Bodur Cüce Mim

Bodu Cüce Mim

Bodur Cüce Mim Künye:
Irk:
 Bodur Cüce
Dil: Khuzdul, Ortak Lisan
Cinsiyeti: Erkek
Kültür: Bodur Cüceler
Doğum Tarihi: Bilinmiyor
Ölüm Tarihi: 1. Çağ 502 Nargothrond
İkamet Ettiği Yerler: Amon Rudh

Mim, Orta Beleriand’da Amon Rudh’de iki oğluyla birlikte yaşardı. Oğulları Khîm ve Ibûn ‘du. Mim ve oğulları Bodur-cüceler’in yeryüzündeki son temsilcileriydi. Bodur cüceler uzun süredir akıllardan çıkmıştı; çünkü Mim onların sonuncusuydu. Eski günlerde bile onlar hakkında pek az şey biliniyordu. Uzun zaman önce Beleriand Elfleri onlara Nibin-nogrim diyordu, ama onları sevmiyorlardı ve Bodur-cüceler de kendilerinden başka kimseyi sevmezdi. Orklardan nefret ediyor, onlardan korkuyor olsalar da, Eldar’dan da nefret ediyorlardı ve en nefret ettikleri sürgünlerdi; çünkü Noldor onların evlerini ve yaşadıkları yerleri çalmıştı. Nargothrond, Finrod Felagund Deniz’in üzerinden gelmeden uzun zaman önce, ilk önce Bodur-cüceler tarafından bulundu ve orayı kazmaya da ilk onlar başladılar.

Bazılarına göre, eski günlerde doğudaki cüce şehirlerinden sürülen cücelerin soyundan geliyorlardı. Morgoth’un gelişinden uzun zaman önce batıya geçmişlerdi. Efendisiz ve sayıca az olduklarından, metal cevherleri keşfetmeyi güç buldular ve demircilik yetenekleri ve silah stokları azaldı; gizli yaşamlar yaşamaya başladılar. Bununla birlikte, tüm cüce türünden olduğu gibi boylarının düşündürdüğünden çok daha güçlüydüler ve büyük güçlüklerde hayata tutunabiliyorlardı, ama sonunda sayıca azalmışlar, Mim ve iki oğlu dışında Orta Dünya’dan silinmişlerdi ve Mim,cüce hesabıyla bile yaşlıydı,yaşlı ve unutulmuştu.

Bodur Cüce Mim’in Haydutlar Tarafından Bulunuşu

Beleg’in gitmesinden sonra (bu,Turin’in Doriath’tan kaçmasından sonraki ikinci yaz mevsimindeydi) haydutların işleri kötüye gitti. Mevsimsiz yağmurlar yağmıştı ve kuzeyden, Teiglin üzerindeki eski Güney Yolu’ndan daha da büyük sayılarda ork inmiş, Doriath’ın batı sınırlarındaki tüm ormanlarda rahatsızlık yaratmışlardı. Pek az güvenlik ve dinlenme fırsatı vardı ve çete avcıdan çok av olmuştu. Bir gece, ateşsiz bir karanlıkta gizlenmiş yatarlarken, Turin hayatını düşündü ve ona çok daha iyisini yapabilirmiş gibi geldi. “Güvenli bir sığınak bulmalıyım,” diye düşündü,” ve kışa ve açlığa karşı önlem almalıyım.”

Ama nereye döneceğini bilemiyordu. Ertesi gün adamlarını güneye, Teiglin’den hiç uzaklaşmadıkları kadar uzağa, Doriath bataklıklarına götürdü ve üç günlük yolculuktan sonra, Sirion Vadisi’ndeki korulukların batı kıyısında durdular. Burada, kıraç araziye doğru yükselmeye başlayan toprak daha kuru ve daha çıplaktı.

Bundan kısa süre sonra, yağmurlu bir günün gri ışığı solarken. Turin ve adamları bir çoban püskülü çalısına sığınmıştı ve onun ötesinde ağaçsız, büyük taşların birbirine yaslanmış ya da tek başına yattığı bir yer vardı. Yapraklardan damlayan yağmur dışında her şey sessizdi.

Aniden bir nöbetçi ses verdi ve ayağa fırladıklarında, taşların arasında saklanarak ilerleyen,grilere bürünmüş,başlıklı üç şekil gördüler. Her birinin sırtında birer büyük çuval vardı, ama buna rağmen hızlı ilerliyorlardı. Turin durmalarını söyledi ve adamlar av köpeği gibi üstlerine çullandılar; ama onlar istiflerini bozmadılar ve Androg’un onlara ok fırlatmasına rağmen, ikisi alacakaranlıkta gözden kayboldu.

Daha ağır ilerleyen, yükü daha ağır olan bir tanesi geride kalmıştı ve kısa zamanda yakalandı yere fırlatıldı ve hayvan gibi çabalamasına, ısırmasına rağmen, pek çok el tarafından yere mıhlandı, ama Turin yaklaştı ve adamları payladı. “Ne yakaladınız?” dedi. “Bu kadar sert davranmanın ne gereği var? Yaşlı ve ufak tefek biri. Ne zararı var ki?”

Bodur Cüce Mim Turin

“Isırıyor,”dedi Androg,kanayan elini tutarak. “Bu ya ork ya da ork soyu Öldür onu!”

“Bizi hayal kırıklığına uğrattığı için hak ediyor bunu,”dedi, çuvalı almış olan bir başkası.”Burada kökler ve küçük taşlardan başka hiç bir şey yok.”

“Hayır,”dedi Turin. “Sakalı var. Bu yalnızca bir cüce,sanırım. Bırakın kalkıp konuşsun.”

Mim Turin’in ayaklarının dibinde dizlerinin üzerine doğruldu ve canını bağışlamaları için yalvardı. “Yaşlıyım,”dedi,”ve fakirim. Orkların yaptığı gibi, beni sebepsiz yere öldürmelerine izin verme efendim.” dedi.

Dedikleri üzerine Turin ona acımıştı ve ona canını bağışlaması için bir şart koştu. Ondan, ıslak ormandan uzakta, uyuyacak güvenli bir yer istedi. Mim bunun üzerine haydutları kendi evine götürdü.

Buna karşılık Turin, cücenin canını bağışladı. Mim Turin’i bu sebepten dolayı dostu olarak gördü.

Mim haydutları evine götürmek için yola koyuldu. Uzun bir yoldan sonra eve vardılar. Mim mağaranın ağzında durdu ve Turin’e dönerek eğildi. “Gir beyim!”dedi: “Bar-en Danwedh”, Fidye Evi. Bundan sonra adı bu olacak. Haydutlar ve cüce içeriye girdiler. Mim önden gidiyordu. Turin ve haydutlar birden Mim’in feryadını duydular. Turin salonun arka tarafındaki odanın kapısına geldi. İçeriye baktığı zaman Mim’in yerde diz çöktüğünü gördü. Meşaleli cüce sessizce onun yanında duruyordu; ama uzak duvarın dibindeki taş divanda bir başkası yatıyordu. “Khim,Khim,Khim!” diye feryat ediyordu ihtiyar cüce, sakalını yolarak..

“Okların hepsi ıskalamamış” dedi Turin Androg’a. “Ama bu atış yersiz kaçmış olabilir. Oklarını düşüncesizce fırlatıyorsun; ama bilgelik öğrenecek kadar yaşayabilirsin.”
Mim onu vuran Androg’u lanetledi; okunu ve yayını kırıp oğlunun ayaklarının dibine koymasını ve bir daha ok kullanmamasını söyler. Androg bu lanetten korktu ve cücenin dediklerini yaptı, ama odadan çıkarken kötü kötü Mim’e baktı ve mırıldandı: “Bir cücenin laneti hiç ölmez, derler; ama bir insanın ki de gerçekleşebilir. Umarım gırtlağına saplanan bir okla ölürsün!”

O gece salonda yattılar ve Mim ile diğer oğlu Ibun’un feryatları yüzünden rahatsız uyudular. Bunun ne zaman sona erdiğini bilemiyorlardı; ama sonunda uyandıklarında cüceler gitmişti ve oda bir kayayla kapatılmıştı. Yine güzel bir gündü ve haydutlar sabah ışığında, gölette yıkandılar ve bulabildikleri yiyecekleri hazırladılar;ve yemeklerini yerlerken Mim önlerine dikildi. Eğilerek Turin’e selam verdi. “O gitti ve her şey yapılıp bitti,”dedi.”Atalarımızın yanında yatıyor. Önümüzdeki günler kısa olsa da,bize kalan hayata dönüyoruz şimdi. Mim’in evi sizi memnun etti mi? Fidye ödendi ve kabul edildi mi?”

“Evet” dedi Turin.

Böylece Mim’in hayatı bağışlanmış oldu.

Turin ve çetesi kışı iyi bir şekilde geçirdi. Mağara oldukça büyüktü ve gizli merdivenleri, demirhaneleri ve silahhaneleri vardı. Mim, Turin ile sıkı dost olmuştu ve ona bolca öğütler vermişti.

Mim

Kış ortasında bir gün, loşalacakaranlıkta, aniden aralarında çok iriyarı ve geniş,beyaz başlıklı bir insan belirdi sanki. Adam nöbetçiyi atlatmıştı ve tek kelime etmeden ateşe yaklaştı. Diğerleri ayağa fırladığında adam kahkaha patlattı ve başlığını arkaya attı ve gelenin Sağlamyay Beleg olduğunu gördüler. Geniş pelerininin altında, insanların işine yarayacak pek çok şeyle doldurduğu bir paket taşıyordu.

Beleg, bilgeliğine karşı sevgisine kulak vererek, Turin’e bu şekilde geldi. Turin gerçektende memnun olmuştu, çünkü inatçılığından sık sık pişmanlık duymuştu ve şimdi küçük düşmesine ya da kendi iradesine teslim olmasına gerek kalmadan, gönlünden geçen arzu bahşedilmişti. Ama Turin memnunsa Androg değildi, çeteden başkalarıda memnun değildi. Onlara, Beleg ile reis arasında, onlardan saklanan bir anlaşma varmış gibi geliyordu; ikisi diğerlerinden ayrı oturup sohbet ederken Androg kıskançlıkla izliyordu.

Beleg, Hador’un Miğferi’ni yanında getirmişti; çünkü Turin’in aklını,önemsiz bir çetenin önderi olarak yabanda sürdüğü hayattan çeleceğini umuyordu “Senin olanı sana getirdim, “dedi Turin’e,miğferi çıkarırken. “Kuzey bataklıklarında bana emanet edilmişti; lakin unutulmadı, sanırım.”

“Neredeyse unutuluyordu” dedi Turin; “ama bir daha öyle olmayacak.” ve düşünceler içinde gözlerini uzaklara dikerek sustu, ta ki Beleg’in elinde bir başka şeyin parıltısını görene dek. Bu,Melian’ın armağanıydı; gümüş yapraklar ateş ışığında kırmızı kırmızı parlıyordu ve Turin mührü gördüğünde bakışları karardı. “Orada ne var?” dedi.

“Seni seven birinin sana verebileceği en azametli armağan, “diye yenıt verdi Beleg.

“Burada, lembas in-Elidh var, Eldar’ın, henüz hiçbir insanın tatmadığı azık ekmeği.”

“Babamın miğferini,onu sakladığın için iyi niyetle alıyorum,” dedi Turin. “Ama Doriath’tan armağan almam.”

“Öyleyse kılıcını ve silahlarını da geri gönder, “dedi Beleg. “Küçüklüğünde elde ettiğin öğretileri ve ihtimamı da geri gönder. Ve bırak,sana sadık olduğunu söylediğinadamlar,seni memnun etmek için çölde ölsünler!Keza bu azık sana değil,bana armağan edildi ve onu dilediğim gibi kullanabilirim. Boğazına takılacaksa yeme;lakin diğerleri ziyadesiyle aç ve daha az gururlu olabilir.”

Turin’in gözleri parladı, ama Beleg’in yüzüne bakarken gözlerindeki ateş söndü ve grileştiler ve zar zor işitilebilen bir sesle şöyle dedi: “Böyle bir hödüğe dönmeye tenezzül etmene şaşıyorum,dostum. Sen ne verirsen ver, alırım,verdiğin bir paylama bile olsa.Bundan sonra, Doriath yolu dışında, her konuda sen bana öğüt vereceksin.

Sonraki günlerde Beleg çeteye çok yardım etmişti. Yaralananlarla ve hastalananlarla ilgilendi hepsini iyileştirdi. Beleg çok güçlü ve yetenekli biriydi. Özellikle Doriath arasında çok saygı görürdü.

Turin miğferi taktı ve büyük başarılar elde etti. Bir gün Bar-en-Danwedh’den yaptıkları bir akın sırasında Androg eline yay aldı ve o anda zehirli bir ok ona isabet etti. Böylece, Androg ölüm döşeğine girmiş oldu. Ne var ki, Beleg yarasını iyileştirdi,bunun üzerine Mim’in Beleg’e olan öfkesi daha da arttı ve kararını verip orklara gitmeye karar verdi.

Bodur Cüce Mim ise orklara haydutların yerini söylemeye gitmişti. Mim onlara Bodur-cüceden bir şey kazanabileceklerini sanıyorsa, hiç bir şey bilmediklerini söyledi. Sonra orklar koşulların ne olduğunu sordular ve Mim onlara teleplerini sıraladı: Yakaladıkları ya da öldürdükleri her adamın ağırlığınca demir vereceklerdi, ama Turin ve Beleg karşılığında, ağırlıklarınca altın vereceklerdi; Turin ve çetesinden temizlendiği zaman, Mim’in evi ona bırakılacaktı; ve taciz edilmeyecekti; Beleg, işini Mim’in görmesi için bağlı olarak bırakılacaktı; ve Turin serbest bırakılacaktı.

(Ama anlatılan bir başka hikayeye göre,Mim orklarla bilinçli bir maksatla karşılaşmamıştır. Mim’i ihanete götüren,oğlunun yakalanması ve onu işkence etmekle tehdit etmeleridir.)

Orklar bu şartları kabul etmişti ama uymayacaklardı. Sadece Beleg konusunda Mim’in istediğini yapmayı düşünüyorlardı. Orklar özellikle Turin’ serbest bırakmaya hiç de niyetli değillerdi. Emir üzerine canlı olarak Angband’a götürülecekti.

Cüce Fidye Evi’nin yerini söyleyince orkların saldırısı başladı. Orkların okları tarafından bir kaç kişi vuruldu ve o arada nöbetçiler de Beleg,Turin ve diğerlerine orkların saldırdıklarını haber verdi. Androg orkun okundan dolayı ölümcül bir yara aldı. Turin ve Beleg geriye kalan on adamla zirvenin merkezine çekildi ve oradaki dikili taşın çevresinde halka olup, Beleg ve Turin dışında-orklar onların üzerine ağ atmıştı-herkes ölene dek kendilerini savundular. Turin bağlandı ve alınıp götürüldü; yaralanmış olan Beleg ise kayaya ellerinden ve bileklerinden bağlandı. Mim saklanarak orklardan kurtuldu ve Beleg’in bağlandığı zirveye gitti. Beleg’i görerek yanına gitti, bıçağını bileyerek zevklendi.

Ama o tepede canlı olan kişiler sadece Mim ve Beleg değildi. Ölümcül bir yara alan Androg daha ölmemişti. Cesetlerin arasından onlara doğru süründü ve bir kılıç kaparak cüceye savurdu.Mim korku dolu bir çığlık atarak uçurumun kenarına koştu ve gözden kayboldu; bildiği dik ve zor bir keçi yolundan kaçtı. Androg son gücünü kullanarak Beleg’in ellerini ve ayaklarını tutan bağları kesti ve onu serbest bıraktı; ama ölürken şöyle dedi: “Yaralarım senin şifan için bile fazla derin..”

Ve Androg orada yaşamını yitirdi.

Mim’in Ölümü

Glaurung’un hazinesine konan Bodur Cüce Mim, Nargothrond’da Hurin Thalion (Turin’in Babası) ile karşılaşır. Hurin, Mim’in yaptıklarını anlar ve G. Y. 502 yılında onu öldürür.


Eğer Orta Dünya hayranıysanız, bizi TwitterInstagram ve Facebook üzerinden takip etmeyi unutmayın!

Yüzüklerin Efendisi dizisiyle ilgili son haberleri takip etmek için portalımıza, Orta Dünya ile ilgili tartışmalara katılmak için de forumumuza mutlaka bir göz atın.

YouTube ve Twitch kanallarımıza da bekleriz.

Mutlaka Okuyun!

Sauron Birinci Çağ

Sauron Kimdir? (1. Çağ)

Orta Dünya’nın özgür halklarının en büyük düşmanı Yüzüklerin Efendisi Sauron kimdir? Güç yüzüklerini yapmadan ve …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir