Tar-Ancalime

Tar-Ancalime

Irk: İnsan
Dil: Adunaic, Sindarin ve Quenya
Cinsiyeti: Kadın
Soy: Numenorlu- Elros Hanedanı
Ebeveynleri: Kral Tar-Aldarion ve Kraliçe Erendis
Eşi ve Çocukları: Hallacar; Anárion
Doğum Tarihi: 2.Çağ 873
Hüküm Yılları: 2.Çağ 1075 – 1280
Ölüm Tarihi: 2.Çağ 1285
İkamet Ettiği Yerler: Numenor
Diğer İsimler: Emerwen Aranel
Taşıdığı Ünvanlar: Numenor’un Hükmeden Kraliçesi

Beni bir zamanlar bilirdiniz, Leydi Ancalime. Ama problem değil, ben Armenelos’tan bir elçiyim. Size Kral Naibinin Kızı olduğunuzu hatırlatırım, sıranız geldiğinde siz de Varis olacaksınız.” Aldarion’dan seyahat dönüşü kendisini tanıyamayan kızı Ancalime’ye…

Numenor’un Taç Giyen İlk Kraliçesi Tar-Ancalime

Ancalime

Numenor’ un yedinci ve ilk kadın hükümdarı. İkinci Çağın 873. Yılında bir bahar ayı doğdu. Tar-Aldarion ile Erendis’ in tek çocuğuydu. Ülkenin dört bir yanına yayılan güzelliğiyle ünlüydü.

Quenya’ da, “en parlak olan” anlamına gelir. Tar ön eki ise, Numenor Kral ve Kraliçelerinin kullandığı “Yüce” manasındaki bir ünvandır.

Ancalime’nin babası Aldarion, bir deniz gezginiydi. 877’de babası beş yıllık deniz seyahatine çıktığında dört yaşındaydı. Aldarion’ın gezileri yüzünden zaten mutsuz olan Annesi Erendis, buna öfkelendi ve Ancalime’yi de alıp Armenelos’taki Kraliyet sarayından ayrıldı. Tamamı kadın hizmetkârlardan oluşan küçük bir grupla, önceden Tar-Meneldur’ın ona verdiği Emerie’deki beyaz kır evine taşındılar. Ancalime burada annesi ve çocukluk arkadaşı Zamîn’le büyüdü.

Erendis kızının eğitimini bütünüyle kendisi üstlendi, Ancalime ile konuşurken, Aldarion’ın tercih ettiği Numenorca olan Adunaic dili yerine Elfçeyi – Sindarin dilini – kullandı. Erendis kızına okuma yazma öğretti. Ancalime bundan sonra Numenor tarihiyle ilgilendi, Numenor halkı ve ada hakkında bilgi sahibi oldu. Emerie’deki beyaz evden gülüşmeler, müzik sesleri çok nadiren çıkardı, hatta biri ölse uzun süre anlaşılmazdı ve Erendis, erkeklere karşı olan sert, tavizsiz tavrını Ancalime’ye de aşıladı. Ona babasından hiç bahsetmedi. Annesinin trajik hayatı ve erkeklere olan nefreti onu da etkiledi.

Çok az erkek gördü. Evin içine erkeklerin girmesine izin verilmedi, eve yaklaşmaları bile yasaklandı. Annesi de erkekler hakkında durmadan bir şeyler söylerdi.

Erendis: “Bu yüzden ki Ancalime, biz bunu engelleyemeyiz. Erkeklerin hakim olduğu Numenor’da: erkekler, eski zamanların kahramanları, şarkı söylerler; kadınları için bizim az duyduğumuz şarkılarını söylerler. Adamları katledildiğinde ise ağlarlar. Numenor savaştan sonra dinlendi. Fakat rahatlıktan, barış oyunlarından bıktıklarında, o büyük oyunlarına geri dönecekler, savaşa ve insan öldürmeye. İşte biz de burada, onların arasında otururuz. Ama bizim bunu kabul etmeye ihtiyacımız yok. Biz Numenor’u seviyorsak, o da bize harabeye dönmeden eğlence fırsatı versin. Ayrıca bizler kudretlilerin kızlarıyız, irademiz ve kendimize güvenimiz çok. Öyle ki Ancalime, yıkılmaz derecede. Bir kere bozulursa, seni boyun eğene kadar küçültürler. Bağlarını kayalara göm ve rüzgâra karşı gel. Esinti arkada bıraktıklarını uzaklara uçursun.”

Dahası, hatta daha da etkilisi, Erendis Ancalime’yi sadece kadınların olduğu bir çevreye alıştırdı: sessiz, sakin, müdahalelerden ya da tehlikelerden uzak, Emerie’nin kibar hayatı.

Ancalime’nin büyüme çağına dair pek kesin bilgi yok, ama daha çok belirsiz bir karaktere sahip oldu, özellikle de Annesinin etkisi büyük bunda. Mücevherleri, müziği, imrenilmeyi, saygı duyulmayı seviyor göründü, aslında bunlar gerçekten hoşuna gidiyordu ama hep böyle devam etmedi. Emerie’deki evlerini, Annesi ve kendisi için bir kaçış olarak gördü.

Babası gibi kendi doğrularını takip etti. Ve onun gibi inatçı, verilen öğütlere tamamen aksi davranan biri oldu.

Annesinin soğukkanlılığı ve kalbinin derinliklerindeki, unutulmaya yüz tutmuş ama tamamen unutulamayacak bir incinme – Aldarion’ın elini bırakıp gitmesi ve sonucunda Ancalime’nin bunalıma girmesi – onu katı, sert biri yaptı.

Emerie’den Batıdaki akrabalarını, büyük ebeveynlerini ziyaret için bile olsa ayrılmasına izin yoktu. Ama sıkça evden ayrılıp, çayırlarda özgürce dolaştı, bazen uzaklara koştu bazen de bir çoban kıza yardım edip, kuzularını güttü. Evinin aşağıya uzanan çayırlarına sevgisi çok büyüktü ve kendisinin de söylediği gibi hayatında hiçbir zaman kuzu sesleri olmadan huzurla uyuyamazdı. Kırlara olan ilgisi onu tahttan alıkoymadı, varislikten vazgeçmedi ve günü geldiği zaman kudretli bir Kraliçe olacağında karar kıldı.

882’de Ancalime sekiz yaşına geldiğinde Aldarion, gezisinden dönmüştü. Aldarion uzun süredir yoktu ki, kızı bile babasını tanıyamadı. Erendis ile Aldarion boşandılar, kalıcı olarak ayrılmışlardı artık. Ve Ancalime’nin iki evi oldu böylece, Armenelos’taki Kraliyet evi, Annesinin Emerie’deki evi.

Aldarion 883’te Numenor Kralı oldu, Ancalime’yi de Varisi ilan etti. Aslında Numenor’da sadece erkeklerin tahta çıkması yasaldı. Ama Ancalime Aldarion’ın tek çocuğuydu ve kızdı. Kral olarak Kanunu değiştirdi, artık Hükümdarın erkek ya da kadın farkı gözetmeden, en büyük çocuğu tahta çıkabilecekti.

Ancalime gelecekte kraliçe olacağı ilan edildiğinde daha on dokuz yaşındaydı. Hâlbuki önceki varisler yüz yaşlarına geldiklerinde resmi olarak Kral Naibi ilan edilmişlerdi. Numenor’un ilklerine bu da eklendi böylece. Babasının seyahatleri boyunca Numenor’da olmadığı sürece sıkça Kral Naipliği yaptı.

Aldarion Kral olduktan sonra seyahatlerini daha da sıklaştırdı. Artık Ancalime’nin günleri Emrie ve Armenelos’ta geçiyordu. Kraliçe Almarian onula ilgilenmeyi çok severdi, Aldarion’ı çocukluğunda şımarttığı gibi onu da şımartırdı.

Armenelos’ta herkes ona saygıyla davrandı. Başta alışamadı, hatta hastalandı, Emerie’in temiz havasını özledi. Zamanla utangaçlığını yendi ve güzelliğinin erkekleri etkilediğini fark etti.

Büyüdükçe daha da inatçı oldu ve ona kraliçe olmayacak bir dul gözüyle bakan annesinin hizmetkârlarından usandı. Ama yine de Emerie’ye uğramaya devam etti. Çünkü Armenelos’tan ayrılarak Aldarion’ın canını sıkmayı istiyordu. Zeki ve kötü niyetliydi, gösterişlerini, babası ile annesinin yaptığı savaşın bir ödülü olarak gördü.

Ancalime

Anne babasının bu mutsuz evliliğinin meyvesi olan Ancalime, bir eş bulmak için kılını bile kıpırdatmadı. Hatta Hyarastorni yakınlarındaki bir çiftlikte çoban kızı kimliğine bürünerek kendisiyle evlenmek isteyenlerden kaçınmaya başladı. Bundan sonra Elfçe Emerwen Aranel yani “Çoban Prenses” olarak anıldı. (Aranel kelimesi “prenses”, emer “çoban ya da kuzu”, son ek –wen ise dişilik belirten ektir)Burada Mamandil olarak anılan bir adamla tanıştı. Mamandil onu söylediği şarkılarla baştan çıkardı. Ama sonra Mamandil’ in aslında, Hyarastorni Lordu Hallatan’ın oğlu Hallacar olduğu ortaya çıktı. Ancalime onun bir çoban olmayıp kendisiyle evlenmek isteyen bir soylu olduğunu öğrenince çok öfkelendi.

…ama zamanla ona olan sevgisini açıkça gösterdi, Ancalime kendini geri çekti ve aralarındaki farkı, kendisinin Numenor Varisi olduğunu söyleyerek açıkladı. Ama Mamandil bundan hiç çekinmedi, sonra güldü ve aslında gerçekte Elros Soyundan Hyarastorni Lordu Hallatan’ın oğlu Hallacar olduğunu söyledi.

Bitmemiş Öyküler

Tahtın Varisi olarak bir an önce evlenmesi için hem Saltanat Meclisinden, hem de tahtın ondan sonraki adayı Soronto’dan gelen baskılarla karşılaştı. Ve Hükümdarlık kanunlarına göre Ancalime eğer evlenmez ise, varislikten feragat etmek zorundaydı. Ama kral babası Tar-Aldarion bu kanunu da feshetti. Artık önünde evlenmesi için bir kanun da kalmadı. Uzun süre evlenmeden yaşadı ama eğer bir varisi olmazsa şimdi olmasa da ileride taht Soronto’ya kalacaktı, bu yüzden 1000 yılında Hallacar ile evlendi.

Evlilikleri bir aşk evliliğinden çok politik bir evlilik oldu. Kraliçenin amacı bir an önce bir varis doğurup, tahtını kuzeni Soronto’dan korumaktı. 1003’te Anarion adlı bir oğulları oldu. Ama Ancalime hiçbir zaman kendini bir eş ya da bir anne olarak görmedi. Bu da eşiyle yabancılaşmasına yol açtı. Oğullarının doğumundan kısa süre sonra Hallacar ile ayrı yaşamaya başladılar.

O zamandan sonra tüm bu mutsuz olayların somut bir örneği olarak son bir efsane duyuldu. Ancalime, tüm kadınların evlenmelerini yasaklamıştı. Ve kraliçenin korkusundan hepsi sevgilileriyle birlikte baskı altında kaldı. Gerçi Hallacar ileride, onların evlenmelerine gizlice ön ayak oldu.

Ancalime ülke kızlarından sonra Anarion’ın kızlarına da evlenmelerini yasakladı. Bu yasaklardan korkan prenseslerin kalbinde, Ancalime’ye karşı korkuyla karışık bir sevgisizlik büyüdü. Kızlar Kraliçeyi hiç sevmediler ve ondan korktular. Taht üzerindeki haklarından vazgeçtiler. Kraliçenin yasağından çekinip, herhangi bir evlilik yapmadılar. Sonunda Anarion’ın oğlu Surion dünyaya geldi ve daha sonra Numenor’un dokuzuncu Kralı oldu.

Tar-Aldarion 1075’te Saltanat Asasını Ancalime’ye devretti. Böylece Ancalime, Numenor’un ilk kraliçesi oldu. Mağrur, inatçı ve ona önerilen şeylerin tersini yapmakta inatçı bir kraliçe oldu. Lindon Elfleri ve Gil-Galad ile yapılan dostlukla birlikte, babasının yaptıklarını da hiçe sayıp kendi bildiğini okudu.

Tar-Aldarion’ın 1098’deki ölümünden sonra babasının antlaşmalarını devam ettirmedi ve gelecekte de Elflere herhangi bir yardımda bulunmadı.

Elros’tan sonra en uzun süre tahtta kalan Yüce Kraliçe Ancalime’nin hükümdarlığı 205 sene sürdü. 1280’de saltanat asasını oğlu Tar-Anarion’a bıraktı ve 1285’te de 412 yaşındayken öldü.


Eğer Orta Dünya hayranıysanız, bizi TwitterInstagram ve Facebook üzerinden takip etmeyi unutmayın!

Yüzüklerin Efendisi dizisiyle ilgili son haberleri takip etmek için portalımıza, Orta Dünya ile ilgili tartışmalara katılmak için de forumumuza mutlaka bir göz atın.

YouTube ve Twitch kanallarımıza da bekleriz.

 

Mutlaka Okuyun!

Yüzüklerin Efendisi Ekler Türkçe Çeviri

Kralların ve Hükümdarların Yıllıkları – Yüzüklerin Efendisi Ekler- Ek A (Türkçe Çeviri)

Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü kitabının sonunda Yüzüklerin Efendisi Ekler (ing. The Lord of the Rings: …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir