Roac

 

Roac

Kuzgun Roac

Carc’ın oğlu Roac Yalnız Dağ’daki kuzgunların lideridir. Carc yuvasını Yalnız Dağ yakınlarındaki muhafız odasının üstüne kurmuştur. Roac ve Thorin’in kafilesinin karşılaşması da bu muhafız odasında olmuştur. Balin ardıçkuşunun konuşmasını anlamadığını, yerinde bir kuzgunun olmasını istediğini söyleyince ardıçkuşu gidip Roac’ı çağırır.

Kafile bakınca zorlukla uçan, kel bir kuzgun görürler. Bu Roac’dan başkası değildir. Roac neredeyse kör ve tamı tamına 153 yaşındadır, ama o yaşına rağmen babası ve cücelerin arasındaki dostluğu hala hatırlamaktadır. Eskiden kuzgunlar cüceler için haber taşırlarmış ve ödül olarak yuvalarında saklamaya bayıldıkları parlak taşlardan alırlarmış. Bu sebeple de Roac Thorin için haberleri taşımayı kabul etmiştir.

Çok geçmeden kanat sesleri duyuldu ve ardıçkuşu yanında fena halde yaşlı ve zayıf bir kuşla birlikte geri döndü. Kuşun gözleri kör olmak üzereydi, güç-bela uçabiliyordu ve kafasının üstü keldi. Çok büyük ve yaşlı bir kuzgundu. Önlerindeki zemine kaskatı bir iniş yaptı, kanatlarını yavaşça çırptı ve Thorin’e başını eğdi.

“Ey Tharin oğlu Thorin ve Fundin oğlu Balin,”dedi çatlak bir sesle (ve Bilbo dediklerini anladı çünkü kuş dili değil günlük olağan konuşma dili kullanmıştı).”Ben Carc’ın oğlu Roac’ım. Carc öldü, ama bir zamanlar tarafınızca iyi tanınırdı. Ben yumurtadan çıkalı 153 yıl oldu ama ben babamın bana söylediklerini unutmadım. Artık dağın büyük kuzgunlarının şefi benim. Sayımız az, ama hala eski kralı hatırlıyoruz. Halkımın çoğu gurbette, zira güneyde önemli haberler var. Bakın kuşlar tekrar Dağ’a ve güneyden doğudan ve batıdan gelip Dale’e toplanıyor, çünkü Smaug’un öldüğü haberi yayıldı!”

Roac Smaug’un ölüm haberini verdikten sonra Orman’ın Kralı’nın ve Göl İnsanları’nın hazineden pay almak için geldiklerini söyleyince çok sinirlendi.

Thorin Meşekalkan: Sana teşekkür ederiz Carc’ın oğlu Roac. Sen ve halkın unutulmayacaksınız. Ama biz hayatta oldukça altınımızı ne hırsızlar çalabilecek, ne de zorbalar alıp götürebilecek. Bizim teşekkürümüzü daha fazla hak etmek istersen, bize yaklaşanlardan haber getir. Bir de sana yalvarırım, aranızda hala genç ve kanadı güçlü olanlar varsa, kuzeydeki dağlarda, buranın hem doğusu hemde batısında yaşayan hısımlarımıza haberciler gönderip onlara müşkül durumumuzu anlat, ama özellikle Demir Tepeler’deki kuzenim Dain’e. Zira onun iyi silahlanmış pek çok adamı vardır ve buraya en yakın olanı odur. Söyle ona acele etsin!.

Roac: Bu tavsiyenin doğru olup olmadığını söylemeyeceğim. Ama elimden geleni yapacağım.

Sonraki günlerde Thorin dağın ana girş kapısına bir barikat kurdu ve Orman Halkı’na, Bard ve beraberindeki Göl halkına hazineden hiçbirşey vermeyeceğini söyledi. Bu sırada Roac ile ulaklar gönderip kuzeni Dain ile planlar yapıyordu. Kuzgunlar birçok kez gidip geldiler ve sonunda Thorin ve Dain planlarını yaptılar. Planlara göre Dain kuşatmayı yarıp Dağ’a girecek,dağdaki diğer kapıları açarak kuşatanları dağın tamamen çevresine yayacak ve Dain’in ordusunun getirdiği erzak yardımıyla bekleyecekler. Roac ile daha uzaktaki akrabalarına haber verecekler ve yardım geldiği zaman kuşatmacıları tamamen öldüreceklerdi.

Roac

Dain gelmeden hemen önce Bilbo Baggins Arkentaşını alarak Bard’ın yanına gidip taşı ona verir. Amacı o taş sayesinde işlerin daha kolay çözülmesidir. Taşı verip geri dönerken Gandalf’ın da orada olduğunu görür ve yaptığı şeyden emin bir şekilde Dağ’a geri döner.

Bard Arkentaşı’nı kullanarak Thorin ile bir pazarlık yapmaya çalışır ama bu Thorin’i tamamen çılgına çevirmekten başka bir işe yaramaz.

“Siz ya da dostlarınızın teklif edebileceği hiçbirşey yok.”

“Ya Thrain’in Arkentaşı?”dedi Bard ve tam o anda yaşlı adam kutuyu açıp taşı havaya kaldırdı. Elinden saçılan ışık sabah ışığında parlak ve beyazdı.

Thorin hayret ve şaşkınlıkla kalakalmıştı. Uzun süre kimse konuşmadı. Nihayet Thorin sessizliği bozduğunda sesi büyük öfkeyle boğuklaşmıştı. ”O taş babama aitti ve benimdir.”dedi. ”Neden kendime ait olan birşeyi satın alayım? Ama soyumun yadigarını nasıl ele geçirdiniz?

Bilbo onlara ben verdim diyince Thorin o kadar öfkelendi ki Bilbo’yu kaldırıp tam kayalara atacakken bir ses duydu.

Gandalf: Gandalf işte burada. Görünüşe bakılırsa az kalsın geç kalacakmışım. Hırsızımı beğenmediysen lütfen ona zarar verme. Onu yere indir de söyleyeceklerimi dinle.

Thorin Bilbo’nun gitmesine izin verdi. Ardından Roac ile ulaklar göndererek Dain’in gece boyu hızlı ve ihtiyatla gelmesini söyledi.

Ertesi gün Dain ve Demir Tepelerden 500 cüce ufukta göründü. Ordunun her mensubu dizlerine kadar inen bir zırh yeleğe bürünmüş, dizlerini ise yapımı Dain’in halkının sırrı olan kaliteli ve esnek metal örgüden bir pantolonla örtmüştü. Cüceler boylarına göre fazla güçlü olurlardı ama bunların çoğu normal cücelere göre çok daha güçlüydü. Savaşta iki elle kullanılan baltalar taşırlardı ama bunların yanında bir kısa kılıç ve sırtlarına attıkları bir kalkan da bulundururlardı.

Ordu yaklaşınca durdu sadece bir grup ilerleyip elfler ve göl halkının yanına geldi.

“Bizler Nain oğlu Dain tarafından gönderildik. Hızla Dağ’daki hısımlarımıza gidiyoruz, çünkü eskinin krallığının yenilendiğini duyduk. Ama savunulan surların önünde hasımlar gibi duran sizler de kimsiniz?”

Bu sözlerin kısaca açıklaması “Burada işiniz yok. Biz yolumuza devam edeceğiz dolayısıyla siz de yol vereceksiniz, ya da sizinle savaşacağız. Dain Dağ ile nehrin kıvrımı arasındaki dar araziden geçmeye niyetliydi. Orada savunma daha az görünüyordu.

Bard onların doğrudan Dağ’a gitmelerine izin vermedi. Böylece cüceler sinirle geri döndüler ve Dain’e olanları anlattılar. Bunu üzerine cüceler saldırıya geçti.

Tam elfler, insanlar ve cücelerin arasında duran Gandalf sertçe “DURUN!” diye bağırdı ve onlara yaklaşmakta olan karanlığı gösterdi

Gandalf: Goblinler yanınızda. Ey Dain, babasını Moria’da katlettiğin Kuzeyin Bolg’u geliyor. Bakın! Yarasalar ordusunun üzerinde çekirge sürüsü gibi uçuyor. Kurtların sırtlarında geliyorlar. Warglar da peşlerinden. Gelin! Henüz toplanacak zaman var. Nain’in oğlu Dain hızla yanımıza gelsin.

Böylece kimsenin beklemediği bir savaş oldu ve adına Beş Ordular Savaşı denildi. Kartalların ve Beorn’un yardımıyla savaşı Elfler,İnsanlar ve Cüceler’in tarafı kazandı. Savaşın sonunda Shire’dan yola çıkan 15 kişiden 3’ü eksilmişti: Thorin, Fili ve Kili…

Roac

Her ne kadar Roac önemsiz gibi görünse de Roac ve ulakları sayesinde Dain ve cüceler gece hızla ilerlemiş ve bu savaşa katılmışlardır. Roac’ın ve ulaklarının bu savaşta önemli rolü vardır.

Eğer Orta Dünya hayranıysanız, bizi TwitterInstagram ve Facebook üzerinden takip etmeyi unutmayın!

Yüzüklerin Efendisi dizisiyle ilgili son haberleri takip etmek için portalımıza, Orta Dünya ile ilgili tartışmalara katılmak için de forumumuza mutlaka bir göz atın.

YouTube ve Twitch kanallarımıza da bekleriz.

 

Mutlaka Okuyun!

entler

Entler

Yaşlı gözlere garip bir bakış, bir çeşit uyanıklık geldi; derin kuyular örtüldü. “Ham, şimdi,” diye …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir