Orta Dünya’nın Metal Müziğe Girişi ve Bilinmeyen 15 Grup

Orta Dünya’nın Metal Müziğe Girişi

Ve buyurdu Ilùvatar onlara: “Sunduğum bu ezgiden sizler şimdi ahenk içinde bir Ulu Müzik yaratacaksınız. Ve sizi Ölümsüz Alevle yakıp tutuşturduğum için, her biriniz ezgiyi kudretince efkar ve maharetle bezeyip zenginleştirecek, eğer vakıfsa. Lakin ben, durup dinleyeceğim ve kıvançlanacağım, Ulu Güzellik, sizlerle şarkının içinden uyandıkça” Ve sesleri Ainur’un, arplar utlar ve kavallar ve davullar ve yaylılar ve orglar misali, bir ağızdan şarkı söyleyen hadsiz hesapsız bir koro misali, biçimlendirip Ilùvatar’ın ezgisini bir Ulu Musikiye dönüştürdü. Ve bir ses yükseldi ahenk içinde örüldü, nihayetsiz sarılan ezgiler içinden, yükseldi de delip geçti fani kulakları, ulaştı derinlere ve zirvelere, Ilùvatar’ın diyarındaki her bir haneye, öyle ki taştı duvarlardan, yayıldı hiçliğe; ve hiçlik kalmadı.

O vakitten beridir asla terennüm etmedi bu emsalde bir Müzik; derler ki Ilùvatar’ın huzurunda, günlerin sonundan da bir zamanda, Ainur’un ve Ilùvatar’ın Çocuklarının korosu yapacaklardır daha görkemlisini…

Silmarillion – J.R.R Tolkien

Bir Hobbit’in en sevdiği şeylerden bir tanesidir tembellik. Öğle sıcağında Brandywine nehrinin kıyısına kurulup kıllı kocaman ayaklarını uzatır, elinde oltasıyla balık ha geldi ha gelecek diye beklerken uyuklaya uyuklaya çoğunu kaçırır. Yine de tuttuğu üç beş balıkla evinin yolunu tutar, Shire topraklarında yetişmiş taze sebzeler ve baharatlarla beraber kendine mis gibi bir ziyafet çeker, tabi Bree’den getirttiği el yapımı birayı da eksik etmez, yemekten sonra Yeşil Ejderha inine gider, müziklerle ve danslarla günün keyfini kaldığı yerden devam ettirir. Bir Elf’in tembellikle işi hiç olmaz, asil soyunu en iyi şekilde temsil etmenin yollarını arar, elittir diyebiliriz lâkin bir o kadar da naif. Lothlorien’in kocaman Mallorn ağaçlarının gölgesinde yapacağı müzik doğanın ta kendisidir.

Cüceler de tembelliği hiç mi hiç sevmez. Hele ki koca Moria’yı inşa eden atalarını utandıracak bir tembellik ha? Onların müziği dağlarda yankılanan çekiç sesleridir. Bir İnsan’ı övmek onun için yapabileceğiniz en naçizane iştir. Kibri yüksek, duyguları yoğundur. Atçanyurt’un bozkırlarından Pelennor Çayırları’na sürülen atların toynak sesleridir bazen müzikleri, bazen ise en güzel Rohan hanımına yazılan bir parça. Bütün Orta-Dünya halklarının tınıları o gün başladı, Ainur’un müziğiyle ve evlerimize kadar geldi.

60’lı yıllarda hippielerin akıl almaz bir hobbit sevgisi vardı. Biri de çıkıp demiyordu ne yapacaksın minnacık gövdesiyle, kocaman kıllı ayakları olan tembel şeyleri diye. Demeye de pek hakları yoktu. Tolkien her nasıl eserlerini I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı gölgesi altında yazdıysa, dönemin hippieleri de Kore Savaşı, Vietnam Savaşı gölgesi altında bir karşı kültür oluşturmaya çalışıyordu. Tabi bastıkları kaygan politik zemin ile her ne kadar bugün hippie kuşağının yarısı para babası olmuş bir diğer yarısı da savundukları değerlerden uzakta sessiz sakin yaşamakta ve o değerlerin nasıl kirletilip piyasa oyuncağı yapıldığını izlemekte olsa bile günümüze bıraktıkları müzikal değer yabana atılamaz. Özellikle Psychedelic Rock, Hard Rock gibi türlerin gelişimine ve çıkışına katkı sağlamış olmalarının yanı sıra, bu tarzlara seçtikleri temalar ile beraber Tolkien’in müzikal alana girişini de sağlamış oldular.

Bir düşünün Thorin ve yol arkadaşları, Bilbo’nun evinde çeşit çeşit enstrümanlar çalıp hafiften karanlık, gizemli ve büyülü parçalar söylerken orada olmak nasıl hissettirirdi? Tabi son Hobbit filmleri üçlemesiyle beyaz perdeye aktarılan versiyonlarından bahsetmiyorum. Yemek masası sahnesi her ne kadar iyi aktarılmış olsa da, mesela Misty Mountain’s Cold daha farklı bir atmosfer barındıran bir parça. Ne de olsa yıllar boyu evinden ırak kalmış bir ırkın yaktığı karanlık, puslu bir ağıt. Yani biraz da kitapta geçen halleriyle hayal edelim.

Rock müzik camiasında Tolkien’in etkisi muhtemelen bu etkiyi, bilinenler arasından, ilk benimseyen grup Gandalf ile olmuştur. 60’lı yılların en büyük Psychedelic Rock gruplarından bir tanesi Gandalf, isim olarak etkilenmenin yanı sıra Orta-Dünya’nın atmosferinden de etkilendiklerini de söylemişlerdir. (Nasıl yani? Hobbitler LSD mi kullanıyor?) Her ne kadar şarkı sözlerinde çok fazla etkisini göremesek de genel kanı tarafından sembolik olarak bu etkinin başlangıç noktası kabul edilir. Sonrasında zaten zamanının ve hatta bir çok mecra tarafından gelmiş geçmiş en büyük grubu olma sıfatını taşıyan Led Zeppelin‘in her bir üyesinin birer Tolkien manyağı olmasıyla beraber, Led Zeppelin birçok müzik türüne öncülük yapması ve binlerce grubu etki alanına sokmasının yanı sıra öncülük ettiği türlere ve gruplara da Orta-Dünya sevgisini aktarmıştır.

İngiliz folk müziğinin asil havası, Rock müzik ve Tolkien harmanlandığında ortaya Misty Mountains Hop, Ramble On, The Battle Of Evermore gibi parçalar çıkmış, bu parçaların yanında Led Zeppelin’in çoğu şarkı sözünde Tolkien etkisi açık ve net bir şekilde görülmüştür.

There’s a lady who’s sure all that glitters is gold
And she’s buying a stairway to heaven.

“All that glitters is not gold” aslen Shakespeare‘in ‘Merchant of Venice’ isimli oyunundan çıkma bir kalıp olmasının yanı sıra Tolkien de Yüzüklerin Efendisi serisinde “All that is gold does not glitter” isimli bir şiir yazmıştır. Kalıp ‘Değerli görünenin aslı tam tersi olabilir’ gibi bir anlam taşımakta. Led Zeppelin ise Stairway To Heaven‘da bu kalıbı tersine kullanmış “Ve evet, harbiden değerli bir hanım var burada” şeklinde şairane bir aktarım yapmıştır.

‘Twas in the darkest depths of Mordor
I met a girl so fair,
But gollum, and the evil one crept up,
And slipped away with her.

Ramble On hakkında ilginç bir gerçek var: Şarkı sözleri tam bir fiyasko. Bir ara Robert Plant çıkıp “Böyle bir parçaya böyle şarkı sözleri yazdığım için kendimi hiç affetmeyeceğim” tarzında bir açıklama bile yapmıştı. Lâkin John Paul Jones‘un efsanevi bas ritmi ve John Bonham‘ın o ritimle mükemmel uyumuyla beraber bu eksiği kapatıp Led Zeppelin’in en ikonik parçalarından bir tanesi olabilmiş.

Yine bu dönemin en önemli gruplarından bir tanesi The Beatles‘ı da bu konuya örnek olarak verebiliriz. Kendilerinin yoğun bir Orta-Dünya hayranı olmasının yanı sıra ünlü yönetmen Stanley Kubrick‘e “Bak biz dört tane hobbit gibi adamız zaten, biz hobbit olalım filmi de sen çek.” diye teklif bile götürmüşlerdir. Tabi Kubrick dönemin sinema teknolojisinin böylesine bir kitabın uyarlamasına oldukça yetersiz kalacağını söyleyerek teklifi reddetmiş.

Peki neden Tolkien? Neden Fantezi? Bol bol LSD tüketen ve hayali mecralarda yaşayan bu karşı kültürün nasıl bir ortamda yaşadığı mâlum. Emperyalist savaşların cirit attığı bir dönemde bu karşı kültür kendine sığınacak ütopik bir mekan arayışı derdinde. Endüstrileşmeden kaçan uzun saçlı, ot tüttüren büyücülerin bu zıt ortamda barınabilmesini sağlayan mekan olmuştur Orta-Dünya. Lakin ironiktir ki 60’ların idealismi Yüzüklerin Efendisi’nde bile öngörülmüş diyebiliriz: ‘Kötüler yenilebilir, ama değişim kaçınılmazdır.’ Ölümsüz topraklara göç eden Frodo’suz, Gandalf’sız Shire ve diğer göç edenler olmadan diğer kesimler asla eskisi gibi olmadı ki böylelikle Orta-Dünya’da üçüncü çağ da kapandı. Hippie döneminin müzikal bir miras bırakıp siyasi bir başarısızlığın sembolü olması gibi.

Özellikle Led Zeppelin’in Heavy Metal’in çıkışına yaptığı katkıyı düşünerek parçalarında kullandığı Orta-Dünya temalarının da bu yeni türe ayak uyduracağı su götürmez bir gerçek. Ki kabul edilen ilk Heavy Metal grubu Black Sabbath da bu temayı devam ettirmiştir. The Wizard isimli parçalarında bir büyücü için yazılabilecek en güzel sözlerle Gandalf’ı yad etmiş ve Geezer Butler bir röportajında şöyle demiştir:

I was reading Lord of the Rings at the time, and I just based the lyrics on that. Gandalf.

Sonrasında özellikle Power Metal’e Blind Guardian yoluyla giriş yapan, folklorik ögelerin etkin olduğu türlerde büyük bir ağırlığı olan Orta-Dünya teması Thrash, Death hatta Black gibi türlere kadar etkisini uzatmıştır. Özellikle Blind Guardian’ın efsanevi Nightfall In Middle-Earth albümüyle metal müzik tarihine adını altın harflerle yazdırdıktan sonra bir çok Power Metal grubunu da bu yolda etkilemiştir. Bunun yanında ironik bir biçimde Tolkien katolik Hristiyan olmasına rağmen eseri neredeyse Black Metal gruplarının tamamını etkilemiş ve kendine bu tür içerisinde büyük bir yer edinmiştir. Ek olarak Amon Amarth, Gorgoroth, Cirith Ungol, Morgoth gibi isimlerini de Orta-Dünya’dan almış birçok grup da bulunmakta.

Şimdi madem yazının asıl kısmına geldik ve Orta-Dünya ve Rock müzik camiasının buluştuğu kısımları şöyle özetle ele aldık, yıllarca zaten sürekli karşımıza çıkan ve bildiğimiz grupları ve Orta-Dünya ile olan ilişkilerini bir kenara bırakıp diğerlerine doğru bir yol alalım, teker teker gruplara bakarken bir yandan da işledikleri temalardan bahsedelim.

1. Ainulindalë

Orta-Dünya etkileşimli bir müzik grubu için en güzel isim değil de ne? Ainulindalë Orta-Dünya’nın yaratılış hikayesidir ve “Ainur’un Müziği” anlamına gelmektedir. En baştaki alıntıda okuduğunuz gibi. Kendileri 2003 yılında kurulmuş bir folk/neo-folk grubudur ve bütün teması Tolkien’in eserleri üzerinedir. 2004 yılında çıkardıkları “The Lay Of Leithian” ve geçen sene çıkardıkları “Nevrast” isimli iki albümleri bulunmaktadır. Özellikle Nevrast ile beraber dinleyicilerinde müzikal beklentiyi iyice yükselten Ainulindalë bu temayı işleyen en başarılı gruplardan birisi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Grup ayrıca geçen sene çıkan Nevrast albümündeki her bir parça için birer illüstrasyon hazırlamış ve kişinin parçaları dinlerken Orta-Dünya’nın çayırlarında gezinmesini kolaylaştırmıştır. Bandcamp aracılığıyla müziklerini satın alabilir, kendilerini destekleyebilir, kendileriyle beraber müthiş bir yolculuğa çıkabilirsiniz.

2. Cirith Ungol

Sam’in Frodo’yu kurtardığı, dibindeki mağaralarda Ungoliant’ın kızı Shelob’un yaşadığı kulenin adıdır Cirith Ungol aynı zamanda Kaliforniya’lı bir Heavy Metal grubu!

I remember some other possible band names we were considering: Minas Tirith, Khazad Dum, and Uruk Hai, all names from “The Lord Of The Rings”. Rob and I both liked J.R.R. Tolkien and Enzo Ferrari, so we knew our songs would cover both those subjects!

Greg Lindstorm

1972 yılında kurulan Cirith Ungol old-school Heavy Metal camiasının hatrı sayılır gruplarından bir tanesidir, aynı zamanda döneminin Orta-Dünya temalı en naçizane gruplarından da bir tanesidir. Ek olarak kendileri pek bilinmese de Epic Doom’un öncü gruplarından bir tanesi olarak da sayılır. Parçayla aynı ismi King Of The Dead albümünü grup en iyi albümleri olarak kabul eder ve albümün teması Orta-Dünya üzerinedir. Konudan bağımsız olarak albümde Johann Sebastian Bach‘ın (Hayır, glamci olan değil) ölümsüz eserlerinden Toccata in Dm‘nin de başarılı bir cover’ı bulunmaktadır.

3. Emperor

Evet yanlış duymadınız, Emperor. Bildiğimiz Norveçli Black Metal grubu Emperor. In The Nightside Eclipse‘in genel temasına satanizmin hakim olmasının yanı sıra Yüzüklerin Efendisi’nin karanlık tarafı da hakimdir. Evet bilindik bir grup fakat Orta-Dünya etkisi olduğunu bugüne kadar kime söylesem şaşırmış/ilk defa duymuş. Bu sebeple listede de yer vermek istedim.

Albümün kapağında gördüğünüz yapı Minas Morgul’un ta kendisi. Sol altta da Orc’ları görebilirsiniz zaten. Yukarıda verdiğim parçada ise kesin olmamakla beraber Nazgul’lerden bahsedildiği söylenmekte.

4. Attacker

Old School Heavy-Metal camiasına geri dönelim, 1985 yılında Attacker isimli grup Battle At Helms Deep isimli bir albüm çıkardı ve sanılanın aksine kötüleri taraf tutarak albümün temasını belirledi.

Gelmiş geçmiş en kötü logoya sahip olmasına rağmen old-school camiada ağırlığı olan gruplardan bir tanesidir Attacker. Bunun yanında tam bir hobbit düşmanıdır.

Vandalizing the countryside
Goblins march in fearless pride
Through destruction they forge virtue
Hell rats are out to get you

5. Ephel Duath

Çılgınlığın doruk noktası Avant-Garde Metal temsilcilerinden Ephel Duath aynı zamanda Mordor’u çevreleyen dağların ismidir. Avant-Garde Metal’i Jazz Fusion kısmına biraz daha ağırlık vererek icra eden grubun albümlerinin temaları her ne kadar Orta-Dünya ile pek alakalı olmasa da ‘The Passage‘ isimli parçalarının Aragorn’un Ölüler’in Mağarasına gidişini anlattığı da söylenmekte.

6. Bo Hansson

İsveçli müzisyen Bo Hansson’un en çok tanınan işlerinden bir tanesi de 1972 yılında Yüzüklerin Efendisi’nden etkilenerek çıkardığı Senfonik Prog/Psychedelic Rock tarzındaki ‘Sagan Om Ringen‘ isimli albümüdür. Konsept albüm Shire’dan çıkıp Gri Limanlar’da sona erer, yani baştan sona hikayeyi ele alır, buna rağmen pek uzun değil, 36 dakikalık bir eserdir.

https://www.youtube.com/watch?v=2uTgDhVHlHw

7. Orkrist

Orjinal ismi ‘Orcrist’ olan, bir zamanlar Thorin’in de kullandığı, efsanevi elf yapımı kılıç ve bir Senfonik Black Metal grubu. 2000 yılında kurulup 4 yıl gibi kısa bir sürede dağılan Slovakya’lı grubun sadece iki tane albümü bulunmakta. Bunların arasında en başarılısı ise Grond isimli albümleri. Grond aynı zamanda Morgoth‘un topuzunun ismi ve Minas Tirith’in ana kapısını yıkmak için kullanılan büyük domuz başının da ismi.

8. Rivendell

Rivendell, Türkçe’siyle Ayrıkvadi, Orta-Dünya topraklarındaki son barışçıl alan, Eregion Sauron tarafından yakılıp yıkıldıktan sonra elflerin, Elrond’un ve Lothlorien inşa edilmeden önce Galadriel ve Celeborn’un yaşadığı yer. 98 yılında kurulan Avustralyalı Epic Black Metal grubu Rivendell listede en başarılı bulduğum gruplardan bir tanesi. The Ancienty Glory, Elven Tears ve Farewell-The Last Dawn isimli üç albümleri bulunan bu gruba özellikle Summoning severler mutlaka bir göz atmalı.

9. Emyn Muil

Konu Epic Black Metal’e gelmişken bu gruba da değinmeden geçmeyelim. Emyn Muil Frodo ve Sam’in Kara Kapılar’ı bulmaya çalışırken kaybolduğu, Ölü Bataklıklar’ın da içerisinde bulunduğu, bir zamanlar Gondor’un doğu sınırlarını belirleyen dağlık arazidir.

Grubun iki tane albümü bulunmakta ve açık bir şekilde Summoning ve Windir gibi gruplardan etkilendiği görülmekte, eğer bu iki grubu seviyorsanız mutlaka bu gruba da göz atmalısınız.

10. Galadriel

Ben o altın sarısı saçlarından tek bir tel istedim, o üç tane verdi. –Gimli

Bende Doom Metal dendiğinde akan sular duruyor, hemen koltuğumda hazır vaziyete geçip kulaklarımdan beynime akacak melodinin beni nasıl diyarlara götüreceğini hayal ediyorum. Hele ki bu melodilerin kaynağı Orta-Dünya’nın en güzel elf kadınlarından bir tanesi, Lothlorien kraliçesi Galadriel’in ismini taşıyorsa!

Bol bol senfoni bezenmiş, melek gibi bir kadının sesiyle süslenmiş aynı zamanda da melankoliyi iliklerinizde hissettirecek gitarlar ve brutal vokal ile sizi Lothlorien ormanlarında koca bir Mallorn ağacının altında güneşin batışını izlettiren bir grup. Özellikle The Mirror Of Ages albümü grubun başyapıtı denilebilecek nitelikte.

11. Ainur

Eru Ilùvatar’ın ilk yarattığı ırkın genel adıdır ve anlamı “Kutsal Varlıklar”dır, Valar ve Maiar olarak ikiye ayrılırlar. Aynı zamanda İtalyan bir Senfonik/Progresif Metal grubudur. 2006 yılında kurulan grubun 6 tane stüdyo albümü bulunmaktadır.

En son ise geçen sene Peter Jackson’ın Hobbit’i filme aktarmasının şerefine ‘There And Back Again’ isimli bir single yayınlamışlardır.

12. Caprice

Caprice Darkwave/Rock tarzında müzik yapan Rus bir gruptur. Her ne kadar isimlerini Orta-Dünya’dan almamış olsalar da özellikle elfler hakkında parçalar yazarlar, hatta neredeyse bütün albümlerinin teması elfler üzerinedir. Tabi kendileri Beren ve Luthien’in epik hikayesine yaraşır bir parça yapmaktan da kaçınmamışlar:

13. Battlelore

Battlelore 99′ yılında kurulmuş Finlandiya’lı bir Power/Folk/Senfonik Metal grubudur. Ağırlıklı olarak şarkı sözlerini ve temalarını Orta-Dünya’dan alan grup ilginç bir şekilde oldukça fazla tür değişikliği yaşamıştır, son çıkardıkları albümde ise az önce saydığım üç tür arasında gidip gelmektedirler.

14. Excelsis

Excelsis de listedeki başarılı gruplardan bir tanesi, 96′ yılında kurulan İsviçre’li Folk/Power metal grubunun “Anduin The River” isimli de bir konsept albümü bulunmakta.

Parçanın adında geçen Houses Of Healing, Pelennor Çayırları savaşından sonra yaralanan Eowyn’in Aragorn tarafından iyileştirildiği yerin adıdır.

15. Glass Hammer

Ve kapanışı da Prog. ile yapalım. 92′ yılında kurulmuş Amerikan Prog. Rock grubu Glass Hammer’ın Journey Of The Dunadan isimli bir konsept albümü bulunmakta. Özellikle Rush ve Yes gibi gruplardan etkilenen Glass Hammer bu etki alanının içine Orta-Dünya’yı da katarak bizlere tadından yenmez bir albüm sunmuş. Böylelikle de listedeki en kaliteli Orta-Dünya temalı parçaları yapan grup olmuştur.

Eğer Orta Dünya hayranıysanız, bizi TwitterInstagram ve Facebook üzerinden takip etmeyi unutmayın!

Yüzüklerin Efendisi dizisiyle ilgili son haberleri takip etmek için portalımıza, Orta Dünya ile ilgili tartışmalara katılmak için de forumumuza mutlaka bir göz atın.

YouTube ve Twitch kanallarımıza da bekleriz.

Mutlaka Okuyun!

Gandalf emekli olmayı düşünmüyor

Gandalf Emekli Olmayı Düşünmüyor! (Sir Ian McKellen Çalışmaya Devam Etmek İstiyor!)

Gandalf emekli olmayı düşünmüyor: Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit filmlerinin efsanevi oyuncusu Sir Ian McKellen, emekli …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir