum belirmişti. Bunların yanı sıra Tolkien Vakfı dizinin yönetiminde de söz sahibi olma şartı koşmaktaydı.

Böylesi bir bütçe başka yapım şirketleri için astronomik bir masraf gibi dursa da Tolkien eserleri Jeff Bezos için en az uzay seyahati kadar kişisel bir hassasiyet haline gelmiş durumda.

Bu durumun en olumlu yanıysa ortaya mutlaka izlenmesi gereken, seyirci kitlesi çoktan hazır olan ve dolayısıyla “Büyük Küresel Yayın Savaşları”ndan galip çıkmayı garantileyecek bir televizyon dizisi yapma fırsatı oluyor. Müzayedede teklif verenler arasında HBO ve Netflix de bulunmasına rağmen Bezos’un Amazon ekibi hakları 250 milyon dolara satın almayı başardı. “[Bezos] büyük bir Tolkien hayranı, eserleri tutkuyla seviyor ve onlar hakkında bir hayli bilgili,” diyor Amazon Stüdyoları yöneticisi Jennifer Salke. “Kendisi bu konuda oldukça istekli ve bizim de öyle olmamızı istiyor. Projeye dahil olduğum günden beri belliydi bu. Hakkını verebilmek için tüm ekibin elbirliği ile çalıştığı bir projeyi üstlenmek de bu hevesin bir göstergesi.”

Amazon dizinin bütçesini açıklamadı ama Yeni Zelanda hükümetinin haklar için talep edilen ücrete ilaveten sadece ilk sezonun yapım masrafları için 462 milyon dolarlık bir fatura çıkardığı biliniyor. Bu rakama sonraki sezonlarda kullanılacak altyapı masrafları da dahil. Şu ana kadar bu masrafların 108 milyon dolarlık bir kısmı vergi iadesiyle telafi edilebildi. Buna karşın Amazon’un yakın dönemde yayınladığı fantazya dizisi The Wheel of Time, söylentilere göre sezon başına 80 milyon dolara mal oluyor. Bu masraflara her sezon için yapılacak küresel reklam kampanyaları da eklendiğinde Güç Yüzükleri’nin milyar dolarlık bir yapım olacağı tartışma götürmeyen bir gerçek.

Tolkien’in yarattığı yolculuk öyküsünü Frodo ve Sam karakterlerine emanet etmesi gibi Amazon da dizi yapımcılığı için iki alışılmadık isimde karar kıldı. McKay ve Payne birbirlerini liseden beri tanıyan Virginia’lı iki arkadaş ve tam 13 yıldır Hollywood’da birlikte çalışıyorlar. Güç Yüzükleri ikilinin IMDB listesine giren ilk yapımları ve bu durum onları da afallatmışa benziyor. “Bitirilemeyen pek çok projede onlarca harika insanla çalıştık, kimi projeler bitirildi ancak bizim katkımız tanınmadı,” diyor McKay. “İşlerimizin yaver gideceğinden ümitsizdik. Amazon ise akla gelebilecek her isme ulaşmıştı – Yüzüklerin Efendisi’yle ilgili en ufak fikri olabilecek herkese.” diye ekliyor Payne. “Esere hayrandık ve Amazon’un vizyonuyla uyuşan bir deneme çekimi gerçekleştirdik.” İddialara göre yapımcılar Star Trek filminde birlikte çalıştıkları J.J. Abrams’ın da desteğini almışlar.

Amazon yönetimine (ve nihayetinde Tolkien ailesine) 50 saatlik bir televizyon içeriği sunmak zahmetli bir iş olsa da diziyi yazmanın, sahnelemenin ve izlenmeye hazır hale getirmenin yanında bu önemsiz kalıyor. “Kendimizi birer Hobbit gibi hissediyorduk,” diyor Payne. “Kocaman bir dünyada herkes için büyük anlamlar ifade eden bir şeyin emanet edildiği iki ufak Hobbit gibiydik.” Yapımcılar kendilerini Yüzük Kardeşliği’nin sonuna doğru Frodo’nun söylediği ünlü repliği tekrarlarken bulduklarını belirtiyor, “Zor anlarımızda Patrick’e bakıp ‘Sam, iyi ki yanımdasın’ derdim,” diyor McKay.

“Sam John oluyor,” diye ekliyor. “Şaka yapıyorum, Sam benim.”

Güç Yüzükleri dizisi tek başına üstlenilecek ölçekte bir proje değil. Özgün içerik konusunda nispeten tecrübesiz olan Amazon yönetimi, deneyimli bir destek kadrosu kurdu. Game of Thrones’un baş yapımcılarından Bryan Cogman, McKay ve Payne’e danışmanlık yapmak ve projeyi harekete geçirmek üzere kadroya katıldı. Yine tecrübeli bir film yapımcısı olan J.A. Bayona (Jurassic World: Yıkılmış Krallık) ilk iki bölümün yönetmenliğini üstlenerek dizinin atmosferini belirlemiş oldu.

Bayona, projeye dahil olmasının nedenini başarılı senaryo metinlerinin yanı sıra yapımcıların fikir alışverişine açık olmasına da bağlıyor. “Bu ikiliye en başından beri güveniyordum,” diyor Bayona ve ekliyor, “Ne yaşadıklarını biliyordum, onlar da benim başımdan geçenleri biliyordu. Böylesine sevilen bir evrene Peter Jackson filmlerinin yükselttiği çıtayı miras alarak döndüğünüzü düşünebiliyor musunuz? Muazzam beklentilerin her zaman farkındaydık.”

Ve Kardeşlik böylelikle kurulmuş oluyor.

Amazon bugüne dek diziyle ilgili neredeyse hiçbir bilgi vermedi. Bu mahremiyet ortamı, Peter Jackson ve New Line Studios’un üçlemeleri çekerken sağladığı rutin bilgi akışına alışkın olan hayranların canını sıkmışa benziyor. Peki bir metnin 66 yıllık bütünlüğü gerçekten bozulabilir mi? Yüzüklerin Efendisi Ekleri’ne aşina olmayan okur sayısı düşünüldüğünde durum gerçekten de öyle görünüyor. “Güvenlik ve tedbir adına yaptığımız bütün çalışmaların müşterilerimizin yararına olduğuna inanıyoruz,” diyor Amazon ABD/küresel yayın Yöneticisi Vernon Sanders.

Amazon Stüdyoları Yöneticisi Salke’a göre bu gizlilik ve beraberinde getirdiği merak dizi için oldukça yararlı bir etken. “En ufak bir bilgi edinebilmek için bakmadık yer bırakılmaması tamamen hayran kitlesinin ilgisiyle alakalı. En azından biz böyle düşünüyoruz,” diyor ve ekliyor, “Tahminlere açığız.” Mutlak sessizlik, Marvel, Star Wars ve ilerleyen sezonlarında Game of Thrones için çiğnenemez bir kuraldı ancak Amazon’un uyguladığı gizlilik taktikleri yeni bir seviyeye ulaşmış gibi görünüyor. Kimi oyuncuların hangi rolleri üstleneceklerini öğrenmeden kadroya dahil olduğu biliniyor.

Diziye dair 2019’da sızdırılan bir bilgi her ne kadar zararsız gibi görünse de projeyi uzaktan gözetleyenlere endişe vermişti. Kadroya yerleşik Tolkien alimi olarak katılan saygıdeğer akademisyen Tom Shippey, iddialara göre aynı yılın Temmuz ayında bir Alman hayran sitesine Amazon’un onayı olmaksızın röportaj vermiş, dizinin hangi konuları işlemesinin uygun olduğuna dair fikirlerini paylaşmıştı. Bundan kısa bir süre sonra da Shippey’nin projeyle ilişiği kalmamıştı. Shippey de yapım ekibi de olaydan bahsetmeyi reddetse de hayranlar bariz olan varsayımı yapmış durumda. “Görünüşe göre bu gizlilik sözleşmesi ‘Birine bir şey söylersen seni ağaç öğütücüsüne fırlatırız,” demek gibi bir şey.” diyor Tolkien alimi Drout. Amazon ise artık birlikte çalıştığı akademisyenlerin isimlerini açıklamıyor.

Güç Yüzükleri dizisi bu süreçte Will Poulter ve Tom Budge gibi başka oyuncularını da kaybetti. Shippey’nin ardından yapım tasarımcısı Rick Heinrichs ve Tolkien Vakfı’yla yapılan görüşmeleri ortaklığa çeviren ilk isimlerden biri olan Susan Tal Yguado’nun da ekipten ayrılmaları yapımın ilk zamanlarda oldukça düzensiz olduğuna dair endişelere yol açmıştı. Üçleme hayranlarının da hatırlayacağı gibi, bu durum akıllara Aragorn rolünün Yeni Zelanda’da çekimlere başlamış olmasına rağmen Stuart Townsend yerine Viggo Mortensen’a verilmesini getiriyor. Amazon yönetimi ve dizinin yapımcıları da bir şeyin üzerinde ısrarla duruyorlar: Her uzun yolculukta yolu tamamlayamayacak kişiler olacaktır.

Küçüklüklerinden beri fantazya türünün hayranları olan Payne ve McKay, bazılarının dizi için hissettiği gerginliği anladıklarını ifade ediyor. “Bir şeyi beklemenin ve umduğun gibi olmayacağından korkmanın ne demek olduğunu biliyoruz. Defalarca aynı hissi yaşadık.” İkili resmi olarak bazı endişeleri giderebilecek bir konuma sahip.

Amazon’un Yeni Zelanda’daki çekimler için bir yakınlık koordinatörü (intimacy coordinator) ile anlaştığı haberi internete yayıldığında bazı hayranlar prodüksiyonun Tolkien’in ruhundan saptığını düşünmüştü. “Benim endişem dizinin İkinci Çağ’da geçen bir Game of Thrones’a dönüşme ihtimali.” diyor Glasgow Üniversitesi öğretim üyesi ve Tolkien alimi Dimitra Fimi. “Tolkien’in vizyonuyla ilişkilendirilecek şey bu olmazdı. Ancak bir yan ürün olurdu.”

Amazon’un Orta Dünya’sında Westeros (Game of Thrones) seviyesinde şiddet ve cinsellik olacak mı? Kısaca, hayır. McKay hedefinin “herkese hitap eden bir dizi yapmak” olduğunu belirtiyor, “11,12 ve 13 yaşında çocuklar için bile; her ne kadar bazen korkup battaniyeleriyle gözlerini kapamak zorunda kalsalar da. Tolkien’in kitaplarındaki üslubu tartıştık. Onun anlatım şekli kimi zaman ürkütücü, kimi zaman fazlasıyla çarpıcı, kimi zaman oldukça politik ve bazen oldukça sofistike ama bir yandan da yürek ısıtıyor, yaşam enerjisi ve güven veriyor. Büyük habisin üstesinden gelen mazlumların öyküsünü anlatan bir dostluk, kardeşlik hikayesi.”

Bir başka endişeye gelelim. Dizin İkinci Çağ’a Hobbitleri ekleyecek mi? Kısaca, evet ve hayır. “Metinlerin söylediği çok spesifik şeylerden biri, Hobbitlerin Üçüncü Çağ’dan önce hiçbir zaman tarihi veya kayda değer bir şey yapmadıklarıdır.” diyen McKay ayrıca “Ama içinde Hobbit ya da en azından Hobbitleri andıran karakterler olmayan bir yere Orta Dünya diyebilir miyiz?” diye de ekliyor. Hobbitlerin ataları bu çağlarda Harfootlar olarak anılıyordu. Shire’de yaşamıyor olabilirler ama tatmin edici bir şekilde Hobbit’e benzemekteler. McKay ve Payne de gizlilik ve fark edilmeme konusunda başarılı olan pastoral bir Harfoot toplumu inşa ederek daha büyük maceraların kıyılarında Rosencrantz and Guildenstern Are Dead¹ tarzında hikayelerin yeşermesine imkan yaratıyorlar.

Yapımın arkasındaki kilit soru: Tolkien’in aslında hiç yazmadığı bir romanı sadece günümüzde altından kalkılabilecek bir mega yapım olarak sunabilmek (Farklı yüzyıllara yayılacak bir hikayenin tek bir döneme sıkıştırılmasını kastediyor)

Amazon’un dizisi, Orta Dünya’yı kimlerin paylaştığı fikrini de genişletecek. (Örneğin) Bir hikayenin örgüsü Arondir isimli Silvan Elf’ini canlandıracak olan Ismael Cruz Cordova’yı merkeze alacak. Ismael, ekrana yansıyacak bir Tolkien projesinde beyaz olmayan ilk Elf’i oynayacak. Bronwyn adında bir kadın karakterle yasak bir ilişki içerisinde olacak. Bronwyn İnsan kasabasında şifacı bir karakter olacak ve Nazanin Boniadi isimli İran asıllı Britanyalı aktris tarafından canlandırılacak. Başka bir yerde Jamaika asıllı bir Britanyalı, Sir Lenny Henry Harfootlu bir yaşlıyı canlandıracak. Sophia Nomvete ise Disa isimli Cüce prensesi ile rol çalacak. Ayrıca Yüzüklerin Efendisi yapımları arasında bir Cüceyi ve Cüce kadını canlandıran ilk kadın olacak. “Bize Tolkien’in işinin adaptasyonunun günümüz dünyasının bir yansıması olması çok doğal geldi.” Tolkien herkes için. Onun hikayeleri, kendi kültürlerinin izolasyonunu bir kenara bırakıp bir araya gelen ve ellerinden gelenin en iyisini yapan kurgusal ırklar hakkında.

Dizinin yapımcıları Patrick McKay (sol) and J.D. Payne (sağ)Amazon karakter isimleri ya da hikaye detaylarını içermeyen çok kültürlü oyuncu fotoğraflarını paylaştığında internette bulunan türden trollere maruz kalmıştı. “Bu tip bir geri tepmenin olacağı açıktı.” diyen Tolkien alimi Mariana Rios Maldonado “…fakat asıl soru kim tarafından? Siyahi, Latin ya da Asyalı bir Elf fikrinden tetiklenen bu kişiler kim?”

Tolkien’in çalışmalarını “kutsal” kabul eden ciddi hayranlar bile bu çalışmalardaki birlik mesajlarını kabul edecektir. Buna sadık kalmak, bu çağda yer alan mekanlar ve karakterler hakkındaki vizyonunun çok azının bilindiğini anlamak kadar önemli. Peter Jackson’un Yüzük Kardeşliği filminde Gandalf’ın çok bilinen Balrog karşılaşmasının gerçekleştiği Sisli Dağlar’a oyulan Khazad-dûm’u nihayetinde tüm ihtişamı ile göreceğiz. “Buradan asla geçemezsin.” Dizi halen ışık, yemek ve müzik dolu olan krallığı keşfedecek. Ayrıca Elf demirci Celebrimbor’un (Charles Edwards) metal ve büyü konusundaki hünerlerinin yüzüklerin yapımına yol açısını gösterecek. Ve genç bir Elf olan Elrond (Robert Aramayo) adında kurnaz genç bir Elfi mimar ve politikacı olarak Lindon’un gizemli başkentinde şöhret edinişini göreceğiz. Bir başka hikaye örgüsü Isildur isimli bir denizcinin (Maxim Baldry) savaşçı olmasından ve ruh yozlaştıran yüzüğü Sauron’un elinden koparmasından ve Tek Yüzük’ün etkisine kapılmasından seneler öncesini göreceğiz

Sauron demişken… Bu kötü karakterin varlığı İkinci Çağ’ın önemli unsurlarından biri oluyor ve despot bir hükümdar olarak yeniden ortaya çıkmasıyla sonuçlanıyor. Dizinin başlangıcında, gelecek olan tehlikeyle ilgili yalnızca bazı ipuçları bulunuyor. Bazıları bunu açıkça görebiliyorken; bazıları bunları görmek istemiyor. Bayona, doğumundan on yıllar önceki iç savaşın yaralarını saran İspanya’da büyüdüğü dönemki anılarından yola çıkıyor. “40 yıl boyunca bir diktatörlük vardı. Savaşın yansımasını ve geçmişin gölgesini anımsayabiliyorsunuz,” diyor ve ilk bölümünün adının “Geçmişin Gölgesi” olacağını da ekliyor. “Bence bunların hepsi savaşın yankılarıyla ilgili. Tolkien’e sadık kalan bir fikir var ki o da sezgi. Galadriel’in bir şeylerin düzelmediğine ve halen gizlenerek gezindiğine dair bir sezgisi var.”

Tüm bu olaylar kitaplarda binlerce yıl önce yaşanıyor ancak Payne ve McKay bu olayları tek bir zaman dilimine sıkıştırmış. Bu onların kitaplardan saptıkları en büyük kısım ve bunun büyük bir risk olduğunu biliyorlar. “Bu durumu Tolkien Vakfı ile görüştük,” diyen Payne, “Eğer kurallara harfiyen bağlı kalırsanız, her sezon 200 yıl ileriye gittiğiniz için İnsan karakterlerinizin öldüğü bir hikaye anlatırsınız. Dördüncü sezona kadar tanınan karakterlerden birisiyle bile tanışmayacaksınız. İşin doğrusu, Orta Dünya’nın belgesel gibi aktarılmasını isteyen bazı hayranlar olabilir ama biz her şeyi bir araya getiren bir hikaye anlatacağız.”

Dizinin yapımcılarının Tolkien’e saygı duyduğu çok açık. Bununla birlikte yaratıcılık yönünden riskler almadan 50 saatlik bir uyarlama yapmak da mümküm görünmüyor. “Hikayenin ekranda anlaşılır hale geleceğini düşünüyoruz.” Hayranların endişeleri ve spekülasyonlarının sinirleri bozup bozmadığı yönündeki soruya “Orkestra çalmaya başlamadan önce seyirciler kendi aralarında konuşur ama müzik başladığı anda susar ve sadece müziği dinlerler.”

Kaynak: VanityFair

[1] Tom Stoppard tarafından yazılan 1966 yapımı absürdist ve varoluşsal trajikomedi. Oyun Shakespeare’in Hamlet’inde yer alan yan karakterlerin serüvenlerine odaklanır.

Eğer Orta Dünya hayranıysanız, bizi Twitter, Instagram ve Facebook üzerinden takip etmeyi unutmayın!