Ormanın Çocukları’nın tanrıları doğanın sayısız ve isimsiz ruhlarıdır. Başta yalnız Çocuklar tarafından kabul edilirken zamanla İlk İnsanlar tarafından da benimsenmiştir. Westeros’un eski inancı olan bu tanrılar, Andallar tarafından getirilip tüm kıtaya yayılan Yedi İnancı ile yerinden edilmiş ve adları Andallar’ın tanrılarından ayrılmak üzere Eski Tanrılar olmuştur. Yalnızca İlk İnsanlar’ın soyunun yaşadığı Kuzey’de ve Sur’un ötesinde hala Eski Tanrılar’a inanılmaktadır. Yine de Westeros’un bazı kesimlerinde istisnalar da mevcuttur. İki inancın altı bin yıldan fazla süredir bir arada varlığını sürdürmesine rağmen dinlerin inanları arasında gerginlikler vardır.
Dini Esaslar
Diğer inançların tersine Eski Tanrılar inancında ayinler, kutsal kitaplar, rahipler, ilahiler yoktur. Belli dini esaslar çerçevesinde din varlığını sürdürür.
- • Ölümden sonra ne olacağı belli değildir.
- • Piç çocuk sahibi olmak günah değildir.
- • Ensest bağışlanamayacak bir günahtır.
- • Misafirperverlik çok önemlidir. Misafirlik kuralları geçerliyken kral katletmek, kölelik ve ensest tanrılara hakaret olarak algılanır. Ayrıca bir misafir tuz ve ekmek isteyip ev sahibi verdiğinde bu bir yemin sayılır. Ev sahibi misafirine onun çatısı altındayken zarar gelmeyeceğinin teminatını vermiş olur.
- • Eski Tanrılar inancında tek merasim evlilik törenidir. Evlilik törenlerinde tanrıların evliliğini kutsamasını dilemek üzere gelin bir büvet ağacının önüne getirilir ve tören burada gerçekleşir.
İbadetler
Eski Tanrılar inancında diğer dinler gibi sıkı bir şekilde yapılandırılmış ibadet şekli yoktur. İbadetler çoğunlukla bireysel olarak yapılır ve ibadet edilmesi zorunlu değildir. Nesilden nesile varlığını sürdüren bu inançta en temel ibadet bir yürek ağacının önünde dua etmektir.
Eski Tanrılar inancında doğadaki her şey-taşlar, ağaçlar, toprak- tanrı olarak kabul edilir. Bu nedenle tapınak inşa edilemez. Bunun yerine tanrı korusu adı verilen çoğunlukla kale duvarlarıyla çevrili küçük ormanlık alanlarda ibadet edilir. Tanrı korusundaki ibadetler yürek ağaçları önünde yapılır. Yürek ağaçları tanrıların onları izlediğini vurgulamak üzere her birine bir yüz oyulmuş büyük büvet ağaçlarıdır. Yüzleri Ormanın Çocukları’nın oyduğu düşünülmektedir.
Dinde büvet ağacı kutsal kabul edilir. Yürek ağaçları ise tapınak görevi gören en önemli unsurlardır. Yürek ağaçlarının önünde yeminler edilir ve sözler verilir. Dua etmek isteyen kişi yürek ağacının önünde eder. Evlilik törenleri yine burada gerçekleştirilir. Bu açıdan büvet ağaçları dinde bağlayıcı bir elemandır.
Eski Tanrılar’a inanan her soylu aile yaşadıkları yerde merkezinde yürek ağacı olan bir tanrı korusu bulundurur. Zira Eski Tanrılar’ın büvet ağaçlarındaki yüzler sayesinde insanları izlediğine ve güçlerini sürdürdüğüne inanılır. Andallar’ın istilası ile güneydeki çoğu yürek ağacı katledildiğinden Eski Tanrılar’ın güçleri güneyden çekilmiştir.
Sur’un ötesinde Eski Tanrılar’dan başka tanrıya inanmayan Yabanıllar’a göre Eski Tanrılar doğanın seslerini duyabilir ve yürek ağaçlarındaki gözlerden görebilirler. Yürek ağacı olan her yere Eski Tanrılar’ın gücü hakimdir. Tanrılar ibadet edenlerin dualarına rüzgar, yaprakların hışırtısı, suyun dalgalanması gibi mesajlar göndererek cevap verir. Ayrıca ölümden sonra yürek ağaçlarındaki tanrıların yanına gideceklerdir.
Din için en kutsal yer Tanrı Gözü gölündeki Yüzler Adası’dır. İlk İnsanlar ve Ormanın Çocukları arasındaki savaşı bitiren Pakt adlı anlaşma burada imzalanmıştır. Anlaşmadan sonra adanın korunması için Yeşil Adamlar görevlendirilmiştir. Kimilerine göre burada hala Ormanın çocukları yaşar.
Yeşilgörenler
Eski Tanrılar inancında rahipler olmamasına rağmen peygamber olarak görülen kişiler vardır. Bu kişiler doğaüstü yeteneklere sahip büyülü kişilerdir. Geçmişi ve geleceği rüyalarında görebilirler. Yeşilgörüş sayesinde istedikleri herhangi bir büvet ağacındaki yüzden bakabilirler. Aynı zamanda warg (derideğiştirici) olan Yeşilgörenler yaratıklarla ve kuşlarla konuşabilirler.
Her bin kişiden biri derideğiştiricidir ve her bin derideğiştiriciden biri de yeşilgörendir. Yeşilgörenler bilge kişilerdir ve inanışa göre İlk İnsanlar’ın kanından gelenlerin yeşilgören olma şansı daha yüksektir. Efsaneye göre yeşilgörenler İlk İnsanlar’ın göçünü engellemek için Dorne’un Kolu’nu sular altında bırakmış bu sayede Stepstones adaları oluşmuştur. Şu an ise yeşilgörenlerin sayısı oldukça azdır.
Tarihte Eski Tanrılar
İlk İnsanlar’ın gelişinden on iki bin yıl önce, Westeros’ta, Ormanın Çocukları’nın tanrıları hüküm sürüyordu. Çocuklar; yetişkin insanlardan daha kısa, daha bilge ve oldukça gizemliydiler. Kendilerini ‘dünyanın şarkısını söyleyenler’ olarak tanıtan Çocuklar; güçlü büyüler kullanır, ejderhacamından (obsidyen) silahlar kuşanıp kadın erkek birlikte avlanırlardı. Ağaç köylerde yaşarlar ve kumaş giysi giymezlerdi. Toprağa öyle sıkı bağlıydılar ki; hayvanları, bitkileri ve ağaçları kontrol edebilme yeteneği onlara bahşedilmişti. Onlar bilinmeyen çağlardan beri yaşadıkları bu kıtanın gerçek sakinleriydi.
Ormanın Çocukları için büvet ağaçları kutsaldı. İnandıkları doğanın sayısız ve isimsiz ruhlarına ithafen ulu büvet ağaçlarına yüzler oydular ve onlara yürek ağacı dediler. Bu yüzler tanrılarının onları izlediğini ve güçlerini onlardan esirgemediğini gösteren kutsal sembollerdi. Kimileri bu ağaçlardaki yüzlerden bakabilme yeteneğine yani Yeşilgörüşe sahipti. Bu kişilere Yeşilgören diyerek onları peygamber yerine koydular.
Çocukların inancına göre yürek ağacı olmayan bir yerde tanrıların da gücü olmaz, onları koruyamazlardı. Rüzgarla, yaprağın hışırtısıyla dualarına cevap verdiğine inandıkları tanrıları her yere hakim kılmak adına tüm Westeros’a yaydılar yürek ağaçlarını. Ormanın Tanrıları diyorlardı adlarına. Böylece uzun yıllar boyu Westeros’un gerçek sakinleri refah içinde yaşadılar. Ta ki ilk yabancılar karaya ayak basana kadar…
İlk İnsanlar olarak anılan yabancılar Dorne’un Kolu adı verilen ve Essos ile Westeros’u birbirine bağlayan bir köprüden akın akın batıya gelmeye başladılar. İlk Kral’ın önderliğinde gelen bu insanlar metalden kılıç- kalkan kuşanıyor ve at üzerinde savaşıyorlardı. Yerleştikleri bu kıtada Ormanın Çocuklarının büvet ağaçlarını yaktılar, söktüler ve yürek ağaçlarının bulunduğu yerleri tahrip ettiler. Dünyanın şarkısını söyleyenlerin on iki bin yıldan üzün süren barış içindeki hayatları sona erdi. Tanrılarına edilen hakaret bardağı taşıran son damla oldu ve Çocuklar ile İlk Yabancılar’ın savaşı başladı.
Her iki ırk da üstünlüğü ele geçirmek için uzun yıllar savaştı. Ormanın Çocukları, tanrılara yalvarıp Yeşilgörenler sayesinde Dorne’un Kolu’nu sular altında bıraktı. Bu sayede yabancıların geçişini önlemeyi ve insanlara büyük zararlar verip savaşı bitirmeyi umuyorlardı. Lakin suyun insanlara zarar vermesine rağmen insanlar Çocuklar’dan daha güçlü ve daha gelişmişti. Bu yüzden su, insanları durduramadı…
Savaş İlk İnsanlar’ın lehineydi olmasına ama her iki taraf da büyük kayıplar vermişti ve iş zafere bırakılırsa kazanan tarafın dahi çok büyük zarar göreceği anlaşılmıştı. Sonunda barış için hemfikir olundu. İki tarafın temsilcileri Tanrı Gözü Gölü’ndeki Yüzler Adası’nda buluştu ve müzakereler bir zaman devam etti. Şartlar belirlenerek iki ırka dostluğu getiren Pakt adında bir anlaşma imzalandı. Anlaşmaya göre ormanlar Çocuklar’a verilecek, insanlar ise Westeros’un kalanına diledikleri gibi yerleşebilecekti. Ayrıca İlk İnsanlar yürek ağaçlarını kesmeyeceklerine söz verdiler. Bu sayede büyü ile kılıcın savaşı sona erdi.
Zamanla onlar da Ormanın Çocukları’nın tanrılarını benimseyerek büvet ağaçlarını yeniden diktiler. İnşa ettikleri kalelerinin merkezlerinde tanrı korusu adı verilen alanlar oluşturarak yürek ağaçlarını buralara yerleştirdiler. Ormanın Çocukları’nın tanrıları bir süre mahrum kaldıkları güçlerine yeniden kavuştu. Böylece uzun bir barış dönemi başlamış oldu. Fakat unutulan bir şey vardı; kış geliyordu…
Dört bin yıl, tam dört bin yıl boyunca Ormanın Çocukları ve İlk İnsanlar ortak tanrılarının hükmü altında barış ve refah içinde yaşadılar. Yavaş yavaş hava soğumaya ve mevsim kışa dönmeye başladı. İlk İnsanlar taştan evlerine, Çocuklar ise ormanın derinliklerine çekildiler. Sonunda o uzun kış gelmişti. Westeros sakinleri soğukla boğuşadursun, hiç umulmadık bir şey vuku buluyordu. O kış kuzeyden ölüm geldi ve Ak Yürüyenler’in gazabı Çocuklar ile İnsanları sardı.
Daha önce birbiriyle kıyasıya savaşmış iki halk, Çocuklar ve İnsanlar, Pakt’tan sonra tekrar bir araya geldi. Ak Yürüyenler’in istilasını durdurmak üzere büyü ve kılıç bu kez karşı karşıya değil yan yana savaştı. Yeşilgörenler Ormanın Tanrıları’nın lütfuna nail olarak güçlerini gösterdiler ve Ak Yürüyenler’i Daimi Kış Toprakları’na sürdüler.
Her şey bittiğinde iki ırkı da vuran yıkım ve ölüm büyük acılar bıraktı. O zamandan sonra Çocuklar da ilimleri de yavaş yavaş düşüşe geçti. Güneyin ormanlarından çekildiler ve Kuzey’i mesken tuttular. Onların gitmesine rağmen Ormanın Çocukları’nın tanrıları İlk İnsanlar arasında varlıklarını sürdürmeye devam etti. Yeşilgörenlerin güçlerini gördükleri için tanrılara daha çok sarılan insanların yürek ağaçlarına hürmeti arttı. Böylece bir kez daha yeni bir barış dönemi başladı. Ormanın Tanrıları hala her yerde hükmünü devam ettiriyordu.
Westeros’ta eski gelenekler takip ediledursun Dar Deniz’in öteki kıyısında Andalos Tepeleri’nde yeni bir din doğuyordu. Efsaneye göre Andallar denilen insan ırkı arasında yedi tanrı ortaya çıktı ve onlara Westeros’u işgal ederek dinlerini yaymalarını söyledi. Bunun üzerine çelikten yapılma silahlar ve dinlerinin sembolü olan Yedi Köşeli Yıldız’ı taşıyan Andallar Westeros’a yelken açtılar. Kendi dinlerine Yedi İnancı adını veriyorlardı. İşte Westeros’u ikinci kez yabancıların işgal edişi başlamıştı.
Andallar Eski Tanrılar’ı güneyden silebilmişlerdi. Lakin dinleri hala kuzeye yayılamamıştı. Yapbozun eksik kalan son parçasını tamamlamak üzere sınırdaki Moat Cailin’e saldırdılar. İster Eski Tanrılar’ın lütfu ister İlk İnsanlar’ın çetinliği deyin, ne onlar ne de sonra gelecek olanların hiçbiri Moat Cailin’i geçemedi. Çocukların ve İlk İnsanlar’ın tanrıları o günden sonra Kuzeyin Tanrıları oldular.
Aradan binlerce yıl geçmesine, Westeros’un başka fetihlere uğramasına, krallıkların kurulup devrilmesine rağmen Eski Tanrılar hala Kuzeyde Beyaz Liman hariç hükümlerini devam ettirmektedir. Güneyde yalnızca Nehirovalı Tully Hanedanı’na bağlı Blackwood Hanesi Eski Tanrılar’a ibadet eder. Ak Yürüyenler’in ilk saldırısından sonra yapılan Sur’un ötesinde ise onlardan başka tanrı yoktur.
Eski Tanrılar’ın Andallar’ın istilası ile güneyden silinip gitmesine rağmen binlerce yıl önce İlk İnsanlar’a ve Ormanın Çocukları’na barışı getiren o ada, Yüzler Adası, Yeşil Adamlar tarafından korunmayı sürdürmektedir. Efsaneye göre dünyanın şarkısını söyleyen Westeros’un gerçek sakinleri hala orada tanrılarının başında nöbet tutmaktadır…