Leonard Cohen

Leonard

 

Leonard Cohen

“Şair denildi bana. Belki bir süre olmuşumdur. Ayrıca her ne kadar doğru sesi tutturmakta zorlansam da şarkıcı adlandırması da uymuş olabilir. Uzun yılar bir keşiş olarak tanındım. Saçımı kazıttım ve dini kıyafetler giydim. Erken kalktım. Herkesten nefret ettim ama cömert davrandım. Kimse beni fark etmedi. Zampara lakabı şaka gibiydi. Acı acı gülmeme neden oldu. Zira on bin geceyi yalnız geçirmiştim. “

21 Eylül 1934’te Montreal’de doğdu Leonard Norman Cohen. Polonya göçmeni Yahudi bir ailenin çocuğuydu. Mühendis olan babası Nathan Cohen aynı zamanda büyük bir giysi mağazasının da sahibiydi. Cohen 9 yaşındayken ölen bu adam Cohen’ in hayatında çok kalamasa da çok derin etkiler bırakmıştır. Üzerinden hiç çıkarmadığı takım elbiseler daha çocukken açtığı mağaza sayesinde girmiştir mesela hayatına. İlk şiirini de 9 yaşında babasının cenaze töreninde yazar Cohen. Babasının papyonlarından birini alır içine bir not yazar ve arka bahçelerine gömer. Ve babasının bıraktığı vasiyet üzerine edebiyata yönelir.
Parkta gitar çalan bir sokak sanatçısından gitar çalmayı öğrenir ve gençliğinde Buckskin Boys adında bir folk grubu kurar.
Etkilendiği ilk şiir sinagog ayininde duyduğu Kitab-ı Mukaddes’ten bir bölüme aittir. Ama şiirle kayda değer ilk tanışması 15 yaşında İspanyol şair Federico Garcia Lorca’nın şiirleriyledir ve bu adama uzun yıllar öyle derin bir hayranlık duyar ki kızına Lorca adını verir. 1951’de McGill Üniversitesi’nde İngiliz Edebiyatı okumaya başlar ve bu yıllarda daha 22 yaşında ilk şiir kitabı Let Us Compare Mythologies’i yazar. 1955’te ilk ödülünü alır. Bu sırada mezun olur ve 1 yıl aynı üniversitenin hukuk bölümüne sonraki yıl da Columbia Üniversitesi’ne gider ve ikisinden de ayrılır. 27 yaşında -1961’de- ikinci şiir kitabını çıkarır: The Spice Box Of Earth.

1960’ta Yunanistan’a Hydra adasına kendi adına bir çok önemli kitabı yazacağı yere gider. Elektriği ve suyu olmayan bir ev satın alır Cohen buradan. İlk romanı The Favourite Game’i bu adada yazar. O güne kadar tüm kitaplarını basan yayınevi kitabı fazla uzun ve pornografik bulur ve Cohen İngiliz bir yayıncıya kitabını bastırtır. Aynı adada 1964’te Flowers of Hitler’i, 1966’da en önemli kitaplarından Beautiful Losers’ı yazar. Bu kitabın sonraki yıllarda çıkan çevirilerinden birine şu notu yazar Cohen:

“…Kitap hiç şapka takmadığım alev gibi yakan sıcak bir yaz gününde yazıldı. Elinizdeki bir kitaptan ziyade fazla güneşe maruz kalmanın getirdiği bir tezahür.”

8 yıl birlikte olacağı So long Marianne şarkısına adını veren kadınla- Marianne Ihlen’le- bu adada tanışır Cohen. İkinci albümünün arka kapağındaki güzel kadın Marianne’dir. Para kazanmak için 32 yaşında müziğe yeniden başlar Cohen ve Judy Collins’in kendisi için şarkı yapmasını istemesi üzerine Suzanne’i telefondan Collins’e dinletir. Collins albümlerinden birine dahil eder Suzanne’i.

67’de Amerika’ya yerleşir ve Cohen’in Chelsea Hotel günleri başlar. Montreal’den sonra New York’un yaratmaktan çok pazarlamaya dayanan felsefesinden hoşlanmaz. Bugünlere ve bir kadına-Janis Joplin’e- yazdığı şarkıya da adını verir bu otel. Her ne kadar “Üzerine konuşmayacağım iki şey var; terzilerim ve birlikte olduğum kadınlar” dese de terzileri için olmasa da kadınları için bir çok kez bozmuştur bu kuralı. Şarkıyı Janis’e yazdığını bu kadar belli ettiği için pişman olur Cohen. Her seferinde de belirtir üzgün olduğunu. Bunlardan biri I’m Your Man belgeselindedir:

“…Sanat hayatımın gelişim sürecinde olduğu bir gazeteciye şarkıyı Janis Joplin’e yazdığımı söyleme düşüncesizliğinde bulunduğum yegane dönem. Şeytan dürttü. Niçin böyle kaba davrandım bilmiyorum. Janis’in umrunda değildi. Umursayan biri vardı: Annem.”

Janis’e yazdığı son şarkı da değildir bu. Famous Blue Rain Coat’un Lou Reed ve Janis’e ithafen yazıldığı söylenir. Onun şarkıları şans ve ilhamdan çok derin bir emek ve yaşanmışlık üzerine kurulmuştur. Yaşar ve yazar. Kitaplarında ve şarkılarında aşk, din, yalnızlık, cinsellik gibi temaları işleyen Cohen’in eserleri ses tonu kalibresindedir: Bas bariton.

1968’de John H. Hammond sayesinde ilk albümünü çıkarır: Songs of Leonard Cohen. İkinci albümü Songs From a Room bir yıl sonra çıktı.

Evlilikten korkar Cohen onun yerine uzun yıllar Suzanne Elrod’la birlikte yaşar ve Amerika, Kanada ve Avrupayı kapsayan bir tura çıkar. Suzanne şarkısı bilinenin aksine Suzanne Elrod’a değil, Cohen’in Montreal’de tanıştığı Suzanne Verdal adındaki ünlü bir dansçıya yazılmıştır.

71’de üçüncü albümü Songs of Love and Hate’i çıkarır. 72’de oğlu Adam, 74’te kızı Lorca doğar. Daha sonra çıkardığı albümler ne Cohen’i ne hayranlarını memnun eder. 79’da Suzanne’le ayrılırlar ve bu sırada Death of a Ladies Man adında bir albüm çıkarır. Cohen bu albümdeki şarkılara istediği etkileri verememesinden şikayetçidir ve oldukça uzar albüm çalışmaları. Öyle ki prodüktör Phil Spector bir gün stüdyoya elinde bir tabancayla gelir. Cohen ise bir röportajında Spector’ın albüm kayıtları sırasında kendine tatar yayı ile saldırdığını söyler. Bu albüm Cohen’i pek memnun etmese de punk etkileri oldukça güzel karşılandı.

78’de annesi Masha Cohen ölür. Cohen babasının ölümüyle başladığı antidepresanlar bu dönemden 90’lara kadar da hayatında kalır. Cohen uyuşturucunun insanın ikiyüzlülüğünü ve kendini aldatmasını engellemede en büyük yardımcılardan biri olduğunu düşünüyordu.

1979’da Recent Song, 1984’te Various Positions abümlerini yayınladı. Bu iki albüm Cohen’i eski günlerine döndürdü. Various Positions içinde bir çok kez yorumlanan Hallelujah’yı barındırır. Cohen Bu şarkının bu kadar sevilmesinin nedenini “İyi bir nakaratı var” diyerek açıklar. 1988’de en keskin albümlerinden biri- I’m Your Man- yayınlandı. Bu albümde Lorca’nın Küçük Viyana Valsi adlı şiirini çevirerek yazdığı Take This Waltz’dan First We Take Manhattan’a kadar bir çok önemli şarkı yer alır. Çoğunlukla kadın vokaller eşlik eder kendine, sesinin o kasvetli havasını dağıtması için.

92’de The Future’u çıkarır ve müziğe ara vermek istdiğine karar verir. Bu sırada keşiş Roshi ile karşılaşır ve Baldy Dağı’nda bir zen manastırında inzivaya çekilmeye karar verir. Başta kaçar ordan ama sonra geri döner ve beş yıl boyunca orda kalıp bir rahip olur ve sessizlik anlamına gelen Jikhan ismini alır.

Müziğe 2001 yılında Ten New Songs albümüyle geri döndü. En melankolik albümü de bu oldu. 2006’da Blue Alert adında bir albüm daha çıkardı. Cohen ayrıca konser kayıtlarından oluşan Field Commander Cohen: Tour of 1979, Live in Dublin, Can’t Forget a Souvenir of The Grand Tour gibi birçok albüm çıkarmıştır.

Cohen yalnızca şarkıcı ya da söz yazarı değildir. Bu derin sesli adam yüzyılın en büyük ozanlarından biridir.

Konserlerinde selam verirken ya da bir müzisyen solo attığında şapkasını göğsüne koyar Cohen. Bende hep bu naif hareketin adamı olarak kaldı mesela.

80’ini 30 yıl önce bıraktığı sigaraya yeniden başlayarak ve Popular Problems adında tümü yeni şarkılardan oluşan bir albüm çıkararak kutladı Leonard Cohen. Umalım da daha uzun yıllar yaşamaya devam etsin her ne kadar kendisi biraz sıkılmış olsa da.

 

Bir röportajından:

-Öldükten sonra nasıl bir dünya istersiniz?
+Ölümden sonra yaşam mı? Umarım öyle bir şey yoktur.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir